Toefl-ielts-toeic kelimeleri

• pretentious: s. iddialı, gösterişçi, kendini beğenmiş, yüksekten atan
• preternatural: s. olağandışı, doğaüstü, olağanüstü, anormal
• pretext: i. bahane, kulp
• prevalence: i. egemen olma, yaygınlık
• prevalent: s. yaygın, genel, mevcut, hüküm süren
• prevaricate: f. kaçamak cevap vermek, kaçamaklı söz söylemek, yalan söylemek
• prevention: i. korunma, önleme, engelleme, önlem, önleyici tedbir
• prickle: f. karıncalanmak, batırmak, iğnelemek i. diken, sivri uç, karıncalanma, iğnelenme
• priggish: s. ukalâca, bilgiçlik taslayan, ukalâ, kendini beğenmiş
• prim: f. çok ciddi davranmak, resmi davranmak s. aşırı resmi, aşırı ciddi, kuralcı, aşırı düzenli
• prima:
• primer: i. ilk okuma kitabı, el kitabı, alfabe, dua kitabı, ağızotu, falya barutu, ateşleme fitili, kapsül, püskürtme düzeni, astar boya
• primeval: s. ilkel, ilk çağa ait
• primitive: i. ilk insan s. ilkel, ilk çağa ait
• principal: i. başkan, okul müdürü
• principality: i. prenslik (ülke), eyalet
• principle: i. prensip, ilke
• priory: i. manastır
• pristine: s. eski zamana ait, eskiden kalma, önceki, ilk, bozulmamış, saf
• privateer: f. hükümet izniyle korsanlık yapmak, hükümet izniyle düşman gemiye saldırmak (tic. gemi) i. düşmana saldırmaya izinli özel ticaret gemisi, korsan, hükümet izniyle çalışan korsan gemi, hükümet izniyle çalışan korsan gemi tayfası
• privilege: f. ayrıcalık tanımak i. ayrıcalık
• privity: i. özel olma, kişisellik, kişiye özellik, gizli bilgi, ortaklık, ortak çıkar ilişkisi
• privy: i. ortak, tuvalet s. özel, saklı, kapalı, korunmuş, gizli, mahrem
• probate: f. vasiyetnameyi onaylamak, vasiyetnameyi açmak i. vasiyetnamenin onaylanması, vasiyetnamenin ispatı
• probation: i. deneme süresi, staj, deneme, göz hapsinde tutma
• probe: f. sonda ile yoklamak, iskandil etmek, sonda koymak, derinlemesine araştırmak, derinine inmek, deşmek, soruşturmak, araştırmak i. sonda, mil [tıp.], derinlemesine araştırma, araştırma, soruşturma
• probity: i. doğruluk, dürüstlük, namusluluk
• procedure: i. prosedür, işlem, usul, muamele, yargılama yöntemi, yöntem
• proceed: f. ilerlemek, devam etmek, davranmak, girişmek, dava açmak, dava etmek, doktor ünvanı kazanmak
• proclamation: i. ilan, duyuru, bildiri, beyanname
• procrastinate: f. ertelemek, geciktirmek, ağırdan almak, oyalanmak
• procrastination: i. erteleme, geciktirme, oyalanma, ağırdan alma
• proctor: f. disiplini sağlamak i. disiplin görevlisi [üniv.], dava vekili
• prodigal: i. savurgan kimse, müsrif s. savurgan, müsrif, tutumsuz, bol, çok
• prodigious: s. müthiş, şaşılacak, olağanüstü, harika, kocaman
• prodigy: i. olağanüstü şey, mucize, harika, dahi
• productive: s. üretken, yaratıcı, verimli, bereketli, kazançlı, kârlı
• profession: i. meslek
• professor: i. profesör, itirafçı
• proffer: f. önermek, teklif etmek, sunmak i. öneri, teklif
• proficiency: i. ustalık, yeterlik, ehliyet, yeterlik belgesi
• proficient: i. usta, uzman s. usta, uzman, ehliyetli, yeterli
• profile: f. profilini çizmek, kesitini çıkarmak i. profil, yüzün yandan görünüşü, kesit, özgeçmiş, biyografi, profil çizmek
• profiteer: f. vurgunculuk yapmak, fırsatçılık yapmak, voliyi vurmak i. vurguncu, fırsatçı, çıkarcı
• profligacy: i. çapkınlık, hovardalık, sefahat
• profligate: i. hovarda, çapkın, müsrif, edepsiz tip s. hovarda, çapkın, savurgan, ahlaksız
• profuse: s. bol, çok, müsrif, savurgan, cömert, eli açık
• progeny: i. soy, kuşak, döl, evlatlar, ürün
• progression: i. ilerleme, devam, devamlılık, dizi, sıra, geçiş
• prohibition: i. yasaklama, yasak, içki yasağı (amer.tar.)