Toefl-ielts-toeic kelimeleri

• treacherous: hain, güvenilmez, aldatıcı, kalleş
• treachery: ihanet, hainlik, hıyanet, kalleşlik
• treasonable: ihanet niteliğinde (devlete)
• treatise: bilimsel inceleme, bilimsel eser, tez
• treble: üç kat, üç kere, tiz sesli, soprano üç misli olmak, üç katına çıkmak, üçle çarpmak soprano, soprano ses
• trebly:
• tremendous: s. kocaman, muazzam, heybetli
• tremor:
• tremulous: titreyen, titrek, huzursuz, ürkek
• trenchant: keskin, acı, dokunaklı, etkili
• trepidation: titreme, korku, dehşet, ürperme
• trestle: sehpa, masa ayaklığı, köprü ayağı
• triad: üçlü, üçlü topluluk, üçlük akort
• tribune: kürsü, tribün, platform, halkın koruyucusu lider, yüksek rütbeli subay (roma), piskopos tahtı
• trickery: hilekârlık, kandırmaca, düzenbazlık, üçkâğıtçılık, hile
• tricolor: üç renkli bayrak üç renkli
• tricycle: üç tekerlekli bisiklet üç tekerlekli bisikletle gezmek
• trident: üç dişli mızrak, çatal şeklinde zıpkın, neptün'ün simgesi zıpkın
• triennial: üç yılda bir olan, üç yıllık
• trimness: düzgünlük, düzenlilik, şıklık
• trinity: üçlü
• trio: triyo, üçlü
• triple: üç katına çıkarmak, üç misline çıkmak üç kat, üç misli, üçlü üçlü
• triplicate: üç kopyalı, üç kat üç kopyasını çıkarmak, üç kat yapmak üç kopya, üçüncü nüsha, üçü de aynı şeyler
• triplicity:
• tripod: i. üç ayaklı sehpa
• trisect: üçe bölmek
• trite: basmakalıp, bayat, eski
• triumvir: , üç kişilik mevkideki görevli
• trivial: küçük, değersiz, önemsiz, abes, saçma
• troublesome: zahmetli, belâlı, külfetli, bıktırıcı, baş belâsı, sıkıntılı
• truculence: zalimlik, acımasızlık, gaddarlık
• truculent: acımasız, zalim, vahşi, haşin
• truism: bilinen gerçek, herkesin bildiği gerçek
• truthful: doğru sözlü, doğrucu, gerçeğe uygun, doğru, gerçek, içten, samimi
• turgid: şiş, şişmiş, abartılı, mübâlağalı
• turpitude: alçaklık, ahlaksızlık
• tutelage: vasilik, koruma, vesayet
• tutelar: vesayet, vasi, hami, koruyucu
• tutorship: özel öğretmenlik, vesayet, vasilik
• twinge: sancımak, sancılandırmak, sancılanmak sancı
• typical: s. tipik, özgün
• typify: simgelemek, simgesi olmak, belirgin özelliği olmak
• typographical:
• typography: baskı, basılı şeyin biçimi/görünümü
• tyrannical: zalim, zorba, gaddar
• tyranny: zulüm , tiranlık, zorba yönetim
• tyro:
• ubiquitous: her yerde birden bulunan
• ulterior: ötedeki, sonraki, uzaktaki, gizli