En çok kullanılan 2500 İngilizce kelime

• indoor: s. içeri, kapalı
• industry: i. endüstri, sanayi, işletmecilik
• inferior: i. aşağı derecede olan şey s. aşağı, alt, ast
• informal: s. resmi olmayan
• information: i. bilgi, haber, danışma
• ink: f. mürekkeplemek i. mürekkep
• inn: i. han, otel, meyhane
• inquire: f. soruşturmak
• inquiry: i. bahis, soruşturma
• insect: i. böcek, iğrenç tip
• inside: i. iç, iç taraf s. içteki zf. içeride, içeriye
• inspect: f. denetlemek
• inspector: i. müfettiş
• instance: i. örnek, durum
• instant: i. an s. anlık, acil
• instead of: yerine
• institute: f. kurmak i. enstitü, klinik, kurum
• instruction: i. eğitim, eğretim, açıklama
• instrument: i. alet, araç, enstrüman
• intelligent: s. zeki, yetenekli
• intention: i. niyet, amaç
• interest: f. ilgisini çekmek i. ilgi, önem, faiz
• interesting: s. ilginç
• intermediate: i. orta dereceli şey s. orta, ara
• international: s. uluslararası
• interpret: f. yorumlamak, tercüme etmek,
• interval: i. ara, süre
• into: ed. içine, içeriye
• invalid: f. çürüğe çıkarmak i. hasta, sakat s. geçersiz, hükümsüz
• iron: f. ütülemek, demir kaplamak i. demir, ütü s. demirden yapılmış, sert
• irregular: s. bozuk, kuralsız, düzensiz
• is: [be] f. olmak, bulunmak
• island: i. ada
• issue: f. çıkarmak, yayınlamak i. sayı, konu
• it: zm. o, onu, ona
• jail: f. hapsetmek i. hapishane
• jam: f. sıkıştırmak i. reçel, sıkışıklık
• january: i. ocak
• jaw: f. çene çalmak i. çene, dırdır
• jazz: f. caz yapmak i. caz, boş lâf s. ahenksiz, gürültülü
• jealous: s. kıskanç
• jet: f. fışkırtmak i. oltu taşı, fıskıye, jet s. simsiyah
• jewel: f. değerli taşlarla süslemek i. mücevher
• job: f. iş yapmak i. Eyüp peygamber i. iş, meslek, görev
• joint: f. eklemek i. birleşme yeri s. müşterek
• joke: f. şaka yapmak i. fıkra, şaka
• jolly: f. ikna etmek s. neşeli, şen zf. çok, fazlasıyla
• journal: i. bülten, gazete, dergi
• journalist: i. gazeteci
• journey: f. seyahat etmek i. yolculuk
• joy: i. neşe, keyif, sevinç
• judgement: i. yargılama, yargı, hüküm
• juice: i. meyve suyu, özsu
• july: i. temmuz
• june: i. Haziran
• jury: i. jüri s. geçici, yedek
• just: s. adil, haklı zf. az önce, sade
• just in time: tam vaktinde, son anda, tam zamanında, kılpayı, ucu ucuna
• justice: i. adalet, hakim, yargıç
• key: f. kilitlemek i. anahtar s. kilit, ana
• kind: i. çeşit, nitelik s. iyi, nazik
• king: i. kral, papaz, şah, dama
• kingdom: i. krallık
• kitchen: s. mutfak
• knee: f. diz ile vurmak i. diz
• knife: f. kesmek, bıçaklamak i. bıçak
• knot: f. bağlamak, düğümlemek i. düğüm, ilmek
• knowledge: i. bilgi
• labour: i. çalışma, hizmet, emek, işgücü i. çalışmak, uğraşmak
• lack: f. eksik olmak i. eksiklik, yoksunluk
• ladder: f. kaçırmak i. merdiven
• lady: i. hanımefendi s. kadın
• lake: i. göl, koyu kırmızı boya
• lamb: i. kuzu i. Hazreti İsa
• lame: f. sakatlamak s. topal, sakat
• lamp: i. lâmba, fener, ampul
• landlady: i. evsahibi
• language: i. dil, mesleki dil
• large: s. geniş, büyük
• late: s. geç
• laundry: i. çamaşır, çamaşırhane
• lavatory: i. tuvalet
• law: i. hukuk, yasa
• lawful: s. yasal, adil
• lawyer: i. avukat
• lazy: s. tembel
• leader: i. lider, önder, baş
• leadership: i. liderlik, önderlik
• leaf: i. yaprak, sayfa
• least: i. en az miktar s. en az zf. en az derece
• leather: f. kösele ile kaplamak, kamçılamak i. deri, kösele
• leg: f. koşmak i. bacak
• legacy: i. miras
• legal: s. yasal, hukuki
• lemon: i. limon s. limon rengi, limonlu
• length: i. uzunluk, süre
• lens: i. mercek
• less: bğ. daha az. i. daha az şey s. daha az
• lesson: i. ders
• letter: f. basmak i. harf, mektup