- He was a fair age, but what a horrible way to die.!
- How do you mean?
- He was on holiday in Wester Ross. Swimming, sucked to death by a shark.
- Yaşı genç değildi ama ne kötü bir ölüm şekli!
- Ne demek istiyorsun?
- Wester Ross'da tatildeydi. Yüzerken bir köpek balığı tarafından emilerek ölmüş.
- I prefer a man who lives. And gives expensive jewel. A kiss on the hand. May be quite continental. But diamonds are a girl's best friend. A kiss may be grand
- Yaşayan bir adamı tercih ederim. Ve pahalı mücevherler veren. Elimi öperek. Çok Avrupai olurdu. Ama pırlanta bir kızın en iyi arkadaşıdır. Öpücük ise çok şaaşalı olabilir.
- You did everything you could.
- l was supposed to stop the detonation. l didn't. And because of that, four ClA agents were killed.
- You had no way of knowing Dixon had a second trigger. There was nothing you could do.
- l could've told him the truth . Dixon needs to know who he's really working for.
- Sydney. l know. But l can't put his family at risk.
- Yapabileceğin herşeyi yaptın.
- Patlamayı durdurmam gerekirdi. Yapmadım. Ve bu yüzden, dört CIA ajanı öldü.
- Dixon'ın ikinci bir tetiği olduğunu bilmenin bir yolu yoktu. Yapabileceğin hiçbir şey yoktu.
- Ona gerçeği söyleyebilirdim. Dixon'ın kimin için çalıştığını bilmeye hakkı var.
- Sydney. Biliyorum. Ama ailesini riske sokamam.
- Walker had a gun to Michael's head. He was about to pull the trigger. I took his knife, I stabbed Vaughn myself.
- You?
- Yes. Walker was gonna murder him.
- So you stabbed him?
- I had no choice.
- Walker, Michael'in kafasına silah dayadı. Tetiği çekmek üzereydi. Bıçağını aldım. Vaughn'ı kendim bıçakladım.
- Sen mi?
- Evet. Walker onu öldürecekti.
- Sen de onu bıçakladın?
- Başka şansım yoktu.
- I'll break every bone in your body. - It's all right It's nothing, nothing at all Just a little misunderstanding. - Let her go, will you? - A small difference of opinion. It's absolutely nothing.
- Vücudundaki bütün kemikleri kıracağım. - Hadi. Bir şey yok. Hiç birşey yok. Sadece bir yanlış anlama. - Bırak onu, tamam mı? - Sadece küçük bir fikir ayrılığı, başka birşey değil.
- I ended up falling in love. It was very exciting for me. I thought he was very handsome. A friend of mine warned me against marrying him. She felt there was something about him.
- Ve sonuçta aşık oldum. Çok heyecan vericiydi. Çok yakışıklı olduğunu düşünüyordum. Bir arkadaşım onunla evlenmem konusunda beni uyardı. Onda yanlış birşeyler olduğunu hissetmişti.
- And later we will celebrate with a glass of wine. When you guys finish, he'll die of poison. The poison is not in the wine. l'll glue it to the glass so when you pour the wine, no one will know of the trick. Around 15 minutes later he'll start to feel a little something. And that's when you leave the house through this door. l'll be waiting for you in the car. And we'll return to China by the same jet.
- Ve sonra, bir bardak şarapla kutlayacağız. Siz bitirdiğinizde, zehirden ölecek. Zehir şarapta değil. Onu bardağa yapıştıracağım böylece sen şarabı döktüğünde, kimse hileyi anlamayacak. Yaklaşık 15 dakika sonra az bir şeyler hissetmeye başlayacak. Ve bu sırada sen bu kapıdan evden çıkacaksın. Seni arabada bekliyor olacağım. Ve aynı jetle Çin'e geri döneceğiz.