- I never thought I'd be glad for bad luck, but I am. I never thought I'd be glad o a hail storm at harvest time, but I am. I'm glad of the rain, the storm and the hail.
- Hiçbir zaman şanssızlıktan memnun olacağımı düşünmezdim ama oldum. Hiçbir zaman dolu fırtınasından memnun olacağımı düşünmezdim ama oldum. Yağmurdan, doludan ve fırtınadan memnunum.
- Did he help at all?
- Hardly. Let me tell you about Gary. He's tall. He's nice to me. He's intelligent. And he doesn't make me sleep in the wet spot.
- It's a trick. I bet he's a shit.
- I think he is truly concerned with my happiness.
- Then he'll be a big help next year, when we all come to your house.
- He's asked me out for New Year's. And did I mention that he is a lawyer?
- Hiç yardım etti mi?
- Çok az. Sana Gary'yi anlatayım. Uzun boylu. Bana karşı iyi. Akıllı. Islak yerde uyumama da müsade etmiyor.
- Bu bir oyun. Bahse girerim bok gibidir.
- Sanırım, mutluluğumla gerçekten ilgileniyor.
- O zaman gelecek yıl senin evine geldiğimizde çok yardımı olacak.
- Yılbaşında beni davet etti. Ya avukat olduğunu söylemiş miydim?
- Hey, pretty cool, huh? Nifty lids.
- All right, this is for Mikey.
- All righty
- Hey, it's a lampshade. Let's see.
- And for Leonardo,there you go. What else do we have here?
- And Donatello...?
- Japanese swords.
- Hey, çok hoş, ha? Kullanışlı botlar.
- Tamam, bu Mikey için.
- Tamamdır.
- Hey, bu bir abajur. Bir bakalım.
- Ve Lomberdo için, al bakalım. Başka neyimiz var?
- Ya Donatello...?
- Japon kılıçları.
- After all, Richard is too old for me. When l'm 42, he'll be 60. But he is looking very handsome in his uniform, don't you think?
- l think.
- Herşeyden önec, Richard, benim için çok yaşlı. Ben 42 olduğumda, o 60 yaşında olacak. Ama üniformasının içinde çok yakışıklı görünüyor. Sence de öyle değil mi?
- Bence de.
- Everyone was waiting for you.
- l had to go to a party. l came home early, my wife was out. The house was locked.
- This house is also yours.
- So l came here. lt's good you were at home.
- Herkes seni bekliyordu.
- Bir partiye gitmem gerekiyordu. Eve erken geldim, karım dişardaydı. Ev kilitliydi.
- Burası senin de evin.
- Ve buraya geldim. Evden olman da iyi oldu.
- Whatever we're doing is for our Muslim brethren Bastards!
- You instigate Muslims with your hollow claims! And you call them your brothers, you bastards?
- Her ne yapıyorsak Müslüman kardeşlerimiz için, Adiler!
- Müslümanları boş iddialarla kışkırtıyosunuz. Ve onlara kardeşlerimiz mi diyorsunuz, siz adiler?
- l'll get right to the point. Our mascot was stolen from his tank last night. Are you familiar with Snowflake?
- Negative
- We got him from Miami. He's a rare bottle-nosed dolphin. This is a new trick. He was going to do for the half time show.
- Hemen konuya gireceğim. Maskotumuz dün gece tankından çalındı. Snowflake'i bilir misin?
- Hayır.
- Onu Miami'den almıştık. Az bulunan şişe-burun yunuslardan. Bu yeni oyunu. Şovun yarısını o yapacaktı.
- No, listen!
- I ain't gonna do this anymore. That's all for me. Good-bye.
- Okay. I'm gonna see what we have to work withe I'm gonna...
- Jesus Christ, man. And it's like the room was filled with this thick green and red web, you know? And it's coming out of the table...and it's coming out of the walls,and it's coming out of the floor.
- Hayır, dinle!
- Bunu daha fazla yapmayacağım. Benim için bu kadar yeter. Hoşçakal.
- Tamam. Ne ile uğraşmamız gerektiğini bulacağım. Ben...
- Yüce Tanrım, dostum. Şu kalın kırmızı yeşil ağ ile örülmüş bir oda gibi burası. Biliyor musun? Ve, masadan çıkıyor... duvarlardan çıkıyor ve yerden çıkıyor.
- He's talking about risking lives.
- We won't risk our lives.
- Who'll kidnap him anyway?
- We will kidnap him. We'll ask for a ransom of 5 lakhs, but you come and rescue him!
- Hayatımızı tehlikeye atmaktan bahsediyor.
- Hayatımızı tehlikeye atmayacağız.
- Onu kim kaçıracak peki?
- Onu bizx kaçıracağız. 5 lakh fideye isteyeceğiz ama sen gelip onu kurtaracaksın.
- Redeemer! In my opinion, the work of the missions is the work of the devil. They teach contempt for lawful profit, and they disobey the king's authority. The paramount vow is a vow of obedience.
- Hatırla! Benim fikrime göre özel heyet işi şeytan işidir. Yasal karı hor görmeyi ve kralın otoritesine itaatsizlik etmeyi öğretir. En büyük yemin ise itaat yeminidir.
- You still have the nursery, Mr. Kirby
- Oh, yes. I am going in more for tree farming now.
- Is there any money in growing trees?
- There can be.
- The only thing I know about trees is they make good logs.
- Now's your chance to learn more.
- Hala fundalığınız var mı, Bay Kriby?
- Oh evet. ama şimdi daha çok ağaç ziraatçılığına doğru gidiyorum.
- Ağaç yetiştirme işinde para var mı?
- Olabilir.
- ağaçlarla ilgili bildiğim tek şey, onlardan iyi kütük yapıldığı.
- İşte şimdi daha fazlasını öğrenme şansınız var.
- You still have the nursery, Mr. Kirby
- Oh, yes I am going in mor for tree farming now.
- Is there any money in growing trees?
- There can be.
- The only thing I know about trees is they make good logs.
- Now's your chance to learn more.
- Hala fundalığınız var mı Bay Kriby?
- Oh evet. ama şimdi daha çok ağaç ziraatçılığına doğru gidiyorum.
- Ağaç yetiştirme işinde para var mı?
- Olabilir.
- ağaçlarla ilgili bildiğim tek şey, onlardan iyi kütük yapıldığı.
- İşte şimdi daha fazlasını öğrenme şansınız var.