Toefl-ielts-toeic kelimeleri

• legacy: i. miras
• legalize: [legalize (Amer.) ] f. kanunlaştırmak, yasallaştırmak
• legging: [leg] f. koşmak, hızlı yürümek
• legible: s. okunaklı, okunabilir
• legionary: i. lejyoner s. lejyona ait
• legislate: f. yasamak, kanun yapmak, yasallaştırmak
• legislative: i. yasama organı s. yasayan, kanun yapan, yasama
• legislator: i. yasamacı, kanun yapan kimse, millet meclisi üyesi
• legitimacy: i. yasallık, meşruluk, yerindelik, haklılık, mantıklılık, soydan geçme
• legitimate: f. meşrulaştırmak, yasal hale getirmek, babası olduğunu onaylamak, onaylamak, haklı çıkarmak, mazur göstermek s. yasal, meşru, mantıklı, akla uygun, yerinde, haklı, soydan gelen
• leisure: i. boş vakit, uygun zaman, acelesi olmama s. boş, serbest, rahat, gündelik
• leniency: i. hoşgörü, yumuşaklık
• lenient: s. hoşgörülü, yumuşak, merhametli, hafif
• leonine: s. aslan gibi, aslana özgü
• lethargy: i. letarji, uyuklama, uyuşukluk, rehavet
• levee: i. nehir taşmasına karşı set, taşmayı önleyen set, resmi kabul, kabul töreni
• lever: f. kaldıraçla kaldırmak i. kaldıraç
• leviathan: i. su canavarı, dev gemi
• levity: i. ciddiyetsizlik, hoppalık, düşüncesizlik
• levy: f. zorla toplamak, toplamak, askere almak, el koymak, haczetmek i. zorla toplama, vergi koyma, haciz, icra, zorla askere alma
• lewd: s. bayağı, çapkın, iffetsiz, açık saçık
• lexicographer: i. sözlükbilimci, sözlük yazarı, leksikograf
• lexicography: i. sözlükçülük
• lexicon: i. sözlük
• liable: s. sorumlu, olası, mesul, yükümlü, eğilimli, duyarlı, muhtemel
• libel: f. yazılarıyla iftira etmek, onurunu lekelemek i. iftiralı yazı, karalama, davacı dilekçesi
• liberalism: i. liberalizm, özgürlükçülük, liberallik
• liberate: f. serbest bırakmak, özgürlüğüne kavuşturmak, kurtarmak
• licentious: s. seks düşkünü, çapkın, hovarda
• licit: s. yasal, meşru, mübâh
• liege: i. derebeyine bağlı kimse
• lien: i. ihtiyati haciz, geçici haciz, ipotek
• lieu:
• lifelike: s. canlı gibi, gerçek gibi
• lifelong: s. ömür boyu
• lifetime: i. hayat, ömür, yaşam s. ömür boyu süren
• ligament: i. bağ, bağdoku, kiriş
• ligature: f. bağlamak, bir araya getirmek i. bağ
• light-hearted:
• ligneous: s. odunsu, odun gibi
• likelihood: i. olası olma, olasılık, ihtimal
• likely: s. olası, mantıklı zf. büyük ihtimalle
• liking: i. sevme, beğeni, hoşlanma, meyil, zevk, ilgi
• limitation: i. had, sınır, sınırlama, kısıtlama, tahdit
• linear: s. çizgisel, doğrusal, birinci derece, linear
• liner: i. yolcu gemisi, astar, zıvana
• lingo: i. dil, yabancı dil, argo
• lingua:
• lingual: i. dil ile çıkarılan ses, dil sesi s. dile ait
• linguist: i. dilbilimci, yabancı diller uzmanı, dil öğrenen kimse