En çok kullanılan 5000 İngilizce kelime

• didn't:
• diet: f. rejim yapmak i. diyet, beslenme düzeni
• differ: f. farklı olmak
• difference: i. fark, ayrım
• different: s. farklı, değişik, çeşitli
• difficult: s. zor
• difficulty: i. zorluk, engel, külfet
• digest: f. sindirmek i. özet, derleme
• dim: f. karartmak, bulandırmak s. bulanık, donuk
• dinner: i. akşam yemeği, ziyafet
• dip: f. batırmak, bandırmak i. dalma, batma, sos
• diploma: i. diploma
• diplomat: i. diplomat
• direct: f. yöneltmek, komuta etmek s. dolaysız
• direction: i. yön, kumanda
• directly: zf. dosdoğru
• director: i. yönetici, yönetmen
• directory: i. rehber kitap
• dirt: i. kir, çerçöp, çamur
• dirty: f. kirletmek s. kirli, iğrenç
• disadvantage: i. dezavantaj, zarar
• disagree: f. aynı fikirde olmamak, uyuşmamak
• disaster: i. felâket, yıkım, afet
• disc: i. disk, daire, plâk (gramofon)
• disc-jockey: i. diskjokey
• discipline: f. terbiye etmek i. disiplin
• disclose: f. ifşa etmek, göstermek
• disco: i. disko
• discovery: i. keşif
• discussion: i. tartışma, görüşme
• disease: i. hastalık
• disgust: f. iğrendirmek i. bıkkınlık, tiksinme
• dish: f. servis yapmak i. tabak
• dismay: f. korkutmak, umutsuzluğa düşürmek i. dehşet, umutsuzluk
• disobey: f. itaat etmemek
• dispatch: f. göndermek i. sevk
• displace: f. yerinden etmek, yerine geçmek
• display: f. sergilemek i. teşhir, sergi
• dispose: f. düzenlemek, kullanmak, ikna etmek
• dispute: f. münakaşa etmek i. tartışma
• distance: f. uzakta tutmak i. uzaklık, mesafe
• distant: s. uzak
• distinct: s. ayrı, farklı, başka
• distinction: i. ayrım
• district: i. bölge, semt
• dive: f. dalmak i. dalış
• diver: i. dalgıç
• division: i. bölüm, anlaşmazlık
• divorce: f. boşanmak i. boşanma
• dizzy: f. başını döndürmek s. baş döndürücü, şaşkın
• dock: f. rıhtıma yanaşmak i. tersane, rıhtım
• doctor: f. doktorluk yapmak i. doktor
• document: f. belgelemek i. belge, evrak
• doesn't:
• dog: f. takip etmek i. köpek
• doll: i. oyuncak bebek
• dollar: i. dolar, beş şilin [brit.]
• domestic: i. hizmetçi s. eve ait, evcil, yerli
• dominate: f. hükmetmek
• don: f. giydirmek i. don nehri i. İspanyol efendisi
• don't: i. yasak, yapılmaması gereken şey
• donate: f. bağışlamak
• donation: i. bağış, yardım
• donkey: i. eşek s. yedek
• donor: i. bağışta bulunan kimse, verici
• doom: f. mahkum etmek, kaderi kötü olmak i. kör talih, karar
• doomsday: i. kıyamet günü, kıyamet
• door: i. kapı, eşik, giriş
• dose: f. dozunu ayarlamak i. doz, bir parça
• dot: f. nokta koymak i. nokta, benek
• double: f. ikiye katlamak i. çift s. çifte
• down: f. yere indirmek i. tüy, bunalım s. aşağıya doğru
• down payment: peşinat, depozito
• doze: f. uyuklamak i. uyuklama
• dozen: i. düzine
• draft: f. taslağını çizmek i. müsvedde
• drag: f. çekmek i. engel
• dragon: i. ejderha, sinirinden kuduran kimse
• drain: f. kurutmak i. pis su borusu, dışa akma
• drama: i. dram, sahne için yazılmış oyun
• draught: f. tasarlamak i. cereyan, hava akımı
• draughts: i. dama oyunu
• drawer: i. çekmece (masa)
• dreadful: s. berbat, korkunç
• dreadfully: çok çok
• drill: f. delmek i. matkap, delgi
• driver: i. şoför
• drug: f. ilaç vermek, uyuşturucu vermek i. ilaç, uyuşturucu
• drum: f. davul çalmak i. davul
• duck: f. daldırıp çıkarmak i. ördek
• duckling: i. ördek yavrusu
• due: i. hak s. zamanı gelmiş zf. tam
• duel: f. düello etmek i. çekişme
• dull: f. köreltmek, uyuşturmak s. kör, sersem
• during: ed. iken, esnasında
• dust: f. tozunu almak i. toz
• dustbin: i. çöp kovası
• dutch: i. Flemenkçe, Holandaca, Hollandalı s. Hollanda'ya ait, Hollandalılara özgü olan
• duty: i. görev, vergi
• dye: f. boyamak i. boya