Toefl-ielts-toeic kelimeleri

• repugnance: i. nefret, iğrenme, antipati, isteksizlik, zıtlık, tutarsızlık, aykırılık
• repugnant: s. iğrenç, itici, aykırı, karşı, muhalif, isteksiz, gönülsüz
• repulse: f. püskürtmek, itelemek, kovmak, itmek, itici gelmek, iğrendirmek, geri çevirmek, kabaca reddetmek i. itme, püskürtme, geri çevirme, kabaca reddetme, geri tepme
• repulsive: s. itici, antipatik, iğrenç, uzaklaştırıcı
• repute: f. saymak, sanmak, farzetmek, olarak bilmek i. ün, şöhret, ad, isim, şeref, saygınlık
• requiem: i. ölülerin ruhu için dua, ölü ayini ilahisi
• requisite: i. gerekli şey, gereç, malzeme s. gerekli, lazım, zaruri, zorunlu
• requital: i. karşılık, bedel, ödül, öç, misilleme
• requite: f. karşılığını vermek, ödüllendirmek, acısını çıkarmak, öç almak, altında kalmamak
• rescind: f. yürürlükten kaldırmak, feshetmek, iptal etmek, geçersiz kılmak
• reseat: f. yeni sandalyeler koymak, yeniden oturtmak, tekrar yerleştirmek, tekrar işe sokmak, geri oturmak, tekrar oturmak, oturacağı yeri ayarlamak, yatağını ayarlamak (valf)
• resemblance: i. benzerlik
• resent: f. gücenmek
• reservoir: i. rezervuar, su deposu, depo, hazne
• residue: i. artık, kalan, kalıntı, tortu, vasiyetin paylaşımından sonra kalan parça
• resilience: i. elastikiyet, esneklik, çabuk iyileşme özelliği
• resilient: s. esnek, elastik, çabuk iyileşen, kendini çabuk toparlayan
• resistance: i. direnç, direnme, metanet, dayanma, dayanıklılık, karşı koyma, mukavemet, dayanma gücü, karşı çıkma, karşı gelme, tahammül, rezistans
• resistant: s. dirençli, dayanıklı, karşı koyan
• resistive:
• resistless:
• resonance: i. rezonans, sesi yansıtma, yankılama, tınlama, sesi şiddetlendirme özelliği
• resonate: f. çınlamak, tınlamak, yankılamak, yankı yapmak
• resource: i. kaynak, çare, vasıta, yardımına başvurulacak kimse, beceri, çözüm bulma yeteneği, oyalayıcı şey, uğraş
• respite: f. ertelemek, süre tanımak, zaman vermek, soluk aldırmak, dinlenmesine fırsat vermek i. süre, mühlet, erteleme, infazın ertelenmesi, dinlenme, soluklanma, ara
• resplendent: s. parlak, ışıl ışıl, göz alıcı, şaşaalı, göz kamaştırıcı, muhteşem
• respondent: s. cevap veren, karşılık veren, cevap niteliğinde, savunma yapan, davalı i. davalı, sanık, savunma makamı
• restitution: i. sahibine geri verme, zararı karşılama, tazmin, restore etme, eski haline getirme, eski durumuna dönme, doğrultma [fot.]
• resumption: i. yeniden başlama, kaldığı yerden devam etme, geri alma
• resurgent: s. yeniden dirilen, yeniden çıkan
• resurrection: i. hazreti İsa'nın dirilişi i. diriliş, diriltme, yeniden canlanma, yeniden ortaya çıkma, kıyamet
• resuscitate: f. diriltmek, yaşama döndürmek, ayıltmak, dirilmek, hayata dönmek
• retaliate: f. öç almak, intikamını almak, misilleme yapmak, aynını yapmak, aynı şekilde karşılık verilmek
• retch: f. öğürmek, kusmağa çalışmak
• retention: i. tutma, alıkoyma, kaybetmeme, koruma, çişini tutma, akılda tutma, hafıza, bellek, durdurma
• reticence: i. az konuşma, suskunluk, ağzı sıkılık, sır tutma, ağzını açmama
• reticent: s. suskun, ketum, ağzı sıkı, sessiz, bildiğini söylemeyen
• retinue: i. beraberindekiler, eşlik edenler, maiyet
• retort: f. sert cevap vermek, cevabı yapıştırmak, aynen karşılık vermek i. imbik, sert cevap, anında yapıştırılan cevap
• retouch: f. rötuş yapmak, düzeltme yapmak i. rötuş, düzeltme
• retrace: f. kaynağına gitmek, üzerinden geçmek, kaynağına inmek, kökenine inmek, izini takip etmek i. geri akma [elek.]
• retract: f. geri çekmek, geri almak, vazgeçmek, içeri çekmek, geri çekilmek, sözünü geri almak, caymak, çekilmek, dili çekerek telaffuz etmek
• retrench: f. kısmak, azaltmak, tasarruf yapmak, kısaltmak, kırpmak, personel sayısını düşürmek, siperin iç kısmına hendek yapmak
• retrieve: f. geri almak, kavuşmak, telâfi etmek, kurtarmak, avı bulup getirmek (köpek)
• retroactive: s. geriye dönük, geriye yönelik, geriye etkili
• retrograde: f. geri gitmek, ters yönde dönmek, gerilemek, dejenere olmak, bozulmak, kötüleşmek s. geriye doğru giden, kötüleşen, tersine giden, gerici
• retrogression: i. gerileme, ters yönde dönme, geriye gitme, kötüleşme, yozlaşma
• retrospect: i. geçmişe bakma, geçmişi düşünme
• retrospective: s. geçmişe ait, geçmişe yönelik, geçmişi de kapsayan
• reunite: f. birleştirmek, toplamak, barıştırmak, birleşmek, toplanmak, barışmak, kavuşmak