Toefl-ielts-toeic kelimeleri

• consul: i. konsolos
• consulate: i. konsolosluk
• consummate: f. tamamlamak, tamamına erdirmek, mükemmelleştirmek s. tam, eksiksiz, mükemmel
• consumption: i. tüketim, bitirme, harcama
• consumptive: s. tüketilecek, tüketim, savurgan, müsrif, veremli i. verem hastası
• contagion: i. bulaşma, geçme, bulaşıcı hastalık, yayılma; kötü etki
• contagious: s. bulaşıcı, salgın, hastalık bulaştıran, yayılan
• contaminate: f. kirletmek, bozmak, bulaştırmak
• contemplate: f. tasarlamak; niyet etmek; düşünmek; seyretmek, süzmek, dalmak
• contemporaneous: s. çağdaş, eşzamanlı
• contemporary: i. eşzamanlı şey, yaşıt, akran, aynı zamanda yaşamış olan kimse s. modern, çağcıl, aktüel, günümüze ait, çağdaş, yaşıt, eş zamanlarda yaşamış olan
• contemptible: s. aşağılık, adi, rezil, alçak, hor
• contemptuous: s. aşağılayıcı, küçültücü, ağır, hor gören
• contender: i. mücâdele eden kimse, rakip, yarışmacı, iddiacı
• contiguity: i. yakınlık, komşuluk, bitişiklik; temas
• contiguous: s. yakın, bitişik, komşu, sınırdaş
• continence: i. ılımlılık, ölçülülük; kendini tutma
• contingency: i. ihtimal, olasılık, tesadüf, beklenmedik olay
• contingent: i. birlik, rastlantı, beklenmedik olay s. olası, muhtemel, şartlı
• continuance: i. devam etme; süre, sürüp gitme, uzatma, erteleme, temdit
• continuation: i. devam, arka, devam etme, sürdürme, sürme, uzatma, temdit
• continuity: i. devamlılık, süreklilik, akıcılık; mantıksal bağ; senaryo, program metni; kolay anlaşılan şey
• continuous: s. sürekli, devam eden, zincirleme
• contort: f. eğmek, bükmek, çarpıtmak, kıvırmak, saptırmak
• contraband: i. kaçak mal, kaçakçılık; köle s. kaçak, kaçakçılıkla ilgili
• contradiction: i. inkâr, yalanlama; itiraz, çelişki, tezat; aykırılık
• contradictory: s. çelişkili, tutarsız, aykırı, karşıt, ters i. çelişkili iddia
• contraposition: karşı koyma/ zıtlık
• contravene: f. karşı çıkmak, başkaldırmak, itiraz etmek, çiğnemek, uymamak
• contribution: i. yardım, bağış, iştirak, katkı, yazı, makale, destek
• contributor: i. katkıda bulunan kimse, iştirakçi, makale gönderen kimse, yazar
• contrite: s. pişman, pişmanlıktan kaynaklanan
• contrivance: i. buluş, icat, düzenek, kurma, entrika
• contrive: f. icat etmek, bulmak, tasarlamak, yapmak, başarmak, planlamak, ev idare etmek
• control: f. kontrol etmek i. kontrol, güç
• controller: i. kontrolör, denetçi, denetmen, muhasebeci, yönetici
• contumacious: s. inatçı, asi, itaatsiz
• contumacy: i. inat, asilik, başkaldırı, mahkeme davetine uymama
• contuse: f. berelemek, çürütmek, zedelemek
• contusion: i. bere, çürük
• convalesce: f. iyileşmek
• convalescence: i. iyileşme, iyileşme dönemi
• convalescent: i. iyileşmekte olan kimse s. iyileşen, iyileşme
• convene: f. toplamak, toplantıya çağırmak, toplanmak, mahkemeye celbetmek
• convenience: i. uygunluk, elverişlilik
• converge: f. birleşmek, kavuşmak; yakınsamak; yaklaşmak
• convergent: s. yakınsak
• conversant: s. tanınmış, bilinen, bilen; deneyimli
• conversion: i. değiştirme, evirtim, dönüştürme, çevirme, dönme; din değiştirme; sayı yapma, sayı
• convertible: i. üstü açılabilen araba s. değiştirilebilir, çevirilebilir, konvertibl, üstü açılabilir