Toefl-ielts-toeic kelimeleri

• obsequies: i. cenaze töreni
• obsequious: s. aşırı saygılı, yaltakçı, yağcı
• observance: i. gözetim, uyma, riayet, yerine getirme, gelenek, töre, usul, tarikat kuralı, ayin, dini tören, dinsel tören
• observant: s. uyan, riayet eden, itaatkâr, bağlı, dikkat eden
• observatory: i. rasathane, gözlem evi
• obsolescence: i. eskime, modası geçme, kullanılmaz olma
• obsolescent: s. eskimiş, az kullanılan
• obstetrician: i. doğum uzmanı, ebe, doğum doktoru
• obstetrics: i. doğum ve gebelik bilimi, doğum doktorluğu, ebelik
• obstinacy: i. inatçılık, hırçınlık, inat, müzmin olma, kronikleşme
• obstreperous: s. gürültücü, yaygaracı, haşarı, yaramaz, ele avuca sığmaz
• obstruct: f. engel olmak, tıkamak, kapamak, engellemek, zorlaştırmak, engellenmek
• obstruction: i. tıkama, engel olma, kapama, engelleme, engel, set, arıza
• obtrude: f. zorla sokulmak, zorla girmek, zorla kabul ettirmek, ısrarla ileri sürmek
• obtrusive: s. sıkıntı veren, zorla sokulan, sırnaşık, çıkıntılı
• obvert: f. öbür yanını çevirmek, tersini göstermek, önermeyi tersinden söylemek (mantık)
• obviate: f. gidermek, önlemek, önüne geçmek, çare bulmak, karşılamamak, yetmemek
• occasion: i. ortam, durum
• occident: i. batı, batı yarıküre, batılı, batı
• occlude: f. tıkamak, kapamak, kapatmak, kesmek, önlemek, emmek (gaz)
• occult: s. gizli, doğaüstü, bilinmez, bilinmeyen, esrarlı, anlaşılmaz, büyülü
• occupant: i. oturan, oturan kimse, işgal eden kimse, kullanıcı
• occurrence: i. oluş, olma, çıkma, olay
• octagon: i. sekizgen
• octave: i. oktav, yortu sonrası sekiz günlük dönem
• octavo: sekize katlanmış, sekiz kat
• octogenarian: i. seksenlik s. seksenlik, seksen yaşlarında olan
• ocular: i. oküler s. göz, göze ait, gözle görülür, kesin
• oculist: i. göz doktoru
• oddity: i. acayiplik, gariplik, tuhaf tip, antika kimse
• ode: i. lirik nazım şekli, vezinsiz uzun şiir, kaside, övgü
• odious: s. iğrenç, tiksindirici
• odium: i. ayıp, yüz karası, iğrençlik, nefret, gizli düşmanlık
• odoriferous: s. güzel kokulu, hoş kokulu, kokulu
• odorous: s. hoş kokulu, kokulu
• off: s. uzak, devre dışı zf. kapalı ed. den, dan, dışında, haricinde
• offhand: s. hazırlıksız, düşüncesizce yapılmış, kaba, nezaketsiz, laubali zf. düşüncesizce, rasgele, hazırlıksız olarak
• officiate: f. görevi yerine getirmek, tören yönetmek
• officious: s. işgüzar, yarı resmi
• offshoot: i. filiz, dal, şube, soy, torun
• ogre: i. insan yiyen dev, canavar, zalim
• ointment: i. merhem
• olfactory: s. koklama
• olive-branch:
• ominous: s. uğursuz, meşum
• omission: i. atlama, çıkarma, ihmal, unutma, atlanmış şey
• omnipotence: i. her şeye gücü yetme, her şeyi yapabilme
• omnipotent: s. her şeye gücü yeten, her şeye kadir
• omniscience: i. her şeyi bilme
• omniscient: s. her şeyi bilen, bilge