Kpds Kelimeleri

• boxing day: noel hediyelerinin verildiği ilk gün
• brag: f. övünmek, böbürlenmek; yüksekten atmak i. övünme, yüksekten atma, atıcı, övünen kimse
• brake: f. fren yapmak, frenlemek, işlemek (keten, kenevir vb.) i. fren; keten ve kenevir liflerini ayırma aleti, büyük eğreltiotu, çalılık
• breadth: i. genişlik, en; saha, uzaklık, mesafe; düşünce özgürlüğü; liberallik
• break off: kopmak, kırılmak, koparmak, bitmek, bozmak (nişan vb.)
• breakground:
• breakthrough: i. cepheyi yarıp geçme, buluş
• breakwater: i. dalgakıran
• breed: f. doğurmak, çoğalmak, yavrulamak; yetiştirmek, beslemek; çiftleşmek, üretmek i. cins, soy, nesil, tür
• breeze: f. coşarak gitmek i. esinti
• brevity: i. kısalık, özlük
• bribe: f. rüşvet vermek i. rüşvet
• bridal: i. düğün s. gelinle ilgili, gelin, düğünle ilgili
• brigade: i. tugay, ekip, takım
• brigand: i. haydut, çeteci, eşkıya
• brighten: f. parlatmak, aydınlatmak, aydınlanmak; aklamak, neşelendirmek, canlanmak,
• brilliant: i. pırlanta s. parlak, keskin zekâlı
• brimful: s. ağzına kadar dolu
• bring: f. getirmek
• bring out: yayımlamak, çıkarmak, ortaya çıkarmak
• briskly:
• brittle: s. kolay kırılır, kırılgan, gevrek, kıtır kıtır, nazik, ince, hassas
• broad-minded: geniş fikirli, hoşgörülü, diğer düşüncelere saygılı
• brood: f. kuluçkaya yatmak, kara kara düşünmek, arpacı kumrusu gibi düşünmek; üzerinde dolaşmak (belâ vb) i. bir kuluçkada çıkan yavrular, damızlık, civcivler, aile, çoluk çocuk
• brook: f. katlanmak, çekmek, dayanmak, kaldırmak i. dere, çay, ırmak
• broom:
• brothel: i. genelev
• bruise: f. berelemek, berelenmek, zedelemek; yaralamak, dövmek, hırpalamak, vurmak, yaralanmak i. çürük, bere, ezik, yara
• brush up: tazelemek
• brutality: i. gaddarlık, vahşilik
• buccaneer: f. korsanlık yapmak i. korsan
• bucolic: i. çobanlama, çoban, çiftçi; pastoral şiir s. pastoral, kır hayatıyla ilgili, çobanlıkla ilgili
• budding: i. tomurcuklanma, gelişme s. gelişme çağında olan, tomurcuklanan, mesleğinde ilerleyen
• budget: f. bütçe yapmak i. bütçe
• buffer: f. korumak, tampon ile korumak i. tampon
• build: f. inşa etmek, kurmak i. yapı
• bulb: f. şişerek soğan biçimini almak i. çiçek soğanı, ampul
• bulky: s. iri, kocaman, büyük, hantal
• bullet: i. mermi, kurşun
• bullion: i. külçe (altın veya gümüş)
• bully: f. zorbalık etmek, zulmetmek, zorlamak i. kabadayı, zorba, belâlı, kiralık haydut; hücum (hokey) s. çok iyi, harika, mükemmel
• bulwark: i. siper, istihkâm, sur, kale duvarı, küpeşte, parapet
• bump: f. çarpmak i. çarpışma, darbe ünl. küt
• bundle: f. bohçalamak, sarmak, kundaklamak, sepetlemek, acele ettirmek i. bohça, demet, çıkın, tomar, deste, yığın, çok para
• buoy: f. şamandıra ile işaret koymak, su üzerinde tutmak, yüzdürmek, desteklemek i. şamandıra
• burglar: i. hırsız, soyguncu, ev hırsızı
• burial: i. gömme, defin, toprağa verme, cenaze töreni
• burlesque: i. vodvil [tiy.], taşlama, yerme, alaylı taklit, striptizli ve taşlamalı gösteri s. taklit ederek alay eden, gülünç, komik
• burly: s. iri yarı, güçlü kuvvetli, kapı gibi
• Bury: f. defnetmek, örtmek