En çok kullanılan 5000 İngilizce kelime

• intelligent: s. zeki, yetenekli
• intense: s. şiddetli, aşırı, yoğun
• intensive: s. yoğun, şiddetli, aşırı
• intention: i. niyet, amaç
• interest: f. ilgisini çekmek i. ilgi, önem, faiz
• interesting: s. ilginç
• interfere: f. karışmak, girişmek
• interior: i. iç, içerisi s. dahili, içteki
• intermediate: i. orta dereceli şey s. orta, ara
• international: s. uluslararası
• interpret: f. yorumlamak, tercüme etmek,
• interval: i. ara, süre
• intestines: i. bağırsaklar
• into: ed. içine, içeriye
• invade: f. saldırmak, istila etmek
• invalid: f. çürüğe çıkarmak i. hasta, sakat s. geçersiz, hükümsüz
• invoice: f. fatura etmek i. fatura
• involve: f. gerektirmek, kapsamak
• involved: s. ilişkili
• iron: f. ütülemek, demir kaplamak i. demir, ütü s. demirden yapılmış, sert
• ironically: zf. alaylı biçimde, çift anlamlı olarak
• irregular: s. bozuk, kuralsız, düzensiz
• irritate: f. kızdırmak, sinirini bozmak
• is: [be] f. olmak, bulunmak
• island: i. ada
• isn't:
• issue: f. çıkarmak, yayınlamak i. sayı, konu
• it: zm. o, onu, ona
• italian: [Italian] i. İtalyanca s. İtalyan
• italy: [Italy] i. İtalya
• itch: f. kaşınmak, çok istemek i. kaşıntı, heves
• item: i. madde zf. keza
• its: zm. onun, onunki
• itself: zm. kendi, kendini, kendisi
• jack: f. kriko ile kaldırmak, yükseltmek
• jackal: i. çakal
• jacket: i. ceket, kabuk
• jaguar: i. jaguar
• jail: f. hapsetmek i. hapishane
• jam: f. sıkıştırmak i. reçel, sıkışıklık
• james:
• jane: i. kadın
• january: i. ocak
• japan: f. verniklemek i. japon verniği i. Japonya
• japanese: i. Japon, Japonca s. Japon
• jar: f. gıcırdamak, kavga etmek i. kavanoz
• jaw: f. çene çalmak i. çene, dırdır
• jazz: f. caz yapmak i. caz, boş lâf s. ahenksiz, gürültülü
• jealous: s. kıskanç
• jeans: i. kot pantolon
• jelly: f. pelteleşmek i. jöle, pelte
• jellyfish: i. denizanası
• jet: f. fışkırtmak i. oltu taşı, fıskıye, jet s. simsiyah
• jewel: f. değerli taşlarla süslemek i. mücevher
• jim:
• jimmy: f. levye ile açmak i. levye
• job: f. iş yapmak i. Eyüp peygamber i. iş, meslek, görev
• jockey: f. kandırmak, dolandırmak i. jokey
• joe:
• john: i. john, tuvalet
• johnny: i. herif, tip
• johnson:
• joint: f. eklemek i. birleşme yeri s. müşterek
• joke: f. şaka yapmak i. fıkra, şaka
• jolly: f. ikna etmek s. neşeli, şen zf. çok, fazlasıyla
• jones: i. jones, komşu, sıradan tip
• journal: i. bülten, gazete, dergi
• journalist: i. gazeteci
• journey: f. seyahat etmek i. yolculuk
• joy: i. neşe, keyif, sevinç
• jubilee: i. jübile, yıldönümü
• judgement: i. yargılama, yargı, hüküm
• juice: i. meyve suyu, özsu
• july: i. temmuz
• june: i. Haziran
• jungle: i. orman, karışıklık
• jury: i. jüri s. geçici, yedek
• just: s. adil, haklı zf. az önce, sade
• just in time: tam vaktinde, son anda, tam zamanında, kılpayı, ucu ucuna
• justice: i. adalet, hakim, yargıç
• keen: f. ağıt yakmak i. matem türküsü s. keskin, sert, şiddetli
• ketchup: i. ketçap
• key: f. kilitlemek i. anahtar s. kilit, ana
• kidnap: f. kaçırmak
• kidney: i. böbrek
• kin: i. akraba
• kind: i. çeşit, nitelik s. iyi, nazik
• king: i. kral, papaz, şah, dama
• kingdom: i. krallık
• kitchen: s. mutfak
• knee: f. diz ile vurmak i. diz
• knife: f. kesmek, bıçaklamak i. bıçak
• knight: f. şövalye nişanı vermek i. şövalye, silâhşör
• knob: i. topuz, tokmak
• knot: f. bağlamak, düğümlemek i. düğüm, ilmek
• knowledge: i. bilgi
• label: f. etiketlemek i. etiket
• labor: f. çalışmak, uğraşmak i. çalışma, hizmet, emek
• laboratory: i. laboratuvar
• labour: i. çalışma, hizmet, emek, işgücü i. çalışmak, uğraşmak