- Calvin's a great guy but he's a little... you know ... Nutty
- What's his wife like?
- You know...housewife. Likes to cook, pregnant.
- Normal, then?
- I wouldn't go that far.
- Calvin harika bir adamdır ama biraz... bilirsin... çatlaktır.
- Karısı nasıl biriydi?
- İşte... ev hanımı.Yemek yapmayı seven. Hamile.
- Normal o zaman?
- O kadar da normal demezdim.
- He receives all of your letters. He hopes that you are happy in your life and healthy. He thinks of you everyday. And he wants very much your happiness.
- Bütün mektuplarını alıyor. Hayatında mutlu ve sağlıklı olmanı diliyor. Her gün seni düşünüyor. Ve senin mutlu olmanı çok istiyor.
- I've wanted to ask you this all night... Who's Franklin?
- Franklin ? Franklin is my husband.
- Really? Is that his loft, then?
- He owns it, yes.
- Do you live with him?
- No. He's in Turkey.
- Bütün gece sana bunu sormayı istedim... Franklin kim?
- Franklin? Franklin benim kocam.
- Gerçekten mi? Bu çatı dairesi de onun o zaman?
- Sahibi o, evet.
- Onunla mı yaşıyorsun?
- Hayır. O Türkiye'de yaşıyor.
- I shouldn't have come here, damn it! I should have let you rot in that Turkish jail. Where's the car?
- This way, I'll take you back to the hotel.
- No! I've got to find Zen.
- To do what?
- Buraya hiç gelmemeliydim, kahrtsin! Seni bu Türk hapis hanesinde çürümeye bırakmalıydım. Araba nerede?
- Bu taraftan. Sizi otele geri götüreyim.
- Hayır! Zen'i bulmalıyım.
- Ne için?
- There isn't anyone. Maybe an Eskimo who can ice-fish for food. Help me to build a nest for when the baby comes.
- There are no Eskimo here, and you're not really pregnant. You made that up.
- Burada kimse yok. Belki yiyecek için buzda balık avlayan bir Eskimo. Bebeğin gelişi için bir yuva yapmama yardım et.
- Burada Eskimo felan yok, ve sen de aslında hamile değilsin. Hepsini sen uydurdun.
- She'd never done that before. I couldn't figure it out. She had a job as a music therapist, which is kind of a teacher for sick kids. So there was enough money.
- Bunu daha önce hiç yapmamıştı. anlayamadım. İş olarak müzik terapistliği yapıyordu, hasta çocuklar için bir tür öğretmenlik. Yeteri kadar parası da vardı yani.