Kpds Kelimeleri

• sinful: s. günahkâr, günah, utanç verici, fena
• sink: f. batmak i. lavabo, bataklık
• sketch: f. kabataslak çizmek, taslağını yapmak, taslağını çizmek, eskizini çizmek, kabaca açıklamak, kroki yapmak i. skeç, kısa güldürü, kısa hikâye, taslak, eskiz, kabataslak çizim, kroki
• skill: i. yetenek, ustalık
• skillful: s. usta, hünerli, yetenekli, becerikli, ustalık gerektiren, kabiliyet gerektiren
• skip: f. atlamak, zıplamak, sıçramak, sekmek, atlayarak geçmek, teklemek, atlatmak, kaçmak, kaytarmak, asmak (okul), kırmak (okul) i. atlama, zıplama, sıçrama, kaptan [spor.], antrenör, menajer, hademe, kova (büyük), bidon, taşıma kafesi, balık sandığı
• slight: f. önemsememek i. önemsememe s. hafif, belli belirsiz, azıcık
• slippery: s. kaygan, kaypak, güvenilmez, kayan, zor anlaşılır, akılda kalıcı olmayan, hatırlanması zor, hassas (konu)
• slope: f. meyilli olmak i. yokuş, meyil
• slumber: f. pineklemek, uyuklamak, uyumak i. pinekleme, uyuklama
• sly: s. kurnaz, şeytan, sinsi, tilki gibi, muzip
• smart: f. canı yanmak i. ağrı s. zeki, kurnaz
• smooth: f. düzleştirmek s. düz, pürüzsüz, akıcı
• sneer: f. alayla gülümsemek, küçümsemek, gülmek (küçümseme) i. küçümseyerek gülme, alay
• sober: f. ayıltmak, aklını başına getirmek s. ölçülü, aşırıya kaçmayan, makul, akla yatkın, sade, mat, gösterişsiz, ciddi, ağırbaşlı, içkide aşırıya kaçmayan
• sociable: i. fayton tipi araba, iki kişilik üç tekerlekli bisiklet, divan, kilise üyelerinin resmi olmayan toplantısı s. toplumcul, sosyal, girişken, sokulgan, çevresi geniş, arkadaş canlısı, hoşsohbet, eğlenceli
• soil: f. kirletmek i. toprak, gübre
• solace: f. avutmak, teselli etmek i. avuntu, teselli, avunma
• solidify: f. katılaştırmak, katı hale getirmek, sağlamlaştırmak, sertleştirmek, pekiştirmek, katılaşmak, sertleşmek, pekişmek, kuvvetlenmek
• solve: f. çözmek
• soothe: f. yatıştırmak, sakinleştirmek, dindirmek, teskin etmek
• sophisticated: s. bilgili, içerikli
• sore: i. yara s. yaralı, ağrılı zf. feci şekilde
• sorrow: f. üzülmek i. acı, üzüntü, matem
• sort: f. ayırmak, tasnif etmek i. tür
• soul: i. ruh, gönül, kişi
• spark: f. kıvılcım saçmak, ateşlemek, teşvik etmek, harekete geçirmek, uyandırmak (ilgi vb.), kur yapmak i. kıvılcım, belirti, ateşleme, gemi telsizcisi, elektrikçi, hovarda, züppe
• speak: f. konuşmak
• spearhead: f. öncülük etmek, başı çekmek, önayak olmak i. mızrak ucu, öncü, öncü asker
• specify: f. belirtmek, belirlemek, ayrıntıları ile belirtmek, açıkça belirtmek, maddeler halinde sıralamak, spesifize etmek
• specimen: i. örnek, numune, model, simge, tahlil, ilginç tip, acayip kimse, göstermelik, tip
• spectacle: i. oyun [tiy.], piyes, garip davranış, görünüş, görüntü, manzara
• spectacular: i. olağanüstü manzara s. göz alıcı
• sphere: i. küre, yuvar, yerküre, gökyüzü, tabaka, katman, sınıf, alan, çevre
• sphere.:
• splendid: s. olağanüstü, mükemmel
• spokesperson: konusmaci
• sporadic: s. tek tük, aralıklı, ara sıra olan, arada sırada görülen
• sprinkle: f. serpmek, serpiştirmek, sulamak, ıslatmak, lekelemek, ekmek, saçmak, çiselemek, saçılmak i. serpinti, çiseleme, ekme, azıcık miktar, tutam
• spurious: s. sahte, yapma, yapay, suni, kalp, gayri meşru, evlilik dışı, piç
• squalor: i. pislik, sefalet, bakımsızlık
• squeeze: f. sıkmak, ezmek i. sıkma, kucaklama
• stabilize: [stabilize (Amer.) ] f. dengelemek
• staff: f. kadro oluşturmak i. personel, gereç s. kurmay
• stagnant: s. durgun, hareketsiz, tembel, mıymıntı, ruhsuz, sönük, cansız
• stamina: i. yaşama gücü, canlılık, dayanma gücü, güç, kuvvet
• stampede: f. ürküterek kaçırmak, korkutarak dağıtmak, panik yaratmak, izdiham yaratmak, zorlamak, ayaklandırmak i. çil yavrusu gibi dağılma, panik, bozgun, izdiham, toplu telaş
• stanza: i. kıta, dörtlük
• start: f. başlamak i. başlangıç
• starvation: i. açlık, açlıktan kıvranma, beslenme yetersizliği, açlıktan ölme