Toefl-ielts-toeic kelimeleri

• emigrant: i. göçmen, muhacir s. göçmen
• emigrate: f. göçmek, göç etmek
• eminence: i. tepe, yüksek mevki, itibar
• eminent: s. yüksek rütbeli, yüce, seçkin, ünlü
• emit: f. çıkarmak, yaymak, yayınlamak, belirtmek, ifade etmek
• emphasis: i. önem, vurgu
• emphasize: [emphasize (Amer.) ] f. vurgulamak, üzerinde durmak
• emphatic: s. vurgulu, önemli
• employee: i. işçi
• employer: i. işveren, patron
• emporium: i. ticaret merkezi, pazar yeri, mağaza, market
• empower: f. yetki vermek, izin vermek
• emulate: f. yarışmak, özenmek, imrenmek, benzemeye çalışmak
• enact: f. çıkarmak (yasa), yasallaştırmak, sahnelemek, oynamak (rol), canlandırmak
• enamor: f. büyülemek, etkilemek, aşık etmek, aklını başından almak
• encamp: f. kamp kurmak, kampa yerleştirmek
• encomium: i. kaside, övgü
• encompass: f. etrafını çevirmek, kuşatmak, sarmak, kapsamak, neden olmak, kumpas kurmak
• encore: f. tekrarını istemek, yeniden sahneye çağırmak, tezahürat yapmak i. tekrarlama, isteme, istek parça, tekrar çağırma (sahneye) ünl. tekrar, yeniden, isteriz
• encourage: f. korumak, cesaret vermek
• encroach: f. tecâvüz etmek, zarar vermek, sokulmak, kötüye kullanmak
• encumber: f. yüklemek, sorumluluk yüklemek, engellemek, tıka basa doldurmak, engel olmak
• encyclical: i. papa'nın katolik piskoposlara gönderdiği genelge s. düzenlenmiş, bir çok yere gönderilmek üzere yazılmış
• encyclopedia: i. ansiklopedi
• endanger: f. tehlikeye atmak
• endear: f. sevdirmek
• endemic: s. yaygın, sık görülen, özgü, yöresel i. yöresel hastalık, belirli bir topluluğa özgü hastalık, yöreye özgü hayvan, bitki örtüsü
• endue: giy
• endurable: s. çekilir, katlanılır
• endurance: i. dayanma, katlanma, tahammül, sabır, dayanıklılık, devam, süreklilik
• energetic: s. çalışkan, enerjik, faal, kuvvetli, güçlü
• enervate: f. kuvvetten düşürmek, zayıflatmak, gevşetmek, moralini bozmak, cesaretini kırmak
• enfeeble: f. halsiz bırakmak, kuvvetten düşürmek
• enfranchise: f. kabul etmek (üyeliğe vb.), hak tanımak, oy hakkı vermek, azat etmek, serbest bırakmak, sorumluluktan kurtarmak
• engender: f. neden olmak, doğurmak
• engrave: f. hakketmek, oymak, kabartma yapmak, işlemek
• engross: f. dalmak, dikkatini vermek, cezbetmek, çekmek, tekeline almak, hazırlamak, temize çekmek, resmi dille yazmak
• enhance: f. artırmak, yükseltmek, büyütmek, abartmak
• enigma: i. bilmece, gizem, esrar, muamma, anlaşılmaz kimse
• enjoin: f. emretmek, empoze etmek, istemek, yasaklamak, menetmek
• enkindle: f. alevlendirmek, tutuşturmak
• enlighten: f. aydınlatmak, öğretmek, bilgi vermek
• enlist: f. askere almak, asker olmak, askere kaydetmek, gönüllü yazılmak, sağlamak (destek), kayırmak, kaydetmek
• enmity: i. düşmanlık, nefret, kin
• ennoble: f. asilleştirmek, soylulaştırmak, yüceltmek, yükseltmek
• enormity: i. alçaklık, kötülük, iğrençlik, cinayet, irilik, büyüklük
• enormous: s. kocaman
• enrage: f. kızdırmak, çileden çıkarmak, kudurtmak
• enrapture: f. aklını başından almak, mest etmek, sevince boğmak
• enshrine: f. kutsal bir yere koymak, saklamak, kutsal kabul etmek