Toefl-ielts-toeic kelimeleri

• autobiography: i. otobiyografi, özgeçmiş, kendi hayat hikâyesi, özyaşamöyküsü
• autocracy: i. otokrasi, saltçılık
• autocrat: i. otokrat, diktatör
• automaton: i. otomat, robot
• autonomous: s. otonom, özerk
• autonomy: i. otonomi, özerklik
• autopsy: f. otopsi yapmak i. otopsi, bizzat inceleme
• autumnal: s. sonbaharla ilgili, sonbahar
• auxiliary: i. yardımcı, yardımcı fiil s. yardımcı, destek; yedek
• avalanche: i. çığ; heyelan
• avarice: i. para hırsı, açgözlülük
• aver: f. iddia etmek, söylemek, kanıtlamak
• averse: s. karşı olan, aksi görüşte olan; hoşnutsuz, isteksiz, gönülsüz
• aversion: i. nefret, sevmeme, hoşlanmama; yıldızı barışmama, hoşnutsuzluk, isteksizlik; iğrenç şey, sevimsiz tip
• avert: f. çevirmek, başka tarafa çevirmek; önlemek, gidermek
• aviary: i. kuşhane
• avidity: i. hırs, istek, açgözlülük
• avocation: i. hobi, merak, uğraş, meslek
• avow: f. açıkça söylemek, itiraf etmek, beyan etmek
• awaken: f. uyandırmak, ikaz etmek, uyanmak, farkına varmak, gözü açılmak
• awry: s. eğri, çarpık, yan, ters zf. eğri, yan, ters
• aye: i. kabul oyu, olumlu oy ünl. evet, hay hay
• azalea: i. açelya
• azure: s. gök mavisi, masmavi (gök), bulutsuz i. gök mavisi, mavi gök, gökyüzü
• baconian: i. filozof francis bacon ile ilgili
• bacterium: i. bakteri
• badger: f. kızdırmak, gücendirmek, rahatsız etmek, rahat vermemek, başının etini yemek (Argo); yakasını bırakmamak i. porsuk
• baffle: f. şaşırtmak, şaşkına çevirmek, önlemek, engel olmak, bozmak, boşa çıkarmak, zor gelmek
• bailiff: i. mübaşir; icra memuru, kâhya, kralın bölgedeki temsilcisi
• baize: i. çuha
• bale: f. balyalamak i. balya, paraşütle atlamak
• baleful: s. zararlı; kötü niyetli (bakış), uğursuz
• ballad: i. balad, halk şarkısı, türkü, hikâyeli şiir, koşuk, şarkı
• balsam: i. balsam, yumuşatıcı krem, belesan yağı, pelesenk yağı; kınaçiçeği
• banal: s. bayağı
• barcarole: i. venedik gondolcularının şarkısı
• baritone: i. bariton, erkek şarkıcı
• barograph: i. barograf, yazıcı barometre
• barometer: i. barometre, basınç ölçer; halkın nabzını ölçen kimse
• bask: f. güneşlenmek; tadını çıkarmak
• bass: i. levrek [zool.]; bas, basso, ıhlamur ağacı kabuğu, hasır (ıhlamur ağacından) s. bas sesli, kalın sesli, pes, alçak perdeli
• baste: f. dövmek, dayak atmak, sopa atmak, azarlamak, haşlamak, paylamak; yağ sürmek, yağlamak, teyellemek
• baton: i. sopa, çubuk, cop, baton, asa
• battalion: i. tabur, kıta
• batten: f. sırtından geçinmek, semirmek, şişmanlamak, tıkınmak, tirizlerle; sağlamlaştırmak, sağlama almak i. tiriz; takoz; tahta parçası,
• batter: f. meyilli olmak (duvar); yumruklamak, dövmek, hırpalamak, bombalamak; yıpratmak, hor kullanmak i. meyilli duvar; sulu hamur; topa vuran oyuncu
• bauble: i. değersiz mücevher; güzel fakat değersiz şey, önemsiz şey; saray soytarısının sopası
• bawl: f. haykırmak, bağırmak
• beatify: f. şad etmek; çok sevindirmek, aziz ilan etmek (ölmüş)
• beatitude: i. sonsuz mutluluk, salt mutluluk, kutluluk