go
Logo
twitter twitter
çevrimiçi: 1556 kişi  15 May 2025 
 Boşluk doldurma (kelimeler)
 Boşluk doldurma (fiiller)
 Kelime tamamlama
 Fiil tamamlama
 Kelime Eşleştirme
 Fiil Eşleştirme
 Kelime Telaffuzları
 Fiil Telaffuzları
 Fiil çekim testleri

be

f. olmak, bulunmak, var olmak, anlamına gelmek
  • - You should be ashamed of yourself.
    - Why? Nothing happened.
    - They're digging up the pavement.
    - They're always doing that.
    - I'll go down and get a few shots.
    - Can't you do it from here?
    - You're right. I'll get the tripod. That was smart thinking. It'll be a documentary film. What are you reading?
    - I'm just looking at pictures.
    - Kendinden utanmalısın.
    - Neden? Hiçbir şey olmadı.
    - Kaldırımı kazıyorlar.
    - Onlar bunu her zaman yapıyor.
    - Aşağı inip birkaç çekim yapacağım.
    - Buradan yapamaz mısın?
    - Haklısın. Fotoğraf sehpasını alayım. Bu akıllıcaydı. Bir belgesel film olacak bu. Ne okuyorsun?
    - Sadece resimlere bakıyorum.
  • - I could change myself. But I can't. There ought to be a law
    - There is a law, you'll see.
    - Kendimi değiştirebilirdim. ama yapamıyorum. Bir kanun olmalı.
    - Bir kanun var, göreceksin.
  • - It has been dismissed. A new judge has been called upon to hear the case this time, without a jury.
    - How is that possible? A chief cannot be replaced.
    - l can't explain it in any wa |that you would understand.
    - Kapandı. Bu sefer jüri olmadan davayı dinlemek için yeni bir yargıç talep edildi.
    - Bu nasıl mümkün olabilir? Başkan değiştirilemez.
    - Bunu senin anlayabileceğin hiç bir biçimde açıklayamam.
  • - Coffee Is coffee. Bring two coffees please. I'm in a middle of a traffic jam. I might be late... Please hand that tape to Mr. Kaneda.Thanks
    - Kahve kahvedir. İki kahve getir lütfen. Trafik sıkışıklığının tam ortasındayım. Geç kalabilirim... Lütfen bu bantı Bay Kaneda'ya ver. Teşekkürler.
  • - Shit, man. I used to be just like you. Abusing women to hide my emotional insecurities.
    - Kahretsin dostum. Aynı senin gibiydim. Duygusal güvensizliğimi saklamak için kadınları kullanırdım.
  • - I mean, you don't even like women. - Oh, you'd be surprised.
    - Kadınlardan hoşlanmıyorsun bile. - Görsen şaşırırdın.

