go
Logo
twitter twitter
çevrimiçi: 3808 kişi  12 May 2025 
 Boşluk doldurma (kelimeler)
 Boşluk doldurma (fiiller)
 Kelime tamamlama
 Fiil tamamlama
 Kelime Eşleştirme
 Fiil Eşleştirme
 Kelime Telaffuzları
 Fiil Telaffuzları
 Fiil çekim testleri

we

zm. biz
  • - Be human! Why should we hurt him? He´s done us no harm.
    - You want everybody happy.
    - I don´t believe in making anybody unhappy if I don´t have to.
    - İnsan ol! Niye canını acıtalım ki? Bize bir zararı dokunmadı?
    - Herkes mutlu olsun istiyorsun.
    - Zorunda kalmadığım sürece kimseyi mutsuz etmeye inanmıyorum.
  • - We don't need an export license. We're gonna bypass all that bull.
    - Bypass? How can you do it?
    - İhraç iznine ihtiyacımız yok. Bütün bu saçmalıkları bertaraf edeceğiz.
    - Bertaraf etmek mi? Bunu nasıl başaracaksın?
  • - Welcome, friends We are gathered here today in this lovely garden to join Rose Anne Leary and Julian Hedge in holy matrimony.
    - Hoşgeldiniz, dostlar. Bugün burada bu güzel bahçede Rose Anne Leary ve Julian Hedge2in kutsal evlilik törenine katılmak için toplandık.
  • - Welcome. Shall we join to the living room ?
    - John, Warren brought us beer.
    - Ah thank you, Warren. Have a seat. Right here, you take that. Okay. So, uh... what do you do back in Auclair ?
    - Well, my brother and I, we have a shoe store.
    - Hoş geldin. Salona geçelim mi?
    - John, Warren bize bira getirmiş.
    - Ah, teşekkür ederiz, Warren. Gel otur. Buraya, sen bunu al. Tamam. Eee ımm... Auclair'de neler yapıyorsun?
    - Şey, kardeşim ve ben, bizim bir ayakkabı mağazamız var.
  • - You know I love Hortens as if she were my own daughter. You don't think I unseemly haste, do you?
    - Don't you think we should wait?
    - Hortens'i kendi kızımmış gibi sevdiğimi bilirsin. Uygunsuz bir biçimde acele ettiğimi düşünmüyorsun, değil mi?
    - Sence beklememiz gerekmez mi?
  • - What's the story ?
    - It's gonna be shocking. Take a look at these. Take a look.
    - When were they taken?
    - Last night, at Tycoon Restaurant. What are we gonna do now?
    - Check the rooms...and see if there's any male belongings.
    - Hikaye nedir?
    - Biraz şok edici olacak. Bunlara bir bak. Bir bak.
    - Nerede çekilmişler?
    - Dün gece, Tycoon Restoran'da. Şimdi ne yapacağız?
    - Odaları kontrol et... ve erkeğe ait birşeyler var mı bak.
  • - We couldn't find anything.
    - So no more treatment.
    - There's nothing to treat. You're healthy.
    - So I can go home?
    - Of course. Good luck!
    - Hiçbir şey bulamadık.
    - Artık tedavi yok yani...
    - Tedavi edecek birşey yok. Sağlıklısın.
    - Yani eve gidebilirim, öyle mi?
    - Elbette. Bol şans!
  • - Ever. - We got along beautifully.
    - Hiç. - Çok iyi geçiniyorduk.

