Toefl-ielts-toeic kelimeleri

• infirmary: i. revir, hastane
• infirmity: i. güçsüzlük, halsizlik, hastalık, sakatlık, kusur, zaaf, kararsızlık
• inflammable: s. yanıcı, parlayıcı
• inflammation: i. iltihap, yangı, alevlenme, tutuşturma, kızma, coşma
• inflexible: s. eğilmez, boyun eğmez, inatçı
• influence: f. etkilemek i. etki
• influential: s. etkili, nüfuzlu, tesirli, sözü geçen
• influx: i. içeriye akma, giriş, akış, akın, nehir ağzı
• infrequence:
• infrequent: s. seyrek, nadir, az bulunur
• infringe: f. çiğnemek, ihlal etmek, tecâvüz etmek, bozmak, hakkını yemek
• infuse: f. demlemek, içine dökmek, doldurmak, ilham vermek, kafasına sokmak
• infusion: i. içine dökme, katma, demleme, telkin, aşılama, damara zerketme, demlenmiş içecek
• ingenious: s. marifetli, hünerli, becerikli, usta, ustaca yapılmış, zeki, yaratıcı
• ingenuity: i. marifet, ustalık, beceri, hüner, yaratıcılık
• ingenuous: s. açık sözlü, saftrik, doğal, temiz kalpli, içten, saf, masum
• inglorious: s. şerefsiz, utanç verici, yüz kızartıcı, ayıp, tanınmamış, belirsiz
• ingraft: f. dikmek, aşılamak, yerleştirmek, sokmak
• ingratiate: f. sevdirmek, gözüne girmek
• ingratitude: i. nankörlük
• ingredient: i. bileşim maddesi, bileşen, içerik, malzeme, unsur, etken
• inherence: i. özünde olma, doğal olarak var olma
• inherent: s. doğal, doğuştan olan, yaradılıştan, özünde olan, doğasında olan
• inhibit: f. kısıtlamak, tutmak, engellemek, yasaklamak
• inhospitable: s. misafirperver olmayan, konuk sevmez, soğuk
• inhuman: s. insanlık dışı, merhametsiz, zalim
• inhume: f. gömmek, defnetmek
• inimical: s. düşman, karşıt, ters, zararlı
• iniquity: i. haksızlık, kötülük, günah
• initiate: f. başlatmak, önayak olmak, öğretmek, göstermek, üyeliğe kabul etmek, sunmak s. üye (yeni), yetiştirilmiş kimse
• inject: f. iğne yapmak, sokmak
• injunction: i. kesin emir, mahkeme emri, uyarı, ihtar
• inkling: i. iz, ipucu, sezme, kestirme, kuşkulanma
• inland: i. ülkenin iç kısmı s. ülke içi, iç, denizden uzak olan, karasal zf. içe doğru, içeride, denizden uzakta
• inlet: i. koy, körfez, giriş, kakılmış şey
• inmost: s. en içteki, en gizli, en derin
• innocuous: s. tehlikesiz, zararsız
• innovate: f. yenilik getirmek, yenilik yapmak, değişiklik yapmak
• innuendo: i. ima, taş, üstü kapalı söz, dokundurma, ima etme
• innumerable: s. sayısız, hesaplanamaz, çok
• inoffensive: s. zararsız, mazlum, kendi halinde
• inopportune: s. vakitsiz, zamansız, yersiz, mevsimsiz, münasebetsiz
• inquire: f. soruşturmak
• inquisition: i. sorgu, soruşturma, inceleme, engizisyon mahkemesi
• inquisitive: s. meraklı, yersiz sorular soran, soru sorup duran, araştırmacı
• inquisitor: i. engizisyon mahkemesi üyesi
• inroad: i. akın, baskın, tecâvüz, gedik
• insatiable: s. açgözlü, doymak bilmez, doyumsuz, gözü aç
• inscribe: f. yazmak, kaydetmek, kazımak, içine çizmek, atfetmek
• inscrutable: s. anlaşılmaz, esrarlı, sırrına erişilmez