Toefl-ielts-toeic kelimeleri

• sluggard: s. tembel, miskin, uykucu
• sociable: i. fayton tipi araba, iki kişilik üç tekerlekli bisiklet, divan, kilise üyelerinin resmi olmayan toplantısı s. toplumcul, sosyal, girişken, sokulgan, çevresi geniş, arkadaş canlısı, hoşsohbet, eğlenceli
• socialism: i. sosyalizm, toplumculuk
• socialist: s. sosyalist, toplumcu
• sociology: i. sosyoloji, toplumbilim
• sol: i. sol [müz.]
• solace: f. avutmak, teselli etmek i. avuntu, teselli, avunma
• solar: s. güneş
• solder: f. lehimlemek, lehimle tutturmak, lehimlenmek i. lehim
• soldier: f. askerlik yapmak i. asker
• solecism: i. dilbilgisi hatası, gramer yanlışı, görgüsüzlük, aykırılık, kuraldışılık
• solicitor: i. hukuk görevlisi, avukat, savcı, acenta, reklâm ajansı
• solicitude: i. vesvese, kaygı, endişe, özen, ilgi, ihtimam
• soliloquy: i. kendi kendine konuşma, monolog
• solstice: i. gündönümü, gece ile gündüzün eşit olduğu gün
• soluble: s. çözünür, erir, çözümlenebilir, çözümü mümkün, halledilebilir
• solvent: i. çözgen, eritken, çözümleyici s. eritici, çözgen, çözücü, çözümleyen, gevşetici, rahatlatıcı, ödeyebilir, ödeme gücü olan
• somber: s. loş, karanlık, koyu, kasvetli, karamsar, hüzünlü, iç karartıcı
• somniferous: s. uyutucu, uyuşturucu
• somnolence: i. uyku basması, ağırlık çökmesi, uyuklama, uyku hali, uyuşukluk
• somnolent: s. uyku basmış, uyku getiren, uyuklayan, uyuşukluk yapan
• sonata: i. sonat
• sonnet: i. sone, on dört mısralı şiir
• sonorous: s. ses çıkaran, ses veren, tınlayan, çınlayan, yankılı, tantanalı, dolgun (ses)
• soothsayer: i. kâhin, gaipten haber veren kimse
• sophism: i. sofizm, bilgicilik, safsata
• sophistical: sofistike
• sophisticate: f. saflığını bozmak, hayat tecrübesi kazandırmak, kaşarlanmak, pişmek, tecrübe kazanmak, safsata karıştırmak i. hayat adamı, kaşarlanmış kimse, entellektüel, bilgili kimse, bilge
• sophistry: i. safsata
• soprano: i. soprano, soprano sesli sanatçı s. soprano
• sorcery: i. büyü, sihir, büyücülük
• sordid: s. pis, sefil, aşağılık, para canlısı, çıkarcı, alçak, cimri
• souvenir: i. hatıra, hatıra eşya
• sparse: s. seyrek, aralıklı
• spartan: i. Spartalı, yiğit, cesur kimse s. Sparta, Spartalı, cesur, yiğit, sert
• spasmodic: s. kasılma ile ilgili, kasıla kasıla, sarsıla sarsıla olan, aralıklı, süreksiz olan, daldan dala konan
• specialize: f. uzmanlaşmak, ihtisas yapmak, özelleştirmek, ayırmak, değiştirmek (söz vb.), özel olarak yapmak, özel amaçla yapmak
• specialty: i. özellik, özel şey, özgü şey, spesiyalite, özel ürün, özel anlaşma, mühürlü sözleşme
• specie: i. madeni para, sikke, demir para, nakit
• species: i. çeşit, cins
• specimen: i. örnek, numune, model, simge, tahlil, ilginç tip, acayip kimse, göstermelik, tip
• specious: s. aldatıcı, yanıltıcı, görünüşte iyi olan
• spectator: i. seyirci, izleyici
• specter: i. hayalet, ürkütücü şey, hayal, kuruntu, vesvese
• spectrum: i. spektrum, tayf, göz kamaştıktan sonraki görüntü, birbiri ile ilgili düşünce ve nesneler dizisi
• speculate: f. spekülasyon yapmak, tahminde bulunmak, kuramsal olarak düşünmek
• speculator: i. spekülatör, borsa yatırımcısı
• sphericity: i. küresellik, küre şeklinde olma
• spheroid: i. küremsi cisim s. küremsi, küreye benzer
• spherometer: