Toefl-ielts-toeic kelimeleri

• ostentation: i. gösteriş, hava, azamet, caka, çalım
• ostracism: i. sürgün, sürgün etme, toplumdan uzaklaştırma, ilgisini kesme
• ostracize: [ostracize (Amer.) ] f. sürmek, sürgün etmek, ilişkiyi kesmek
• ought: f. malı i. yükümlülük, zorunluluk zf. hiç
• oust: f. çıkarmak, yerinden etmek, yerini almak (zorla), mahrum etmek
• out-and-out: s. bütün, tam z. tamamen, başlıbaşına, son derece
• out-of-the-way: s. sapa, uzak, ücra, olağandışı, garip, acayip
• outbreak: i. çıkma, başlama, patlak verme, salgın, isyan, yeryüzüne çıkmış kaya katmanı
• outburst: i. patlama, patlak verme, fışkırma, taşma, yanardağ patlaması
• outcast: i. serseri, kimsesiz tip s. toplumdan kovulmuş, serseri, kimsesiz
• outcry: f. daha sesli bağırmak i. feryat, bağırma, haykırış, itiraz
• outdo: f. yenmek, geçmek, üstün olmak
• outlandish: s. egzotik, garip, acayip, saçma, uzak, yabancı
• outlast: f. daha çok dayanmak, daha uzun yaşamak
• outlaw: f. yasal haklardan mahrum etmek, sürmek, yasaklamak, feshetmek i. sürgün, kanun kaçağı, haydut, huysuz at, yasal haklardan mahrum kimse
• outlive: f. daha uzun yaşamak, daha çok dayanmak, sağ kurtulmak
• outpost: i. ileri karakol, başkentten çok uzak yer
• outrage: f. tecâvüz etmek, çiğnemek, zorlamak, hakaret etmek, zedelemek (onur vb.), kırmak, kötü davranmak i. zorbalık, yasadışı hareket, tecâvüz, hakaret, rezalet
• outrageous: s. aşırı kötü, çok çirkin, rezil, aşırı, acımasız, zalim
• outreach: f. daha ileri gitmek, daha iyi uzanmak, aşmak
• outride: f. daha iyi sürmek, atlatmak (fırtına vb.)
• outrigger: i. dirsekli çıkıntı, dirsekli iskele, avara demiri
• outright: s. tam, açık, açıkça, düpedüz, kesin zf. tamamen, bütün olarak, açıkça, düpedüz, dobra dobra, bir defada, anında, hemen
• outskirt: etraf, varoş, banliyö, kenar semtler
• outstretch: f. uzatmak, uzanmak, yayılmak, sereserpe uzanmak
• outstrip: f. daha ileri gitmek, geçmek, geride bırakmak
• outweigh: f. ağır basmak, daha ağır gelmek
• overdo: f. abartmak
• overdose: f. aşırı dozda vermek, aşırı dozda kullanmak i. aşırı doz, doz aşımı
• overeat: f. fazla yemek, çok yemek
• overhang: f. üzerine sarkmak, tehdit etmek, yakın olmak, sarkmak, çıkıntı yapmak i. sarkan şey, çıkıntı
• overleap:
• overlord: i. amir, derebeyi
• overpass: f. görmemezlikten gelmek, üstünden geçmek i. üst geçit, yukarıdan geçen yol
• overpay: f. fala ödemek
• overpower: f. boyun eğdirmek, hakkından gelmek, yenmek
• overproduction: i. fazla üretim
• overreach: f. hile ile yenmek, arka ayağı ön ayağına değmek (at), boyunu aşmak
• overrun: f. istilâ etmek, aşmak, haddini aşmak, fazla çalıştırmak (makine), yeniden dizgi yapmak
• oversee: f. gözetmek, denetlemek, yönetmek
• overseer: i. denetmen, gözetmen, müfettiş, yönetici
• overshadow: f. gölge etmek, gölgelemek, gölgede bırakmak
• overstride:
• overthrow: f. yıkmak, devirmek, düşürmek, çökertmek i. düşürme, hükümeti devirme, çökertme
• overtone: i. armonik ses, ardında yatan anlam, ima edilen fikir, ikinci plândaki renk
• overture: i. uvertür, giriş müziği, peşrev, öneri, teklif
• overweight: s. şişman, kilolu i. kilo fazlası, ağır basma, üstünlük
• pacify: f. huzura kavuşturmak, sakinleştirmek, yatıştırmak, barıştırmak, uzlaştırmak
• packet: f. paketlemek i. paket, bohça
• pact: i. pakt, anlaşma, sözleşme