  • - Did he help at all?
    - Hardly. Let me tell you about Gary. He's tall. He's nice to me. He's intelligent. And he doesn't make me sleep in the wet spot.
    - It's a trick. I bet he's a shit.
    - I think he is truly concerned with my happiness.
    - Then he'll be a big help next year, when we all come to your house.
    - He's asked me out for New Year's. And did I mention that he is a lawyer?
    - Hiç yardım etti mi?
    - Çok az. Sana Gary'yi anlatayım. Uzun boylu. Bana karşı iyi. Akıllı. Islak yerde uyumama da müsade etmiyor.
    - Bu bir oyun. Bahse girerim bok gibidir.
    - Sanırım, mutluluğumla gerçekten ilgileniyor.
    - O zaman gelecek yıl senin evine geldiğimizde çok yardımı olacak.
    - Yılbaşında beni davet etti. Ya avukat olduğunu söylemiş miydim?
  • - Not good at all!
    - We can't be certain, but the margin of error is almost nil.
    - Hiç iyi değil!
    - Emin olamayız ama hata payı neredeyse sıfır.
  • - Hey, pretty cool, huh? Nifty lids.
    - All right, this is for Mikey.
    - All righty
    - Hey, it's a lampshade. Let's see.
    - And for Leonardo,there you go. What else do we have here?
    - And Donatello...?
    - Japanese swords.
    - Hey, çok hoş, ha? Kullanışlı botlar.
    - Tamam, bu Mikey için.
    - Tamamdır.
    - Hey, bu bir abajur. Bir bakalım.
    - Ve Lomberdo için, al bakalım. Başka neyimiz var?
    - Ya Donatello...?
    - Japon kılıçları.
  • Will you love me when it's all gone?
    - No Stop it
    - We can marry again and begin with|a scent that's not in short supply.
    - Herşeygeride kaldığında beni sevicek misin?
    - Hayır. Kes şunu.
    - Yeniden evlenebilir ve tükenmeyecek bir kokuyla başlayabiliriz.
  • - You have no weapon of any kind
    - We have carving knive in the abattoir.. a few more in the mess hall...some fire axes scattered about the place.
    - Herhangi bir çeşit silahınız yok.
    - Kesim yerinde oyma bıçağımız var. Kafeteryada da birkaç tane var. Bir de ortalığa dağılmış birkaç balta.
  • - It is not everyday we have genious in the house. Want a soda pop or something?
    - No, thanks
    - Hergün evimizde dâhileri ağırlamıyoruz. Soda veya başka birşey ister misin?
    - Hayır teşekkürler.
  • - We should all lean. Move over, Mole. I'll pilot this thing.
    - Move over where?
    - Everybody lean left. Mole, your other left.
    - Hepimizin eğilmei gerek. Yana kay,Mole. Bu şeyi kullanacağım.
    - Nereye kayayım?
    - Herkese sola eğilsin. Mole, öbür soluna.
  • - We all have a profound psychological need to believe in heroes. The shining knight on the white horse. If they don't exist, we create them. Sheridan and Delennare two classic examples.
    - Hepimiz kahramanlara inanmak konusunda derin psikolojik bir ihtiyaç içerisindeyiz. Beyaz atlı şövalye. Varolmasalar da onları yaratıyoruz. Sheridan ve Delennare. Klasik iki örnek.
  • - l'll get right to the point. Our mascot was stolen from his tank last night. Are you familiar with Snowflake?
    - Negative
    - We got him from Miami. He's a rare bottle-nosed dolphin. This is a new trick. He was going to do for the half time show.
    - Hemen konuya gireceğim. Maskotumuz dün gece tankından çalındı. Snowflake'i bilir misin?
    - Hayır.
    - Onu Miami'den almıştık. Az bulunan şişe-burun yunuslardan. Bu yeni oyunu. Şovun yarısını o yapacaktı.
  • - No, listen!
    - I ain't gonna do this anymore. That's all for me. Good-bye.
    - Okay. I'm gonna see what we have to work withe I'm gonna...
    - Jesus Christ, man. And it's like the room was filled with this thick green and red web, you know? And it's coming out of the table...and it's coming out of the walls,and it's coming out of the floor.
    - Hayır, dinle!
    - Bunu daha fazla yapmayacağım. Benim için bu kadar yeter. Hoşçakal.
    - Tamam. Ne ile uğraşmamız gerektiğini bulacağım. Ben...
    - Yüce Tanrım, dostum. Şu kalın kırmızı yeşil ağ ile örülmüş bir oda gibi burası. Biliyor musun? Ve, masadan çıkıyor... duvarlardan çıkıyor ve yerden çıkıyor.
  • - No, sir, we haven't been ableto make contact with him yet.
    - Hayır efendim, daha onunla temas kuramadık.
  • - He's talking about risking lives.
    - We won't risk our lives.
    - Who'll kidnap him anyway?
    - We will kidnap him. We'll ask for a ransom of 5 lakhs, but you come and rescue him!
    - Hayatımızı tehlikeye atmaktan bahsediyor.
    - Hayatımızı tehlikeye atmayacağız.
    - Onu kim kaçıracak peki?
    - Onu bizx kaçıracağız. 5 lakh fideye isteyeceğiz ama sen gelip onu kurtaracaksın.

20,398 c?mle
Cümle Sözlük, bir Onur-Hoca projesidir. cumlesozluk.com © 2009 - 2025