- Shut up! Sit down! Open your mouth! Lift your shirt up!
- What do you want?
- We wanted to know.. Keep that thermometer in your mouth.
- My sister was murdered. So was another man. It was the same killer. McCaleb found a link between my sister and this other man.
- Kes sesini! Otur! Ağzını aç! Tişörtünü kaldır!
- Ne istiyorsun?
- Bilmek istediğimiz... Bu termometreyi ağzında tut.
- Kardeşim öldürüldü. Ve bir başka adam daha. Katilleri aynıydı. McCaleb, kardeşimle bu diğer adam arasında bir bağlantı buldu.
- I don't feel so good.
- And you've lost a lot of weight. That suits you. You were heavy back then.
- I haven't been that heavy since 1960.
- We were all heavier back then before.
- Kendimi iyi hissetmiyorum.
- Ve çok kilo kaybettin. Sana yakıştı. Çok ağırdın o zamanlar.
- 1960 dan beri o kadar ağır olmamıştım.
- O zamanlar hepimiz daha ağırdık.
- I was out for blood. It happens. To all of us. We're not machines, Lianna. When we're hurt, we lash out. That's no excuse for what I put you through.
- Kan için dışardaydım. Bu olur. Hepimize. Makine değiliz, Lianna. Canımız yandığında, saldırırız. Bu seni düşürdüğüm durum için bir bahane olamaz.
- I thought we were having coffee. You can trust me, you know.
- I know that.
- I'd never hurt you. Remember when you said some people were meant to meet each other? Maybe we were meant to meet that way.
- Kahve içeceğimizi sanıyordum. Bana güvenebilirsin, biliyorsun.
- Bunu biliyorum.
- Asla seni incitmem. Bazı insanların tanışmasının kaderleri olduğunu söylediğini hatırlıyor musun? Belki de bizim bu şekilde tanışmamız gerekiyordu.
- Run away!
- What is going on?
- The Grand Prince is coming. The brother has arrived. Hold him, hold him!
- Brothers, what are you doing? We are all fellow Russians.
- Kaçın!
- Neler oluyor?
- Büyük Prens geliyor. Kardeşi geldi bile. tutun onu, tutun onu!
- Kardeşlerim, ne yapıyorsunuz? Biz komşunuz Ruslarız.
- Jimmy, your kidneys are sick. They don't work right. We need to take out the sick kidney and put in a new one.
- Today?
- No, not today. We have to wait until......there's a kidney we can put in.
- Jimmy, böbreklerin hasta. Normal çalışmıyorlar. Hasta olan böbreği alıp yerine yenisini koymalıyız.
- Bugün mü?
- Hayır, bugün değil. Koyabileceğimiz bir böbrek bulana dek... beklemek zorundayız.