En çok kullanılan 5000 İngilizce kelime

• gladly: zf. sevinçle, memnuniyetle
• glass: f. cam gibi yapmak i. cam, bardak
• globe: f. küreselleşmek i. küre, dünya
• glorious: s. ünlü, şerefli, olağanüstü
• glory: f. övünmek i. şan, görkem
• glove: f. eldiven giydirmek i. eldiven
• glue: f. yapıştırmak i. yapıştırıcı
• goal: i. amaç, sayı
• goat: i. keçi i. oğlak takımyıldızı [astr.], oğlak burcu [astr.]
• god: [God] i. Tanrı
• gold: i. altın
• golden: s. altın, altın gibi, altın sarısı
• goldfish: i. akvaryum balığı
• good: i. hayır s. iyi, güzel, hayırlı ünl. peki
• good-looking: s. iyi görünümlü, yakışıklı
• goose: f. parmak atmak i. kaz, ahmak
• gosh: ünl. hay allah, allah allah, ya
• gossip: f. dedikodu yapmak i. dedikodu, gevezelik
• goverment: hükumet, devlet
• government: i. hükümet, yönetim biçimi
• grabbed:
• grade: f. sınıflandırmak i. derece, aşama
• gradually: zf. azar azar, kademeli olarak
• grain: f. tanelemek, öğütmek i. tane, tahıl
• grand: i. bin dolar, kuyruklu piyano s. büyük, ulu
• grandfather: i. dede
• grandmother: i. anneanne, babaanne
• grape: i. üzüm
• grapefruit: i. greyfurt
• graph: i. grafik, çizelge
• grasp: f. kapmak, tutmak i. tutma, kavrama
• grass: f. otlatmak i. ot, çim
• grateful: s. minnettar
• grave: f. oymak i. mezar s. önemli, kasvetli
• gravestone: i. mezar taşı
• graveyard: i. mezarlık
• gravity: i. ağırlık, çekim, önem
• gray: f. kırlaşmak i. gri s. gri, kırlaşmış
• great: s. önemli, ulu ünl. harika ök. büyük
• greater: [great] s. büyük, önemli, ulu
• greatest: s. azami
• greatly: zf. çokça
• greece: i. Yunanistan
• greek: i. Yunan, Rum, Yunanca s. Yunanistan'a ait
• green: f. yeşile boyamak i. yeşil, çimenlik s. taze, ham, yeni
• greengrocer: i. manav
• greeting: i. selam, tebrik
• grey: f. kırlaşmak i. gri s. kır
• grill: f. ızgarada pişirmek i. ızgara et, ızgara, kafes
• grip: f. tutmak i. kavrama
• grocer: i. bakkal
• groom: f. tımar etmek i. seyis, damat
• ground: f. yere sermek i. yer, sebep s. öğütülmüş
• group: f. gruplandırmak i. grup, küme
• growth: i. büyüme, gelişme
• grumble: f. homurdanmak i. homurdanma, söylenme
• guarantee: f. garanti etmek i. garanti, güvence
• guard: f. korumak i. koruma görevlisi
• guerrilla: i. gerilla, çeteci, gerilla savaşı
• guess: f. tahmin etmek i. tahmin
• guest: f. konuk sanatçı olarak rol almak i. misafir
• guided missile: güdümlü füze
• guilt: i. suç, kabahat
• guitar: i. gitar
• gulf: i. körfez, uçurum
• gum: f. yapıştırmak i. dişeti, sakız,zamk
• gun: f. ateş etmek i. silâh
• guy: f. alay etmek, takılmak i. herif
• habit: i. alışkanlık, adet
• habitat: i. doğal ortam
• hadn't:
• hail: f. dolu yağmak, selamlamak i. dolu, sağanak, selamlama
• hair: i. saç, tüy, kıl
• hairdresser: i. kuaför
• hairdryer: saç kurutucu
• half: i. yarım s. yarı zf. yarı yarıya
• halfway: z. yarı yolda
• hall: i. hol, salon
• halt: f. durdurmak i. duraksama ünl. dur
• ham: f. abartılı oynamak i. jambon, gösterişçi
• hammer: f. çekiçlemek i. çekiç, tokmak
• hand: f. uzatmak i. el, yardım, ustalık s. el
• handbag: i. el çantası
• handicap: f. engel koymak i. engel
• handkerchief: i. mendil
• handsome: s. yakışıklı
• handwriting: i. el yazısı, yazı yazma işi
• hangar: i. hangar
• happen: f. meydana gelmek
• happened: s. olmuş
• happily: zf. mutlulukla
• happy: s. mutlu snk. uyuşuk
• harbor: f. barındırmak, sığınmak i. liman, barınak, sığınak
• harbour: f. barındırmak, beslemek i. liman, barınak, sığınak
• hard: s. sert, çetin zf. zorla, sıkı
• harder: [hard] s. sert, katı, çetin
• hardly: zf. zorla, neredeyse hiç, sertçe
• harmful: s. zararlı, kötü
• harry: f. yağmalamak, bozmak
• harvest: f. hasat kaldırmak, biçmek i. hasat, harman