Toefl-ielts-toeic kelimeleri

• suasion: i. gönlünü alma, razı etme, ikna etme, tatlı dille kandırma
• suave: s. hoş, nazik, tatlı dilli, tatlı
• subacid: s. ekşice, mayhoş, buruk, sertçe
• subaquatic:
• subconscious: i. şuuraltı, bilinçaltı s. bilinçaltı
• subjacent: s. altındaki, alttaki, temel olan
• subjection: i. boyun eğme, itaat, bağımlılık, hükmü altına alma
• subjugate: f. maruz bırakmak, boyun eğdirmek, zaptetmek, yenmek
• subliminal: s. bilinçaltı, bilinçdışı, bilinçaltı ile algılanan
• sublingual:
• submarine: s. denizaltı
• submerge: f. batırmak, batmak, daldırmak, sular altında bırakmak, örtmek, bastırmak
• submergence: batma
• submersible: i. denizaltı s. sualtında kalabilir, su basabilir, sualtında gidebilir
• submersion: i. dalma, batma, su baskını, daldırma, batırma
• submission: i. boyun eğme, itaat, teslim olma, alçakgönüllülük, tevazu, ibraz, arz, sunuş, iddia, iddia konusu şey
• submittal: i. teslim olma, boyun eğme, sunuş
• subordinate: f. desteklemek, bağlamak, emrine vermek i. ast, madun s. ast, alt, tabi, bağlı, yan, emrindeki
• subsequent: s. sonraki, daha sonraki, müteakip
• subservience: i. hizmet etme, itaat etme, yaranma, sırnaşma
• subservient: s. hizmet eden, itaat eden, yararlı, yaranmaya çalışan, uşak ruhlu
• subside: f. alçalmak, çökmek, çökelmek, dibe çökmek, geçmek, yatışmak, sakinleşmek, yığılmak
• subsist: f. geçinip gitmek, var olmak, mevcut olmak, varlığını sürdürmek, geçinmek, yaşamak, geçindirmek
• subsistence: i. varlık, varoluş, yaşamını sürdürme, geçim, geçim parası, geçinip gidecek kadar gelir, nafaka, harcırah, askerlere verilen yiyecek ve kalacak yer
• substantive: i. isim, ad, isim şeklinde olma s. isim olarak kullanılan, varlık belirten, asli, sabit, dayanıklı, sağlam
• subtend: karşısında bulunarak iki ucunu birbirine raptetmek
• subterfuge: i. kaçamak, bahane, hile
• subterranean: s. yeraltı, toprak altındaki, gizli
• subtle: s. hoş, tatlı, ince, incelikli, çözümü zor, zeki, zekice, ustaca yapılmış
• subtrahend: i. çıkan
• subversion: i. hükümeti devirme, altüst etme, yıkılma, harap olma
• subvert: f. yıkmak, devirmek, düzeni bozmak, huzuru bozmak
• succeed: f. başarıya ulaşmak
• success: i. başarı
• successful: s. başarılı
• successor: i. halef, varis
• succinct: s. kısa, özlü, az ve öz
• succulent: s. sulu, özlü, lezzetli, dolgun, etli, dinç
• succumb: f. dayanamamak, karşı koyamamak, pes etmek, yenilmek, ölmek
• sufferance: i. göz yumma, müsamaha, dayanma, katlanma, tahammül
• sufficiency: i. yeterlik, kifayet, yeterli miktar, uygunluk, elverişlilik
• suffrage: i. oy, oy hakkı, seçme hakkı
• suffuse: f. üzerine yayılmak, kaplamak, bürümek, saklamak
• suggestible: s. önerilebilir, teklif edilebilir, etkilenebilir, etki altında kalabilir
• suggestive: s. hatırlatıcı, fikir verici, imalı, akıl çelen, müstehcen, telkin edici
• summary: i. özet, kısaltma s. özetlenmiş
• sumptuous: s. masraflı, pahalı, pahalıya mal olan, lüks, görkemli, ihtişamlı
• superabundance: i. aşırı bolluk, çok fazla miktar
• superadd:
• superannuate: f. emekliye ayırmak, emekli etmek, yaş haddinden emekli etmek