En çok kullanılan 2500 İngilizce kelime

• stripe: f. çizgi çizgi yapmak i. şerit, çubuk
• stroke: f. vurmak i. darbe, davranış, felç
• strong: s. güçlü, sağlam zf. kuvvetle
• student: s. öğrenci i. öğrenci, stajyer
• stuff: f. doldurmak i. şey, eşya
• stupid: i. aptal s. aptalca
• subject: f. mecbur etmek i. konu, ders s. maruz
• submarine: s. denizaltı
• substance: i. madde, öz
• subtract: f. çıkarmak, çıkarma yapmak
• suburb: i. kenar mahalle
• subway: i. metro, tünel
• success: i. başarı
• succession: i. ardışık olma, vekâlet
• such: zm. bu gibi s. öyle, çok zf. böylesine
• sudden: s. ani, beklenmedik
• suffix: f. sonuna eklemek i. sonek
• sugar: f. şeker katmak i. şeker, iltifat
• suggestion: i. teklif, fikir
• sum: i. toplam, tutar
• summer: f. yazı geçirmek i. yaz s. yazla ilgili
• sun: f. güneşlenmek i. güneş i. güneş ışığı
• sunday: i. pazar günü s. pazarları yapılan
• sunshine: i. güneş ışığı
• suntan: f. bronzlaşmak i. bronz ten
• super: i. birici sınıf mal, fazlalık s. süper ök. ek
• superb: s. mükemmel
• superstition: i. batıl inanç
• supper: i. hazreti İsa'nın son akşam yemeği i. hafif akşam yemeği
• sure: ünl. kesinlikle s. emin, kesin zf. şüphesiz
• surface: f. cilalamak, düzleştirmek i. yüzey s. üst
• surname: f. soyadı vermek i. soyadı
• sweet: ünl. şekerim i. tatlı s. şekerli, sevimli
• swing: f. savurmak, sallamak i. salınım, salıncak ünl. defol
• sword: i. kılıç, yetki
• syllable: f. hecelemek i. hece
• symbol: i. simge, işaret
• system: i. sistem, yöntem, şebeke
• table: f. masaya koymak i. masa, çizelge
• tail: f. kuyruk takmak, peşine takılmak i. kuyruk s. arka
• tailor: f. dikmek i. terzi
• talkative: s. konuşkan, geveze
• tall: zf. abartarak s. uzun boylu
• tame: f. evcilleştirmek s. evcil, ehli
• tank: f. depoya koymak i. depo, hazne
• tap: f. hafifçe vurmak i. hafif vuruş, tıkırtı
• tape: f. kaydetmek i. kaset, bant
• task: f. iş vermek i. görev, iş
• taxi: f. taksi ile gitmek i. taksi
• tea: i. çay
• teacher: i. öğretmen
• team: f. takım kurmak i. takım, ekip
• teeth: [tooth] i. dişler, pütür
• telegram: i. telgraf
• telephone: f. telefon etmek i. telefon
• telescope: f. iç içe geçmek i. teleskop, dürbün
• television: i. televizyon
• temper: f. kıvamına getirmek, sertleştirmek i. huy, öfke
• temperature: i. sıcaklık, ateş
• ten: i. on, onlu, onluk
• tender: f. teklif etmek i. teklif s. hassas, gevrek
• term: f. adlandırmak i. dönem, koşul
• terrible: s. korkunç, çok kötü
• terrific: s. müthiş, korkunç
• terror: i. dehşet
• than: bğ. den, dan, göre
• that: zm. şu s. öteki zf. bu kadar
• the: Belirli durumlarda isimden önce kullanılır: The mail hasn´t come yet. Posta henüz gelmedi. Where´s the school? Okul nerede? Which of you´s the boss? Hanginiz patron? The more I get to know them the better I like them. Onları tanıdıkça daha çok seviyorum.
• theatre: i. tiyatro, amfi
• their: zm. onların
• them: zm. onları, onlara, onlar
• then: s. o zamanki zf. o zaman, öyleyse, zira
• there: zm. şuradaki zf. şurada ünl. işte
• therefore: bğ. bu nedenle zf. bunun için
• these: zm. bunlar
• they: zm. onlar
• thick: s. kalın, yoğun, sık i. kalın kafalı
• thief: i. hırsız
• thin: f. incelmek s. ince, zayıf
• thing: i. şey, eşya
• third: i. üçüncü, üçte bir s. üçüncü
• thirsty: s. susamış, kurak, istekli
• this: zm. bu zf. böyle
• thorough: s. tam, kusursuz, mükemmel
• those: zm. şunlar
• though: bğ. gerçi, olduğu halde zf. yine de
• thousand: bin
• thread: f. iplik geçirmek (iğneye), ipe dizmek i. iplik, tel
• threat: i. tehdit, gözdağı
• three: üç
• throat: i. boğaz, gırtlak
• through: zf. bir uçtan bir uca ed. sayesinde s. kesintisiz
• thunder: f. gürlemek i. gök gürültüsü
• thunderstorm: i. sağanak, gök gürültülü fırtına
• thursday: i. perşembe
• thus: zf. böylece, bunun için
• ticket: f. etiketlemek i. bilet, fiş, etiket
• tidy: i. ıvır zıvır kutusu s. düzenli
• tight: s. sıkı, gergin
• till: f. toprağı sürmek i. para kasası ed. kadar, dek