  • - A runaway slave. Bought be a Spanish settler from a slave trader.
    - l see. Is that lawful?
    - Supply and demand is the law of trade.
    - And the law of souls?
    - Kaçak bir esir. Bir esir tüccarından İspanyol göçmen olarak alınmış.
    - Anlıyorum. Bu yasal mı?
    - Arz ve talep ticaretin kanunudur.
    - Ya ruhun kanunu?
  • - John it wasn't easy for me to come here today, but I think it's very important that there'll be no misunderstanding between two of us. My daughter is the most precious thing in the world to me.
    - John, bugün buraya gelmek benim için hiç kolay değildi, ama sanırım ikimizin arasında hiç bir geçimsizlik olmaması çok önemli. Kızım benim için dünyadaki en önemli şeydir.
  • - You wanna be nice? Or you wanna be effective? You wanna make the law or subject to it? Choose!
    - İyi mi olmak istiyorsun? Yoksa etkili mi? Kanunu yapmak mı istiyorsun? Ona tabi olmak mı? Seç!
  • - Here you are, son. I was worried about you. Look at that hail! The wheat will be ruined.
    - İşte buradasın evlat. Seni merak ettim. Şu doluya bak! Buğdaylar zarar görecek.
  • - when the end comes... all that will be left is us.
    - That's why they hate us.
    - And that's why you must stay here. With me.
    - İşin sonu geldiğinde... kalan sadece bizler olacağız.
    - Bu yüzden bizden nefret ediyorlar.
    - Ve bu yüzden burada kalman gerekli. Benimle.
  • - I have to pee.
    - I'll go with you.
    - No, I want to pee outside. I'll work on my car.
    - I could kick that jack away.
    - Since when do you repair cars?
    - Since today.
    - Maybe you should be a mechanic.
    - İşemem gerek.
    - Seninle geleyim.
    - Hayır, ben dışarıda işemek istiyorum.Arabamın üzerinde çalışacağım.
    - Krikoyu ben halledebilirim.
    - Ne zamandan beri araba tamir ediyorsun?
    - Bugünden itibaren.
    - Belki de tamirciliğe başlamalısın.
  • - What are the names again ?
    - Charles.
    - Rosie. Rose.
    - Do you, Charles, take this woman to be your lawful wedded wife?
    - Yes, sir.
    - Do you, Rose, take this man to be your lawful wedded husband?
    - I do.
    - İsimler neydi tekrar?
    - Charles.
    - Rosie. Rose.
    - Sen Charles, bu kadını yasal nikahlı eşin olarak kabul ediyor musun?
    - evet efendim.
    - Sen Rose, bu adamı yasal nikahlı eşin olarak kabul ediyor musun?
    - Ediyorum.
  • - People aren't ashamed of it like they used to be. This is a great thing. The truth restored, law restored. That's what President Reagan's done, Harper. He says truth exists and can be spoken proudly.
    - İnsanlar eskiden olduğu gibi bundan utanmıyorlar. Bu harika birşey. Gerçekler iyileşti, kanın iyileşti. Bu Başkan Reagan'ın yaptığı birşey, Harper. Gerçekler vardır ve gurur duyularak anlatılabilir der.
  • - People aren't ashamed of it like they used to be. This is a great thing. The truth restored, law restored. That's what President Reagan's done, Harper. He says truth exists and can be spoken proudly.
    - İnsanlar eskiden olduğu gibi bundan utanmıyorlar. Bu harika birşey. Gerçekler iyileşti, kanın iyileşti. Bu Başkan Reagan'ın yaptığı birşey, Harper. Gerçekler vardır ve gurur duyularak anlatılabilir der.
  • - People aren't ashamed of it like they used to be. This is a great thing. The truth restored, law restored. That's what President Reagan's done, Harper. He says truth exists and can be spoken proudly.
    - İnsanlar eskiden olduğu gibi bundan utanmıyorlar. Bu harika birşey. Gerçekler iyileşti, kanın iyileşti. Bu Başkan Reagan'ın yaptığı birşey, Harper. Gerçekler vardır ve gurur duyularak anlatılabilir der.
  • - People change. Raj has changed too. At school he used to be very quiet. Now he has great sense of humour. When l asked him what he's up to... he said he's a thief.
    - Maybe that wasn't a joke?
    - İnsanlar değişir. Raj da değişti. Okuldayken çok sessizdi. Şimdiyse harika bir mizah anlayışı var. Ona neler yaptığını sorduğumda... hırsız olduğunu söyledi.
    - Belki de bu bir şaka değildi?
  • - Be human! Why should we hurt him? He´s done us no harm.
    - You want everybody happy.
    - I don´t believe in making anybody unhappy if I don´t have to.
    - İnsan ol! Niye canını acıtalım ki? Bize bir zararı dokunmadı?
    - Herkes mutlu olsun istiyorsun.
    - Zorunda kalmadığım sürece kimseyi mutsuz etmeye inanmıyorum.
  • - Be fair. I never said that.
    - Not exactly, but close.
    - İnsaf et. Böyle bir şey demedim.
    - Tam olarak değil belki, ama buna yakın bir şeydi.
  • - I don't believe it!
    - It's got to be fake.
    - İnanamıyorum!
    - Mutlaka sahtedir.

32,032 c?mle
Cümle Sözlük, bir Onur-Hoca projesidir. cumlesozluk.com © 2009 - 2025