Toefl-ielts-toeic kelimeleri

• chivalry: i. şövalyelik; mertlik, kibarlık, cesaret; şövalyelik örgütü, şövalyeler
• cholera: i. kolera
• choleric: s. sinirli, asabi, çabuk öfkelenen
• choral: s. koro ile ilgili, koro
• christ: i. mesih, Hazreti İsa i. hay
• christen: f. vaftiz etmek, isim koymak; ilk defa kullanmak, açılışını yapmak
• christendom: i. hristiyan alemi, hristiyanlık dünyası
• chromatic: s. kromatik, renklerle ilgili; yarım tonlardan oluşan [müz.]
• chronology: i. kronoloji, zamandizin, kronolojik liste, cetvel
• chronometer: i. kronometre, süreölçer
• cipher: f. hesaplamak, aritmetik yapmak; şifrelemek, şifre ile yazmak i. sıfır, günümüz rakamları, arap rakamları; önemsiz kimse, hiç olan şey; şifre, anahtar; parola, monogram
• circulate: f. dolaşmak, deveran etmek, devretmek, tedavül etmek, yayılmak, yaymak, dolaştırmak; tedavül ettirmek
• circumference: i. daire çevresi, çevre, çember
• circumlocution: i. asılsız sözcükler kullanma, dolambaçlı söz; geçiştirme, kaçamak konuşma
• circumnavigate: f. etrafını dolaşmak (gemi), çevresinden dolaşmak (gemi)
• circumscribe: f. etrafını çizmek, daire içine almak, çemberlemek; sınırlamak, kısıtlamak
• circumspect: s. dikkatli, tedbirli, sakınan, her şeyi hesaba katan, düşünceli
• citadel: i. hisar, iç kale, kale
• cite: f. alıntı yapmak, bahsetmek, anmak, aktarmak, celbetmek, çağırmak (mahkemeye), takdiri açıklamak
• claimant: i. hak iddia eden kimse, alacaklı, davacı
• clairvoyance: i. görülemeyen şeyleri görme yeteneği, sağgörü, basiret; keskin gözlülük
• clamorous: s. patırtılı, gürültülü, yaygaracı
• clan: i. klan, boy, kabile, oymak, grup, zümre
• clandestine: s. gizli, saklı, el altından, gizli yapılan, gizli kapaklı
• clangor: f. madeni ses çıkarmak, şıkırdamak, şıkırdatmak i. madeni ses, tınlama, çınlama
• clarify: f. açıklamak, aydınlığa kavuşturmak; temizlemek, süzmek, arıtmak, temizlenmek, arınmak, durulmak, aydınlanmak, berraklaşmak, berraklaştırmak
• clarion: f. davulla zurnayla duyurmak, ilan etmek, duyurmak i. boru, zurna; berrak ve tiz ses, boru sesi, boru ile çalınan müzik; yüksek (ses)
• classify: f. sınıflandırmak, sınıflamak, ayırmak, tasnif etmek; gizli olduğunu duyurmak
• clearance: i. temizleme, açma; açıklık; tasfiye; boşluk, limandan ayrılma izni; ödeme, tasfiye satışı, mevsim sonu satışı, gümrük belgesi
• clemency: i. ılımanlık, ılımlılık, uysallık; şefkât, merhamet, hoşgörü
• clement: s. ılıman, ılımlı, uysal, hoşgörülü, merhametli, şefkâtli
• close-hauled:
• clothier: i. kumaşçı, elbise satıcısı (erkek)
• clumsy: s. hödük, sakar, beceriksiz, hantal, acemi, sarsak
• coagulant: koagülan
• coagulate: f. pıhtılaşmak, koyulaşmak, pıhtılaştırmak, koyulaştırmak
• coalescence: i. birleşme, beraberlik, birlik
• coalition: i. koalisyon, birleşme
• coddle: f. kaynatmak; hafif ateşte pişirmek; özenle bakmak; nazlı alıştırmak, üzerine titremek, şımartmak
• codicil: i. vasiyetname eki
• coerce: f. zorlamak, mecbur etmek, baskı yapmak, baskı altında tutmak
• coercion: i. zorlama, baskı, baskı rejimi
• coercive: s. zorlayıcı, zorla yapılan
• cogent: s. inandırıcı, ikna edici
• cognate: i. akraba, soydaş, hısım, kökü aynı olan sözcük s. soydaş, aynı soydan gelen, akraba olan, kökü aynı olan, ayni kökten
• cognizant: [cognizant (Amer.) ] s. farkında olan, bilincinde olan, haberdar, bilen, idrak yeteneği olan
• cohere: f. yapışmak, tutarlı olmak, bağlantılı olmak, tutmak; eş fazlı olmak
• cohesion: i. yapışma, birleşme, bağlılık
• cohesive: s. yapışkan, yapışan, bağlı, yapışık
• coincide: f. rastlamak, denk gelmek; uymak, tutarlı olmak; çatışmak