En çok kullanılan 5000 İngilizce kelime

• set on: teşvik etmek, görevlendirmek
• settle: f. yerleşmek, ayak uydurmak i. tahta kanape, sıra
• settlement: i. anlaşma, yerleşme, iskân
• settlers:
• seven: i. yedili
• several: i. birkaç s. birkaç, farklı
• severe: s. sert, haşin, acı
• sew: f. dikiş dikmek
• sex: f. cinsiyetini belirlemek s. cinsiyet, seks ök. altı
• sexual orientation: cinsel yönelim
• shade: f. gölgelemek i. gölge, renk tonu
• shadow: f. gölgelemek i. gölge, karartı
• shall: f. malı
• shallow: f. sığlaşmak i. sığ yer s. sığ, yüzeysel
• shame: f. utandırmak i. utanç, ayıp
• shampoo: f. şampuanlamak i. şampuan, şampuanlama
• shape: f. şekil vermek i. şekil, biçim
• shark: i. köpekbalığı, dolandırıcı
• sharp: f. tizleştirmek, hile yapmak i. kaba kepek, diyez nota s. keskin, açıkgöz
• sharp shooter: i. keskin nişancı
• shave: f. tıraş etmek i. tıraş
• she: ök. dişi i. kadın
• sheep: i. koyun, ezik kimse
• sheet: f. çarşaf örtmek i. çarşaf, yaprak
• shelf: i. raf, sığlık
• shell: f. kabuğunu soymak i. dış kaplama, deniz kabuğu
• shells:
• shelter: f. korumak, barındırmak i. barınak, siper
• shield: f. korumak i. kalkan, siper, zırh
• shift: f. değiştirmek i. vardiya, değişme
• shinning:
• ship: f. gemiye bindirmek i. gemi, tekne
• shirt: i. gömlek, bluz
• shoe: f. ayakkabı giydirmek i. ayakkabı, nal
• shoelace: i. ayakkabı bağcığı
• shoot down: vurup düşürmek
• shore: f. destek olmak i. sahil, kıyı
• short: i. kısa metrajlı film s. kısa, az, özet zf. eksik
• short cut: kestirme
• shortage: i. yokluk, kıtlık
• shorter: [short] s. kısa, az
• shortly: zf. kısaca, yakında
• should: f. malı
• shoulder: f. omuzlamak i. omuz, sırt (dağ)
• show up: göstermek, ortaya çıkarmak
• shower: f. yağdırmak i. duş, sağanak
• shown: [show] f. göstermek, belli olmak
• shrink: f. çekmek, büzülmek i. psikiyatrist
• shy: f. ürkmek, çekinmek i. utangaç kimse, ürkek kimse s. utangaç, ürkek
• sick: f. saldırtmak s. hasta, midesi bulanmış
• side: f. taraf tutmak i. yan, taraf s. yandaki
• sides:
• sight: f. görmek, gözlemlemek i. görme, görüş
• signal: f. sinyâl vermek i. sinyâl, işaret s. dikkat çekici
• signature: i. imza, işaret
• significant: s. önemli
• signpost: i. yol gösteren levha, işaret direği.
• silence: f. susturmak i. sessizlik ünl. sessizlik, susun
• silent: s. sessiz, suskun
• silk: i. ipek s. ipek, ipekli
• silly: i. aptal s. aptalca
• silo: f. ambarda saklamak i. ambar
• silver: f. gümüş kaplamak i. gümüş, gümüş rengi
• similar: i. benzer s. benzeşen
• simple: i. kocakarı ilacı s. kolay, sade
• simplest: [simple] s. basit, sade
• simplify: f. basitleştirmek
• simply: zf. basitçe, sadece
• sin: f. günah işlemek i. günah, suç
• since: zf. beri ed. den beri bğ. den beri, mademki
• sincere: s. içten, dürüst
• single: i. tek, bekâr s. yalnız, biricik
• singular: i. tekil isim s. tekil
• sink: f. batmak i. lavabo, bataklık
• sir: f. sör diye hitap ermek i. beyefendi, bayım
• siren: i. deniz kızı
• sister: i. kızkardeş, rahibe
• situation: i. durum, konum
• six: i. altı, altılı
• size: f. büyüklüğüne göre ayırmak i. boyut, beden snk. ölçülü
• skate: f. patenle kaymak i. paten
• skateboard: i. kaykay
• skeleton: i. iskelet, çatı, çerçeve
• skill: i. yetenek, ustalık
• skim: f. kaymağını almak, sıyırıp geçmek
• skin: f. derisini yüzmek i. deri, kabuk
• skirt: f. kenarından geçmek i. etek, kenar
• skull: i. kafatası, kurukafa
• sky: f. yükseğe atmak i. gökyüzü, hava sahası
• slabs:
• slang: f. argo konuşmak i. argo
• slave: f. köle gibi çalışmak i. köle, kul
• sleepy: s. uykulu, uyuşuk
• sleeve: i. kol (giysi)
• slice: f. dilimlemek i. dilim, pay
• slight: f. önemsememek i. önemsememe s. hafif, belli belirsiz, azıcık
• slightly: zf. hafifçe, belli belirsiz, çok az
• slim: f. zayıflatmak s. ince, narin, zayıf
• slip: f. kaymak i. kayma, sürçme
• slipped: