- You ever notice how they never come down here. This is where the work is, right? Same reason we get a half share to their one. Our time is their time.
- Buraya nasılda hiç gelmediklerini fark edemiyorsun. Burası işin olduğu yer, tamam mı? Onların bir payına karşılık bizim yarım almamızla aynı nedenden. Bizim zamanımız onların zamanı.
- What happens over here?
- That's where we harvest the wheat. Then we package it and freeze for shipping.
- Who do you sell it to?
- Norway and Russia.
- Burada ne yapılıyor?
- Burası buğdayı hasat ettiğimiz yer. Sonra onları paketliyor ve nakliye için donduruyoruz.
- Kime satıyorsunuz?
- Norveç ve Rusya'ya.
- I'll take this to my room so we can go eat.
- No, I can't.
- Macon, what harm would it do to have supper with me? I'm someone from home, you've run into in Paris.
- Bunu odama götürdükten sonra yemeğe gidebiliriz.
- Hayır, yapamam.
- Macon, benimle öğle yemeği yemenin ne zararı var? Pariste karşılaştığın, evden biriyim.
- I'm with D'Argo on this. I think we need to know the truth. I do not trust Crichton's judgement.
- Agreed, he claims to have seen Earth again, and I'm sure he's still talking to Scorpius.
- Bunda D'Argo'yla aynı fikirdeyim. Sanırım, gerçeği öğrenmemiz gerek. Crichton'ın yargısına güvenmiyorum.
- Katılıyorum, Earth'ü tekrar gördüğünü iddia ediyor, ve eminim ki hala Scorpius'la konuşuyor.
- Let's not walk this way.
- Where are we going?
- This way now.
- Are you in trouble? Have you run away?
- My mommy told me to run away.
- Why?
- I guess because Henry didn't like me.
- Why was that?
- Martin came home.
- And who is he?
- Martin is Mommy and Henry's real son.
- Bu yoldan yürümeyelim.
- Nereye gidiyoruz?
- Şimdi buradan.
- Başın dertte mi? Kaçtın mı?
- Kaçmamı annem söyledi.
- Neden?
- Çünkü sanırım Henry beni sevmediği için.
- Neden o?
- Martin eve geldi.
- Ya o kim?
- Martin annem ve Henry gerçek oğlu.
- Let's not walk this way.
- Where are we going?
- This way now.
- Are you in trouble? Have you run away?
- My mommy told me to run away.
- Why?
- I guess because Henry didn't like me.
- Why was that?
- Martin came home.
- And who is he?
- Martin is Mommy and Henry's real son.
- Bu yoldan yürümeyelim.
- Nereye gidiyoruz?
- Şimdi buradan.
- Başın dertte mi? Kaçtın mı?
- Kaçmamı annem söyledi.
- Neden?
- Çünkü sanırım Henry beni sevmediği için.
- Neden o?
- Martin eve geldi.
- Ya o kim?
- Martin annem ve Henry gerçek oğlu.
- Follow me this way Jerk, you shouldn´t have hit me so hard.
- Oh, my God, come here. Hey, there´s no knob here!
- Oh, God, here we go. Olivia, what´s with this door? lt´s not opening.
- Bu taraftan beni izle, Jerk, bana bu kadar sert vurmamalıydın.
- Oh, aman Tanrım. Buraya gel. Hey, burada tokmak yok.
- Oh, Tanrım. Başladık yine.Olivia, kapının nesi var? açılmıyor.
- I've been thinking a lot about that. You know what we have to do? We have to report him to Langley. Now, I could do it myself but those are your books. They'll need your testimony to make a case against him.
- He might have been part of the KGB, but we don't know what role he played in those murders.
- You're kidding yourself.
- Bu konuda çok düşündüm. Ne yapmamız gerekir biliyor musun? Onu Langley'ye rapor etmeliyiz. Şimdi bunu kendim yapabilirim ama bunlar senin kitapların. Ona karşı dava açmak için senin ifadene ihtiyaçları olacak.
- KGB'nin bir parçası olabilir ama o cinayetlerde ne rol oynadığını bilmiyoruz.
- Kendini kandırıyorsun.