En çok kullanılan 2000 İngilizce kelime

• raw: i. hassas nokta, hammadde s. çiğ, ham
• razor: i. ustura, tıraş makinesi
• ready: zf. hazır i. nakit s. hazır
• real: s. gerçek, asıl i. real [fin.] zf. gerçekten
• really: ünl. gerçekten mi zf. gerçekten
• reason: f. sonuca varmak, düşünüp taşınmak i. sebep, akıl
• reasonable: s. mantıklı
• receipt: f. fiş vermek i. fiş, reçete, yemek tarifi
• recent: s. yeni, son günlerdeki
• reception: i. karşılama, resepsiyon
• record: f. kayda geçirmek i. kayıt
• red: ök. kızarık i. kırmızı, kızıl s. kızgın
• regard: f. dikkate almak, hesaba katmak i. bakış
• region: i. bölge, iklim
• regular: i. müdavim s. sıradan, düzenli
• relation: i. bağıntı, alâka
• relationship: i. ilişki, yakınlık
• relative: i. akraba s. göreceli
• relief: i. rahatlama, kurtarma
• religion: i. din, iman
• remarkable: s. dikkate değer, dikkat çekici
• remote: i. naklen yayın s. uzak, çok eski, uzaktan kumanda
• respectable: s. hatırı sayılır
• responsible: s. sorumlu
• restaurant: i. restoran, lokanta
• result: f. sonucu olmak i. sonuç
• reward: f. ödüllendirmek i. ödül
• ribbon: i. kurdele, şerit
• rice: i. pilav, pirinç
• rich: s. zengin, bereketli
• ridiculous: s. gülünç, anlamsız
• right: i. gerçek, hak, sağ
• risk: f. riske atmak i. risk, tehlike
• risky: s. riskli, tehlikeli
• river: s. nehir i. ırmak, akış
• road: i. yol, cadde
• rock: f. sallamak i. cebelitarık kalesi, cebelitarık dağı i. kaya, taş
• role: f. rol yapmak i. rol
• roll: f. yuvarlanmak i. rulo, dürüm
• roof: f. çatı ile örtmek i. çatı, üst kısım
• room: f. oturmak i. oda, boş yer
• root: f. kök salmak i. kök, köken
• rope: f. bağlamak i. halat, ip
• rough: f. pürüzlendirmek, kötü davranmak i. taslak s. pürüzlü, kaba
• round: f. etrafını dolaşmak i. daire, halka s. yuvarlak
• row: f. kürek çekmek i. sıra, kürek çekme
• royal: i. kraliyet ailesinden kimse s. kraliyet, asil
• rude: s. kaba, nezaketsiz
• rule: f. hükmetmek i. kural, talimat
• sad: s. üzgün, acıklı
• safe: i. kasa s. emin, güvenli
• sail: f. denize açılmak i. yelken, denize açılma
• sake: i. hatır
• salad: i. salata
• salary: f. maaş vermek i. maaş
• sale: i. satış, ucuzluk
• salt: f. tuzlamak, salamura yapmak i. tuz s. tuzlu
• same: s. aynı
• sand: f. kum serpmek i. kum
• sandal: i. sandal, sandalet
• sandwich: f. arasına sıkıştırmak, sandviç yapmak i. sandviç
• saturday: i. cumartesi
• scale: f. tartmak i. balık pulu, ölçek
• school: f. okula göndermek i. okul
• science: i. bilim, ilim, fen
• scissors: i. makas
• score: f. hesabını tutmak i. çizik, skor
• screen: f. gizlemek, filme almak (kitap vb.) i. ekran, perde, bölme
• sea: i. deniz s. denizle ilgili
• seashore: i. deniz kıyısı, sahil
• season: f. çeşni katmak i. sezon, mevsim
• seat: f. oturtmak i. oturak
• second: f. desteklemek i. ikinci, saniye s. ikinci dereceli
• secret: i. bilinmeyen, sır s. gizli
• secretary: i. sekreter, yazman
• section: f. bölmek i. bölüm
• seed: f. tohum ekmek i. tohum, tane
• segment: f. bölmek i. parça, bölüm
• selection: i. seçme,
• self: i. kendi, öz s. düz renkli (çiçek)
• selfish: s. bencil
• sense: f. hissetmek i. duygu, manâ, algı
• sensible: s. duyarlı, makul
• sensitive: i. hassas kimse s. duyarlı, hassas
• sentence: f. hüküm vermek i. cümle, söz, özdeyiş, mahkeme kararı
• september: i. Eylül
• serial: i. seri s. sıralı
• serious: s. ciddi, önemli
• service: f. hizmet vermek i. hizmet, görev, ayin s. hizmet
• settle: f. yerleşmek, ayak uydurmak i. tahta kanape, sıra
• seven: i. yedili
• several: i. birkaç s. birkaç, farklı
• severe: s. sert, haşin, acı
• sew: f. dikiş dikmek
• shade: f. gölgelemek i. gölge, renk tonu
• shadow: f. gölgelemek i. gölge, karartı
• shall: f. malı
• shame: f. utandırmak i. utanç, ayıp
• shape: f. şekil vermek i. şekil, biçim
• sharp: f. tizleştirmek, hile yapmak i. kaba kepek, diyez nota s. keskin, açıkgöz