Kpds Kelimeleri

• ethical: s. ahlâki, ahlâka uygun, ahlâklı, törel, reçete ile verilen
• etiquette: i. görgü, görgü kuralları, etiket
• eugenics: i. genetik olarak insan ırkının ıslahı bilimi, öjenik
• eulogize: [eulogize (Amer.) ] f. övmek, methetmek
• eunuch: i. haremağası, hadım
• euphony: i. kulağa hoş gelme, ahenk, ses uyumu
• evacuate: f. boşaltmak
• evade: f. kaçınmak, kaçamak yapmak, sakınmak, savuşturmak, kurtulmak, başından savmak, yan çizmek, kaçamak cevap vermek, kaytarmak
• evaluate: f. paha biçmek, değerlendirmek, ölçmek, değer biçmek
• evaporate: f. buharlaşmak, uçmak, uçup gitmek, yok olmak, buharlaştırmak
• eve: i. Havva
• eventful: s. olaylı, maceralı, önemli, ciddi
• eventually: zf. sonunda, sonuçta
• evergreen: i. yaprak dökmeyen ağaç, hep yeşil kalan bitki, eskimeyen şarkı, unutulmayan melodi s. yaprak dökmeyen, ölmeyen, unutulmayan, unutulmaz
• everlasting: s. ebedi, devamlı, ölümsüz, bitmek bilmeyen, uzun süren, sık sık tekrarlanan i. ebediyet, sonsuzluk, kurutulabilen çiçek
• evidence: f. kanıtlamak i. delil, ispat, tanıklık
• evil: i. kötülük, uğursuzluk s. kötü
• evocation: i. ruh çağırma, akla getirme, çağrışım yapma, hatırlatma
• evolve: f. açmak, geliştirmek, yaymak, çıkarmak, gelişmek, evrim geçirmek
• exaggerate: f. abartmak, şişirmek
• exalt: f. yükseltmek, övmek, yüceltmek, artırmak, güçlendirmek, gururlandırmak, heyecanlandırmak
• examine: f. denetlemek, sınav yapmak, incelemek
• exasperate: f. kızdırmak, deli etmek, öfkeden çıldırtmak, şiddetlendirmek
• excavate: f. kazmak, oymak, kazı yapmak
• exceed: f. aşmak, geçmek
• excerpt: f. alıntı yapmak, seçme parça almak i. seçme parça, alıntı, özel baskı
• excessive: s. aşırı, azgın, fahiş, fazla, haddinden fazla, lüzumsuz, ölçüsüz, taşkın
• exchange: f. değiş tokuş etmek, bozdurmak i. takas, bozma
• exchequer: i. hazine, maliye, mali kaynaklar toplamı i. maliye bakanlığı [brit.]
• exclude: f. dışında tutmak
• exclusive: s. tek, ayrıcalıklı
• excrutiating:
• excuse: f. affetmek i. özür, mazeret
• execute: f. gerçekleştirmek, idam etmek
• execution: i. sergileme, uygulama, yorum biçimi, yerine getirme, düzenleme, icra, yapma, infaz, idam
• executioner: i. cellat, gol atan oyuncu, golcü
• executive: i. idareci, yönetici, hükümet s. yürütme, yönetim, yetkili, uygulama ile ilgili, icra
• exempt: f. muaf tutmak, çürüğe çıkarmak s. muaf, özgür, serbest
• exercise: f. çalışma yapmak i. alıştırma, talim
• exhausted: s. tükenmiş, bitmiş, canı çıkmış, takâtsiz, bitkin, dermansız, turşu gibi, bezgin, bitap, halsiz
• exhaustion: i. boşaltma, dermansızlık, tükenme, yorgunluk, bitkinlik, takâtsizlik
• exhaustive: s. ayrıntılı, detaylı, etraflı, kapsamlı, zahmetli, yorucu
• exhibit: f. sergilemek, göstermek i. sergi
• exhibition: i. sergi, gösteri
• exhilarate: f. canlandırmak, neşelendirmek, coşturmak
• exile: f. sürgüne göndermek, sürgün etmek, sürmek, kovmak i. sürgün, sürülme, sürgünde yaşama
• existence: i. varoluş, ömür, olma, varlık, hayat
• exotic: s. egzotik, başka iklime ait, yabancı, acayip, garip
• expand: f. şişirmek, büyütmek, genişletmek
• expedition: i. acele, çabukluk, hız, sefer, sevk