- Right. And.. And I hope you'll like the gift..
- It's not exactly...you know, romantic, but we thought that the dog collar might be really helpful.
- Pekala..umarım hediyeyi beğenmişsinizdir.
- Aslında pek de, bilirsin işte, romantik değil, ama düşündükte köpek tasması işimize gerçekten yarayabilir.
- I know we need the money.. but when I think of yuo with someone else, I get jealous.
- Jealous? If you really get jealous, that's wonderful. Tomorrow it'll be over.
- Paraya ihtiyacımız olduğunu biliyorum... ama seni başkasıyla düşününce, kıskanıyorum.
- Kıskanmak mı? Gerçekten kıskanıyorsan, bu harika. Yarın bitecek.
- I'm sorry. If I do have emotional problems it's from living with you or... I'm sorry, I didn't mean
- Then you should have never married me. You have all these... these secrets and lies.
- I want to be married to you, Harper.
- Özür dilerim. Duygusal problemlerim varsa, bu seninle yaşamaktan dolayı ya da...Özür dilerim. Demek istediğim...
- O zaman benimle evlenmemeliydin. Sende bunlar... bu sırlar ve yalanların var.
- Seninle evli olmak istiyorum ben, Harper.
- I'm sorry. If I do have emotional problems it's from living with you or... I'm sorry, I didn't mean
- Then you should have never married me. You have all these... these secrets and lies.
- I want to be married to you, Harper.
- You shouldn't. You never should..
- Özür dilerim. Duygusal problemlerim varsa, bu seninle yaşamaktan dolayı ya da...Özür dilerim. Demek istediğim...
- O zaman benimle evlenmemeliydin. Sende bunlar... bu sırlar ve yalanların var.
- Seninle evli olmak istiyorum ben, Harper.
- I'm sorry. If I do have emotional problems it's from living with you or... I'm sorry, I didn't mean
- Then you should have never married me. You have all these... these secrets and lies.
- I want to be married to you, Harper.
- Özür dilerim. Duygusal problemlerim varsa, bu seninle yaşamaktan dolayı ya da...Özür dilerim. Demek istediğim...
- O zaman benimle evlenmemeliydin. Sende bunlar... bu sırlar ve yalanların var.
- Seninle evli olmak istiyorum ben, Harper.
- Do you want to get killed?
- I won't say no to a fortune.
- If Peter was murdered, there must be a big story behind his death
- He is not to be trusted. I wish I could believe Peter for once.
- Please let me look into the case.
- You?
- One week. You can take one week's leave.
- Öldürülmek mi istiyorsun?
- Talihe hayır demem.
- Eğer Peter öldürüldüyse, ölümünün arkasında büyük bir hikaye olmalı.
- Güveniecek biri değil. Keşke Peter'a bir kere güvenebilseydim.
- Lütfen bırak da davaya bakayım.
- Sen mi?
- Bir hafta. Bir hafta izne ayrılabilirsin.
- You can´t be sure there´s something there yet
- This morning I thought I felt him kick.
- How can they kick? It bet he size of my thumbnail.
- Orada birşey olduğundan henüz emin olamazsın.
- Bu sabah tekmelediğini hissettiğimi sandım.
- Nasıl tekmeleyebilir? Bahse girerim baş parmağımın tırnağı kadardır.
- The thing which we call honor.. could become something material.. it would be very good for fertilizing the land, Manure. For growing lettuce and tomatoes. That is honor, in my humble opinion.
- This is bullshit, Dolly.
- Onur olarak adlandırdığımız şey... materyale dönüşebilir. araziyi verimlendirmek iyi birşey olurdu, Manure. Marul ve domates yetiştirmek için. Nacizane fikrimce bu bir onur.
- Bu saçmalık, Dolly.
- l can kill him.
- Hush, keep it low.
- lf l kill him, you can.. leave him. ln this place you're the nicest. They all treat me like dog.
- No.. ln fact, you aren't that ugly. Dragon is a hundred times uglier than you are.
- Do you know? l'll kill Dragon in Taiwan.
- That's very risky.
- If it's for you, l'm not scared at all.
- Maybe you're right.
- How can l see you again? There must be a way.
- Onu öldürebilirim.
- Şşşt, sesini alçak tut.
- Eğer onu öldürürsem, ... onu terkedebilirsin. Buradaki en hoş kişi sensin. Diğerlerinin hepsi bana köpek gibi davranıyor.
- Hayır... aslında sen o kadar da çirkin değilsin. Dragon senden yüz kat daha çirkin.
- Biliyor musun? Dragon'ı Tayvan'da öldüreceğim.
- Bu çok riskli.
- Senin için olursa, hiç korkmam.
- Belki de haklısın.
- Seni tekrar nasıl görebilirim? Bir yolu olmalı.
- You've mistaken him for another.
- I'm not mistaken. I recognize you, Judas.
- How handsome he used to be then. Now he has lost his looks.
- Thanks to him, I spent ten years in prison......and they cut off half my tongue. I'll kill him! I'll kill him!
- He's innocent, brother. He's betrayed no one. I swear.
- Onu bir başkasıyla karıştırdın.
- Karıştırmadım. Seni tanıdım, Judas.
- O zamanlar ne kadar da yakışıklıydı. Şimdi o görüntüsünü kaybetmiş.
- Onun yüzünden... on yılımı hapiste geçirdim. .. ve dilimin yarısını kestiler. Onu öldüreceğim. Onu öldüreceğim!
- O masum, kardeşim. Kimseye ihanet etmedi. Yemin ederim.
- I just leave them alone.
- Hey! I thought dogs chase after the chickens.
- I guess it might be a jaguar. It came in here and ate chickens.
- Hey! Let's go and see it.
- Actually, it's not a dog or a jaguar.
- Onları rahat bırakıyorum.
- Hey! Köpeklerin tavukları kovaladığını sanıyordum.
- Sanırım, bir jaguar olabilir. Buraya gelip tavukları yemiştir.
- Hey! Hadi gidip bakalım.
- Aslında, bu ne bir köpek ne de bir jaguar.