En çok kullanılan 5000 İngilizce kelime

• passenger: i. yolcu, gezgin
• passive: i. edilgen çatı s. pasif, edilgen
• passport: i. pasaport, giriş izni
• password: i. parola, şifre
• past: i. geçmiş s. eski zf. geçecek şekilde
• pasta: i. makarna
• paste: f. yapıştırmak i. macun, hamur, tutkal
• pastime: i. eğlence, hobi
• path: i. patika, yol, meslek
• patience: i. sabır
• patient: i. hasta s. hoşgörülü, sabırlı
• patrol: f. devriye gezmek i. devriye
• patron: i. sürekli müşteri, patron, koruyucu
• pattern: f. örnek almak i. örnek, model s. ideal
• paul: i. Paulus
• pause: f. duraksamak i. durma, mola
• paw: f. pençe atmak i. pati, pençe
• payment: i. ödeme, masraf
• pea: s. bezelye şeklinde i. bezelye
• peace: s. barış i. sükunet ünl. susun
• peach: f. ihbar etmek i. şeftali
• peak: f. doruğa ulaşmak i. zirve, tepe s. uç
• peanut: s. önemsiz, küçük i. fıstık
• pear: i. armut
• pearl: f. inci avlamak, İncilerle süslemek i. inci, sedef s. inci gibi
• peasant: s. köylü i. cahil tip
• peculiar: i. özel eşya, ayrıcalık s. özgün, acayip
• pedal: f. pedal çevirmek i. pedal s. pedallı
• pedestrian: i. yaya s. yayalara ait
• peel: f. kabuğunu soymak i. kabuk
• pen: f. kaleme almak i. kümes, tükenmez kalem
• penalty: i. ceza, penaltı
• pencil: f. kurşunkalemle yazmak i. kurşunkalem
• penknife: i. çakı
• pennsylvania: i. Pensilvanya
• pension: f. emekli etmek i. emeklilik, pansiyon
• people: f. insan yerleştirmek i. halk, insanlar
• pepper: i. biber, biber serpmek
• per: ed. vasıtasıyla, başına
• percent: s. yüzde i. yüzde, kâr payı, hisse
• perfect: f. mükemmelleştirmek i. tamamlanmış geçmiş zamanlı fiil s. mükemmel, kusursuz
• perfectly: zf. mükemmel bir şekilde
• performance: i. performans, gösteri
• perfume: f. parfüm sürmek i. parfüm, güzel koku
• perhaps: zf. belki
• peril: f. tehlikeye atmak i. tehlike
• period: i. periyot, dönem, aybaşı
• permanent: s. daimi, sürekli
• permission: i. izin, ruhsat
• persist: f. sürmek, sebat etmek
• person: i. kişi
• personal: i. kişisel ilanlar sayfası s. kişisel, kişiye özel
• personality: i. şahsiyet, kişilik
• pessimist: s. karamsar i. kötümser
• pet: f. el üstünde tutmak i. evcil hayvan s. evcil, gözde
• peter: i. aziz Petrus (İsa'nın havarisi), Peter
• petrol: i. benzin
• petrol station: benzin istasyonu
• philadelphia: i. alaşehir [tar.], filedelfiya
• philosophy: i. felsefe, soyut düşünüş, dünya görüşü
• phone: f. telefon etmek i. telefon
• photo: f. fotoğraflamak i. fotoğraf, resim ök. foto
• phrase: f. uygun sözcük ve cümlelerle ifade etmek i. deyiş, sözcük grubu
• physical: i. muayene s. fiziksel, somut
• piano: s. hafif i. piyano zf. hafif sesle
• picket: f. kazıklarla çevirmek i. kazık, nöbetçi
• pickle: f. turşusunu kurmak i. turşu, salamura
• pickpocket: i. yankesici
• picnic: f. piknik yapmak i. piknik, basit iş
• picture: f. resmetmek, çizmek i. resim s. film
• pictured:
• pie: f. karışıklık çıkarmak i. turta
• piece: f. parça eklemek i. parça
• pig: f. yavrulamak (domuz) i. domuz, pisboğaz tip
• pigeon: i. güvercin, enayi
• pile: f. yığmak i. yığın s. katlı (dokuma)
• pill: f. aleyhte oy vermek i. hap, sıkıntı
• pillow: f. yastığa yatırmak i. yastık
• pillowcase: i. yastık kılıfı
• pilot: f. kılavuzluk etmek i. pilot, kılavuz s. deneme
• pin: f. iğnelemek i. toplu iğne
• pincers: i. kıskaç, maşa
• pinch: f. çimdiklemek, kıstırmak i. çimdik, ihtiyaç, tutam
• pine: f. özlemek i. çam, ananas
• pineapple: i. ananas, el bombası
• pink: f. kenarını şekilli kesmek i. pembe, zirve s. solcu (ılımlı)
• pioneer: f. öncülük etmek i. öncü s. önde giden
• pipe: f. boru ile taşımak i. boru, pipo
• pistol: i. tabanca, atıcı
• pitch: f. ziftlemek i. zift, derece
• pity: f. merhamet etmek i. merhamet, acıma
• place: f. yerleştirmek i. yer, mekân
• plain: i. düzlük, ova s. sade, süssüz zf. sade bir biçimde
• plane: f. düzlemek i. uçak, düzlem s. düz
• planet: i. gezegen
• plant: f. ekmek i. bitki, tesis
• plantation: i. ekili alan, sömürge
• plastic: i. plastik s. plastik, biçim verilebilir
• plate: f. kaplamak (metalle) i. tabak, plaka
• plates: i. ayak