Toefl-ielts-toeic kelimeleri

• dowry: i. çeyiz, drahoma; yetenek, allah vergisi
• drachma: i. drahmi, dirhem; dört gram (eski yunan)
• dragnet: i. sualtı tarama ağı, ağ; polis kuşatması
• dragoon: f. zulmetmek, eziyet etmek, işkence yapmak, zorla yaptırmak i. ağır süvari
• drainage: i. drenaj, süzülme, çekilen su; iltihabı boruyla boşaltma; lağım şebekesi, kanalizasyon; kurutulan arazi
• dramatist: i. oyun yazarı, drama yazarı
• dramatize: [dramatize (Amer.) ] f. dramatize etmek, oyun haline getirmek, sahnelenmeye uygun olmak; abartmak, büyütmek, abartılı davranmak
• drastic: s. şiddetli, sert, zorlayıcı, yasaklayıcı
• drought: i. kıtlık, darlık, kuraklık
• drowsy: s. uykulu, ayakta uyuyan, uyku bastırmış, uyuşuk, mıymıntı, uyutucu
• drudgery: i. ağır iş, angarya
• dubious: s. belirsiz, şüpheli, kararsız, şüpheci
• duckling: i. ördek yavrusu
• ductile: s. eğilebilir, biçimlendirilebilir, yumuşak, uysal
• duet: i. düet, çift, atışma
• dun: f. zorla alacağını istemek, sıkıştırmak, ödenmesini istemek i. boz renk, boz at s. boz, karanlık
• duplex: s. dubleks, ikili, iki katlı i. dubleks ev, dubleks daire
• duplicity: i. iki yüzlülük, hile
• durance:
• duration: i. süreç, süre, süreklilik, devam
• duteous: itaatli
• dutiable: s. gümrüğe tâbi
• dutiful: s. işine saygılı, saygılı, hürmetkâr
• dwindle: f. azalmak, küçülmek, çekmek, bozulmak
• dyne:
• earnest: i. avans, teminât
• earthenware: i. toprak çanak çömlek s. toprak işi, toprak
• eatable: s. yenilebilir, yenir
• ebullient: s. kaynayan, coşkun, taşkın, içi içine sığmayan, fıkır fıkır
• eccentric: i. acayip tip, dış merkezli düzen s. eksantrik, dış merkezli, ekseni merkezden geçmeyen, acayip davranışlı, antika, alışılmadık, garip
• eccentricity: i. antikalık, eksantriklik, dış merkezlilik, acayiplik
• eclipse: f. tutulmasına neden olmak, gölgede bırakmak, ışığını kesmek i. tutulma, geçici karanlığa bürünme, geçici başarısızlık, düşüş
• economize: [economize (Amer.) ] f. ekonomi yapmak, kısmak, idareli kullanmak, artırmak
• ecstasy: i. kendinden geçme, coşkunluk, coşku, vecit
• ecstatic: s. kendinden geçmiş, mest olmuş, vecde gelmiş
• edible: s. yenir, yenilebilir, yemeklik
• edict: i. bildiri, tebliğ, ferman
• edify: f. ahlâkını yükseltmek, terbiye etmek, moral vermek
• editorial: i. başmakale, başyazı s. yazı işleri ile ilgili, editör ile ilgili
• educe: f. çıkarmak, sonuç çıkarmak
• efface: f. silmek, gidermek, yok etmek, unutturmak
• effect: f. etkisi olmak i. etki
• effective: s. etkili, etkileyici, tesirli, etkin, yürürlükte olan, etken, geçerli, efektif, verimli
• effectual: s. etkili, etkin, geçerli, yeterli
• effeminacy: i. femininlik, kadınsı oluş
• effeminate: s. kadınsı, yumuşak, feminin
• effervesce: f. köpürmek, coşmak, galeyana gelmek
• effervescent: s. köpüren, kabartan, coşkun, galeyana gelmiş
• effete: s. yorgun, bitkin, eskimiş, köhne, kısır
• efficacious: s. etkili, tesirli, yeterli, yararlı