En çok kullanılan 2000 İngilizce kelime

• beside: ed. yanına, yanında, başka
• besides: zf. ayrıca, üstelik ed. dışında
• best: f. yenmek, alt etmek s. en iyi zf. en iyi şekilde
• better: f. iyileştirmek i. daha iyisi s. daha iyi, daha güzel
• between: zf. ortasında, arasına ed. arasında
• beyond: i. ahiret zf. ötesinde ed. ötesine, ayrıca
• bicycle: f. bisiklete binmek, bisikletle gezmek i. bisiklet
• big: zf. büyük, çok, fazla s. kocaman, iri
• bike: f. bisiklete binmek, motosiklete binmek i. bisiklet, motosiklet
• bill: f. fatura etmek i. hesap, kâğıt para
• bin: kutu, çöp kutusu
• bird: i. kuş
• birth: i. doğum, yavrulama; köken
• biscuit: s. açık kahverengi i. bisküvi, kurabiye, çörek
• black: f. karartmak i. siyah, zenci s. uğursuz
• blank: f. çıkarmak i. boşluk s. boş, yazısız
• blanket: f. örtmek i. battaniye, örtü s. kapsamlı
• blind: f. kör etmek i. jaluzi, pusu s. kör
• block: f. engellemek, kapamak i. blok, kütük, engel
• blood: i. kan, huy, akrabalık
• blue: f. maviye boyamak i. mavi s. morarmış
• board: f. tahta döşemek, binmek i. kara tahta, pano
• boat: f. kayıkla gezmek i. kayık, sandal
• body: i. vücut, gövde, beden, ceset
• boil: f. kaynatmak, haşlamak i. kızışma, son radde
• bomb: f. bombalamak i. bomba, fiyasko
• bone: f. kemiklerini ayıklamak i. kemik, kılçık s. kemikten yapılmış
• border: f. sınır koymak, çerçevelemek i. kenar, sınır
• born: s. doğum, doğmuş
• boss: f. yönetmek i. patron, yönetici
• both: s. ikisi de, her ikisi de
• Bottle: f. şişelemek i. şişe, biberon
• bottom: f. temeline inmek i. dip, alt s. alttaki
• bow: f. eğilmek, başla selamlamak i. reverans
• Bowl: f. yuvarlamak i. kâse, leğen
• box: f. kutuya koymak i. kutu, yumruk
• boy: i. oğlan, erkek çocuk
• bra: [bra (brassiere) ] i. sutyen
• brain: f. beynini patlatmak (Argo) i. beyin, akıl
• branch: f. dal budak salmak i. dal, kol
• brave: f. meydan okumak i. kızılderili savaşçı s. mert, cesur
• bread: f. pane etmek i. ekmek
• Breakfast: i. kahvaltı
• breath: i. nefes, soluk
• brick: f. tuğla ile örmek i. tuğla s. tuğladan yapılmış
• bridge: f. köprü yapmak i. köprü, briç
• brief: f. özetlemek i. özet s. kısa ve öz
• bright: s. parlak, neşeli, berrak
• broad: i. kadın s. geniş, genel
• brother: ünl. vay be i. erkek kardeş, dost
• brown: f. karamak, kızarmak i. kahverengi
• brush: f. fırçalamak, süpürmek i. fırça, hafif dokunuş
• budget: f. bütçe yapmak i. bütçe
• build: f. inşa etmek, kurmak i. yapı
• building: i. bina, inşa etme
• bulb: f. şişerek soğan biçimini almak i. çiçek soğanı, ampul
• bump: f. çarpmak i. çarpışma, darbe ünl. küt
• Bumper: i. bereketli şey, ağzına kadar dolu kadeh
• bumpy: s. engebeli, sarsıntılı
• bunch: f. deste yapmak i. demet
• bus: f. otobüsle taşımak
• Bush: i. çalı, gür saç
• business: i. iş, mesele
• busy: s. meşgul, işlek
• but: i. itiraz zf. sadece bğ. fakat, ancak, oysa
• butcher: f. kesmek i. kasap, cani
• Butter: f. tereyağı sürmek i. tereyağı
• Button: f. düğmelemek i. düğme, puan
• by: zf. yakın ed. yanında, yoluyla, kadar (süre) ök. yan
• cab: f. taksi ile gitmek i. taksi, kiralık araba
• Cable: f. kablo döşemek i. kablo, telgraf
• cage: f. kafeslemek i. kafes, hapishane
• cake: f. kabuk bağlamak i. kek, kalıp
• calendar: f. kaydetmek, düzenlemek (belge) i. takvim
• call: f. çağırmak, aramak (telefon) i. çağrı
• calm: f. sakinleştirmek i. sakinlik s. dingin
• camera: i. kamera, gizli
• camp: f. kamp yapmak, konaklamak i. kamp s. kamp, bayağı
• campaign: f. kampanyaya katılmak, adaylığını koymak i. sefer, kampanya
• can: f. ebilmek, konservelemek i. teneke kutu
• Canal: i. kanal, suyolu
• cancer: i. kötü şey, kanser
• candidate: i. aday, namzet
• candle: i. mum, kandil
• capacity: i. kapasite, yeterlik s. azami
• capital: i. başkent, büyük harf, sermaye s. ana, büyük
• captain: f. kaptanlık etmek i. kaptan
• car: i. araba, otomobil
• card: f. kart açmak i. kart
• career: f. dörtnala koşmak i. meslek hayatı
• case: f. gözetlemek, örtmek i. olay, dava
• cash: f. paraya çevirmek i. nakit, ufak madeni para (çin)
• castle: f. rok yapmak (satranç) i. kale
• cat: i. kedi, dedikoducu kadın
• Cattle: i. sığırlar, insanlar
• ceiling: i. tavan, yükseklik sınırı
• cell: i. hücre, göz
• cent: i. sent, doların yüzde biri
• center: f. merkezde toplanmak, ortalamak i. merkez, orta
• century: i. yüzyıl