En çok kullanılan 1000 İngilizce kelime

• ability: i. yetenek, kabiliyet
• able: s. yapabilen, gücü yeten
• about: zf. yaklaşık, hemen hemen ed. hakkında
• above: s. yukarıdaki, sözü geçen ed. üstünde
• accessible to: Ulaşılabilir, erişilebilir
• accident: i. kaza; rastlantı
• according to: göre
• account: f. açıklamak, hesap vermek i. banka hesabı; hesap verme
• achievment: başarı, elde etme, kazanma
• across: zf. karşıdan karşıya ed. karşısında
• active: s. aktif, çalışan, faal
• actor: i. aktör, oyuncu, erkek oyuncu, katılımcı
• actress: i. aktris, kadın oyuncu
• actual: s. gerçek, asıl, aktüel, güncel, şimdiki
• address: f. hitap etmek i. adres, konuşma
• adult: i. yetişkin
• advantage: i. avantaj, üstünlük
• advice: i. nasihat, öğüt
• afraid: s. korkan, korkmuş
• after: zf. sonra, daha sonra, ardından, bğ. dikten sonra
• afternoon: i. öğleden sonra
• afterwards: zf. sonra, ondan sonra
• again: zf. tekrar, yine, yeniden, bir daha
• against: ed. aykırı, aleyhinde, -e karşı
• age: f. yaşlandırmak i. yaş; asır; devir, çağ
• ago: s. önce, evvel
• agreement: i. anlaşma, sözleşme
• ahead: zf. ilerde, önde, önceden, ileri
• air: i. hava; gökyüzü; tavır
• alarm: f. alârm vermek, panik yapmak i. alârm
• alike: s. benzer, aynı, benzeyen
• alive: s. canlı, sağ, hayatta
• all: i. herkes, her şey, hepsi s. bütün, tüm
• all right: ünl. fena değil, peki, olur, tamam
• almost: zf. yaklaşık olarak, neredeyse, az daha
• alone: s. yalnız, tek başına
• along: zf. boyunca, süresince; ileriye
• already: zf. zaten, çoktan; şimdiden; bile
• also: zf. de, da, dahi, hem, hem de, ayrıca, üstelik, keza
• although: bğ. karşın, ise de, rağmen, olduğu halde, gerçi
• althought: rağmen
• altogether: zf. tamamen, bütün bütün, büsbütün, hepten
• always: zf. her zaman, daima
• among: ed. arasına, arasında, içinde
• amount: f. toplama ulaşmak i. miktar, tutar, toplam
• and: bğ. ve, ile, de
• angry: s. kızgın, kızmış
• animal: i. hayvan s. hayvanlarla ilgili
• another: s. başka, öbür, farklı zm. başka bir tane
• any: s. hiç, hiçbir zm. her ne, herhangi biri
• anybody: i. kimse, hiç kimse, herhangi biri, kim olsa
• anyone: zm. kimse, hiç kimse, herhangi biri, kim olsa
• anything: i. bir şey, hiçbir şey, herhangi bir şey, ne olsa, her şey
• anyway: zf. her halükârda, nasıl olsa, zaten, neyse
• anywhere: zf. herhangi bir yere, bir yere, hiçbir yerde
• apple: i. elma
• application: i. uygulama; başvuru
• appointment: i. randevu, buluşma, tayin
• april: [April] i. nisan
• area: i. alan, bölge, yüzölçümü, harekât bölgesi, bodrum girişi
• argument: i. tartışma, görüş, iddia
• arm: f. silâhlanmak; i. kol; dal, şube, silâh, cephane
• armchair: i. koltuk
• around: zf. etrafta, çevrede, bu civarda ed. aşağı yukarı
• arrival: i. geliş, varış, varma, gelme, gözükme, ortaya çıkma, gelen şey, mal girişi
• art: i. sanat, beceri s. sanatsal
• as: zf. kadar, olarak, gibi, iken i. gibi bğ. ki; madem; olduğu gibi, diği gibi, iken, irken; karşın, rağmen; mademki
• ass: i. kıç (argo), ahmak, eşek herif (Argo)
• assistant: i. asistan, yardımcı, tezgâhtar
• at: i. savaşçı [brit.], eyt ed. de, e
• attractive: s. çekici, alımlı
• august: i. Ağustos s. saygıdeğer, muhteşem
• available: s. müsait, mevcut, kullanışlı
• awake: f. uykudan kalkmak, farkına varmak s. uyanık
• aware: s. farkında, uyanık
• away: zf. uzakta, durmadan s. deplasmanda
• baby: i. bebek, piliç (kız) s. bebeksi
• back: f. geri geri gitmek i. sırt s. geri
• bad: i. kötü s. küfürlü
• badly: zf. fena halde, çok, ağır
• bag: f. yakalamak, çalmak i. çanta, torba
• balance: f. dengelemek, dalgalanmak i. denge
• balcony: i. balkon
• bald: s. kel, yalın, sıkıcı
• ball: f. yumak yapmak i. top, balo
• balloon: f. balonla uçmak, şişmek i. balon s. kabarık
• ban: f. yasaklamak, boykot etmek i. yasak
• banana: i. muz
• bank: f. parasal işlerini yapmak i. banka, kıyı
• bar: f. parmaklıkla çevirmek i. bar, baro ed. hariç
• basement: i. bodrum, bodrum katı, taban
• basket: i. pota, sepet
• bath: f. yıkanmak i. banyo
• beat: f. dövmek, çalmak (davul) i. darbe s. bitkin
• beautiful: s. güzel, hoş
• because: bğ. çünkü, diği için
• bed: f. yatırmak i. yatak, nehir yatağı
• beer: i. bira
• before: zf. önce, önde bğ. den önce ed. önünde
• behind: zf. arkada, geriye ed. ardındaki