Toefl-ielts-toeic kelimeleri

• saline: i. maden tuzu, maden tuzlu ilaç, tuzlu pınar, tuz madeni, tuzla s. tuzlu, tuzsu, tuz niteliğindeki, maden tuzu içeren
• salutary: s. sağlıklı, yararlı, faydalı, iyi gelen
• salutation: i. selam, selamlama
• salutatory: s. selâmlayan, selâm niteliğinde
• salvage: f. kurtarmak, değerlendirmek (hurda vb.) i. kurtarma, kurtarılan eşya, enkaz, hurda
• salvo: f. kaçamak i. baştan savma, yaylım ateşi, bombardıman, salvo, top atışı ile selâmlama, alkış yağmuru, bahane
• sanctimonious: s. sahte sofu, dindarlık taslayan
• sanction: f. uygun görmek, onaylamak, izin vermek i. onay, izin, müsaade, yaptırım, müeyyide, yasaları çiğnemenin cezası
• sanctity: i. kutsallık
• sanguinary: s. kana susamış, kanlı, zalim, küfürlü
• sanguine: s. umutlu, ümitli, iyimser, kanlı, kanlı canlı, kan rengi
• sanguineous: s. kan kırmızısı
• sapid: s. lezzetli, tatlı, güzel, sevimli, hoş, çekici
• sapience: i. akıl, zekâ, ukalâlık, bilmişlik
• sapient: s. akıllı, zeki, ukalâ, bilmiş, sözde akıllı
• sapiential:
• saponaceous: s. sabun gibi, sabunlu
• sarcasm: i. dokundurma, iğneleme, dokunaklı alay, gizli alay, istihza
• sarcophagus: i. lahit
• sardonic: s. acı, alaylı, hakaret dolu
• satiate: f. doyurmak, gına getirmek, tatmin etmek s. tok, doymuş
• satire: i. taşlama, yergi, hiciv
• satiric: s. taşlamalı, yergili
• satirize: [satirize (Amer.) ] f. taşlamak, yermek, hicvetmek
• satyr: i. satir [mit.], şehvete düşkün adam, yarı insan yarı keçi olan kır tanrısı [mit.], seks düşkünü erkek
• savage: f. ısırmak (köpek vb.) i. vahşi s. vahşi, yabani
• savor: f. tadını çıkarmak, zevkine varmak, tadını almak, kokusunu almak i. tat, lezzet, tad, zevk
• scabbard: i. kın, kılıç kını
• scarcity: i. kıtlık, nadirlik, az bulunurluk, azlık
• scholarly: zf. bilgece s. bilgili, bilimsel
• scholastic: i. ortaçağ alimi, bilimsel yöntemlerle çalışan kimse s. okul ile ilgili, eğitimle ilgili, ukalâca, skolastik
• scintilla: i. zerre
• scintillate: f. parıldamak, ışıldamak, kıvılcım saçmak
• scope: i. alan, faaliyet alanı, kapsam, ufuk, olanak, niyet, amaç
• scoundrel: i. alçak, hain, rezil, puşt, alçak herif, dürzü
• scribble: f. karalamak, kargacık burgacık yazmak, eğri büğrü yazmak, ditmek (yün), kabartmak (yün) i. kargacık burgacık yazı, karalama, çiziktirme
• scribe: f. çizici ile işaretlemek i. yazıcı, yazman, kâtip, çizici, fakih, yazar [aşağ.], gazeteci [aşağ.]
• script: i. el yazısı şeklinde matbaa harfleri, diyalog, el yazısı, alfabe, senaryo, senet, sınav kâğıdı
• scriptural: s. yazı, yazı ile ilgili, kutsal kitaba ait
• scruple: f. vicdanı elvermemek, tereddüd etmek i. vicdan, endişe, vicdanı elvermeme, eczacı tartı birimi
• scrupulous: s. vicdanlı, evhamlı, adil, özenli, dikkatli, titiz
• scurrilous: s. ağzı bozuk, küfürbaz, küfürlü
• scuttle: f. kaçmak, tüymek, delik açarak batırmak, deniz musluğunu açıp batırmak i. sepet (yük), kömür kovası, kaçma, sıvışma, lomboz, ambar kapağı, motor kapağını karosere bağlayan parça
• scythe: f. tırpanla biçmek, tırpanlamak, biçmek i. tırpan
• seance: i. seans, toplantı, oturum, ruh çağırma seansı
• sear: f. kurutmak, dağlamak, yakmak, kavurmak, alazlamak, katılaştırmak (vicdan), kurumak, koterize etmek i. emniyet tetiği s. kurumuş, sararmış
• sebaceous: s. yağlı, yağ içeren
• secant: s. kesen, daireyi iki noktadan kesen i. kesen, sekant
• secede: f. ayrılmak, çıkmak, çekilmek
• secession: i. ayrılma, uzaklaşma, bölünme