- I need sleep.
- Come back in a month.
-Why do you think I'd come back?
- Why are you here?
- When you tell somebody you'll be somewhere... that person rearranges his life. Be aware of that.
- Uyumam lazım.
- Bir aya geri dön!
- Geri döneceğimi düşündüren ne?
- Neden buradasın?
- Birisine bir yerde olacağını söylediğinde... o kişi hayatını bir düzene koyar. Bunu farketmen gerek.
- I hope, you like the stew.
- Oh ya. Hey there he is. How are you ?
- Good, good, can I take your jacket ?
- Sure. Here we go. Something burning ?
- Oh! No, no, no. I've just burnt a couple of matches out there.
- Umarım, güveçi seversin.
- a evet. ah işte orada. Nasılsın?
- İyiyim, iyiyim, ceketini alabilir miyim?
- Elbette. Al bakalım. Birşey mi yanıyor?
- Oh! Hayır, hayır hayır. Birkaç kibrit yaktım da oralarda.
- Turkey was chosen as a testing ground. Hundreds of Turks died within a couple of weeks in the initial trial. 2 months ago! 4 scientists were killed in a village near Istanbul. One we know worked on anthrax... The locals killed him.
- Türkiye deneme alanı olarak seçilmişti. İlk denemede yüzlerce Türk birkaç hafta içinde öldü. 2 ay evvel İstanbul yakınlarındaki bir köyde 4 bilimadamı öldürüldü. Çoban hastalığı üzerinde çalışan, tanıdığımız biri... Onu yerliler öldürdü.
- They have been fighting for many years in order to rule the whole China. Qin is the strongest kingdom among them. Ying-Zheng, the king of Qin intended to obtain other kingdoms to unify China.
- Tüm Çin'i yönetmek için yıllardır savaşıyorlar. Qin içlerindeki en güçlü krallıktı. Qin kralı Ying-Zheng, Çin'i birleştirmek için diğer krallıkları ele geçirmeye niyetliydi.
- Miss Pilant, how is the laundry handled at Thunder Bay Inn?
- It's chuted down to the laundry room.
- Where is the location of that chute on the second floor?
- Between room 42 and 43.
- Thunder Bay Inn'de çamaşırlar nasıl hallediliyor, Bayan Pilant?
- Bacadan çamaşırhane odasına aktarırılıyor.
- Bacanın yeri nerede, ikinci katta mı?
- 42 ve 43 no'lu odaların arasında.
- You need a tetanus shot. You need to get rid of that dog.
- He didn't mean any harm.
- Takes your hand off and he means no harm? You should get rid of him,
- Tetanoz aşısı olman lazım. Bu köpekten kurtulmalısın.
- Zarar vermek istmedi.
- Elini sıyırdı ve zarar vermek istemedi öyle mi? Ondan kurtulmalısın.
- Gosh, you're eating three of those?
- I'm hungry.
- They're really terrible for you. Full of rat poo...and wood shavings and shit.
- You're eating one.
- Yeah, I can't help myself. Plus, I'm trying to commit suicide. What's your excuse?
- I don't have an excuse. I am just hungry.
- Tanrım, üçünü de mi yiyorsun?
- Karnım aç.
- Onlar senin için çok kötü. Sıçan dışkısı... ve talaş ve bok dolu.
- Sen de yiyorsun.
- Evet, engel olamıyorum. Artı, ben intihar etmeye çalışıyorum. Senin gerekçen ne?
- Benim bir gerekçem yok. Sadece açım.
- Gosh, you're eating three of those?
- I'm hungry.
- They're really terrible for you. Full of rat poo...and beetle legs ... wood shavings and shit.
- Tanrım, Üçünü de mi yiyorsun?
- Karnım aç.
- Gerçekten senin için çok zararlılar. Sıçan dışkısı... böcek bacakları... tahta talaşı ve pislikleriyle dolu.
- Okay, visualize this with me! You're down in New York consulting with Lou Gerstne or the head of GE and telling them how to buy South American countries but on the weekends you fly back up here.
- Tamam benimle birlikte hayal et! New York'da Lou Gerstne ile ya da GE'nin başı ile görüşüyorsun ve onlara Güney Amerika ülkelerini nasıl satın alacaklarını anlatıyorsun ama haftasonları buraya uçuyorsun.
- You stay right here. I've gotta check out this compartment, all right? We'll stay in voice contact. You hold tight the end of this rope here. You have any problem whatsoever, you tug twice.
- I got it.
- Tam burada kal. Bu kompartımanı kontrol etmeliyim, tamam mı? Ses temasında kalacağız. İpin sonundan tam buradan sıkıca kavra. Bir problemin olduğunda, her ne olursa, iki kere çek.
- Anladım.