- What I mean is.. it was worth it. Dear Lord., we've come to the end of our journey. In a little while,we will stand before you. I pray for you to be merciful. Judge us notfor our weakness.
- Demek istediğim... buna değerdi. Sevgili Lordum, yolculuğumuzun sonuna geldik. Çok kısa bir süre sonra sizin önünüzde yer alacağız. Merhametli olmanız için dua ediyorum. Bizi zayıflığımızla yargılamayın.
- We must be vey quiet or the bees will discover that I'm tying to get honey from their hive. Shh, shh.I don't know why,but it seems to upset them.
- Çok sessiz olmamız lazım yoksa arılar, kovanlarından bal almaya çalıştığımı anlarlar. Şştt. Bilmiyorum niye ama bu onları bir şekilde sinirlendirdiyor.
- I would be very sorry ma'am.. if my humble request...
- You're the limit. I've never seen such insolence.
- I understand. Yes, I understand. Who am I...to ask such a thing from you?
- Çok özür dilerim hanımefendi... eğer benim bu mütevazi ricam...
- Sen limitini aştın. Böyle cüretkarlık görmedim.
- anlıyorum. Evet. Anlıyorum. Sizden böyle bir şey isteyecek kim oluyorum ki be?
- When he got out, he found out about it. He took me in the woods to a cabin. It had a dirty basement. He locked me in and left.
- Three days...? Who was he to preach?
- He said if I wanted to be a thief, then I ought to know what it was like.
- Çıktığında, onu öğrendi. Beni ormanda bir kulübeye götürdü. Kirli bir bodrumu vardı. Beni kilitledi ve gitti.
- Üç gün mü? Vaaz verecek birisi miki o?
- Eğer bir hırsız olmak istiyorsam, o zaman nasıl birşey olduğunu bilmem gerektiğini söyledi.
- For his efforts, Austin Power the son of England most famous knight... Will be knighted by the queen at Buckingham Palace. Arise, Austin Powers.
- Thank you, your majesty.
- Çabalarından dolayı, İngiltere'nin en ünlü şövalyesinin oğlu Austin Power ... Buckhingam Sarayı'nda kraliçe tarafından şereflendirilecek. ayağa kalkın, Austin Power.
- Teşekkür ederim, majesteleri.
- You should make an effort. He's gonna be your son-in-law and you hardly know him.
- I know him well enough.
- Then you should try to be more positive.
- Çaba göstermelisin. Damdın olacak ve sen onu çok az tanıyorsun.
- Onu yeteri kadar iyi tanıyorum.
- O zaman daha pozitif olmalısın.
- You said you were going to Cornwall.
- Truro is in Cornwall. You got any money?
- Yeah, some.
- You can get us something to eat and a cup of tea at the next services.
- We won't be stopping after that. The truck has to be back in the yard by 7:00..
- Bobby. Is that a rabbit's foot? We in Cornwall yet?
- Surprise, surprise, awake at last.
- Cornwall'a gittiğini söylemiştin.
- Turro Cornwall'da. Hiç paran var mı?
- Evet, biraz.
- Gelecek servisten bize yiyecek birşeyler ve bir fincan çay alabilirsin.
- Bundan sonra durmayacağız. Kamyonun saat 7'de depoya geri dönmesi gerekiyor.
- Bobby. Bu tavşan bacağı mı? Cornwall'a geldik mi artık?
- Sürpriz, sürpriz, sonunda uyandı.