- I killed them both, all right? Does that make you feel good? Is that better?
- Don't. What are you doing? Please don't kill me.
- I'm having a little trouble pulling the trigger.
- Of course ,you are. Because you're not a killer. You're a nice boy who's very upset. Look, if you shoot me, the cops will find out. They'll put you away until you're very fucking old.
- İkisini de öldürdüm, tamam mı? Bu seni iyi hissettirdi mi? Daha iyi mi?
- Yapma! Ne yapıyorsun? Lütfen beni öldürme.
- Tetiği çekmekle ilgili küçük bir sorunum var.
- Elbette, var. Çünkü sen katil değilsin. Üzgün, iyi bir çocuksun. Bak. Eğer beni vurursan, polisler öğrenir. Kahrolası bir ihtiyar olana dek seni, içeri tıkarlar.
- There's no way he meant to kill.
- Of course he meant to kill Marvin. Kramer wa a creature of habit. He was in that office every morning before 8:00.
- Hiçbir şekilde isteyerek öldürmemiştir.
- Elbette isteyerek öldürdü Marvin. Kramer, alışkanlıklarından vazgeçmeyen biriydi. Her sabah 8.00'den önce ofiste olurdu.
- Did he help at all?
- Hardly. Let me tell you about Gary. He's tall. He's nice to me. He's intelligent. And he doesn't make me sleep in the wet spot.
- It's a trick. I bet he's a shit.
- I think he is truly concerned with my happiness.
- Then he'll be a big help next year, when we all come to your house.
- He's asked me out for New Year's. And did I mention that he is a lawyer?
- Hiç yardım etti mi?
- Çok az. Sana Gary'yi anlatayım. Uzun boylu. Bana karşı iyi. Akıllı. Islak yerde uyumama da müsade etmiyor.
- Bu bir oyun. Bahse girerim bok gibidir.
- Sanırım, mutluluğumla gerçekten ilgileniyor.
- O zaman gelecek yıl senin evine geldiğimizde çok yardımı olacak.
- Yılbaşında beni davet etti. Ya avukat olduğunu söylemiş miydim?
- Hey. Hi Cadence, this is Paul Finch.
- Finch, meet my younger sister, Cadence.
- Nice to meet you. You're reading Descartes.
- Yep.
- I think, therefore I am. Hungry. Hungry. So, when's Mark getting in?
- Uh, let's see, that would be never.
- Did you guys break up? How tragic.
- Hey. Selam Cadence, bu Paul Finch.
- Finch, küçük kardeşim Cadence'le tanış.
- Tanıştığımıza memnun oldum. Descartes okuyoprsunuz.
- Evet.
- Düşünüyorum öyleyse varım. Açım. Açım. Peki Mark ne zaman geliyor?
- Iıı bir bakalım, hiç bir zaman.
- Siz ayrıldınız mı? Ne trajik.
- I am becoming what I despise. I tell mysel that I got into this to bring Danny's killer to justice. The truth is,I'm more interested in revenge.
- Her zaman hakir gördüğüm şey haline geliyorum. Bu işe Danny'nin katilini adalete teslim etmek için bulaştığımı söylüyorum kendime. Ama gerçek şu ki; intikamla daha ilgiliyim.
- No, Sharon! I won't go into that hole with you. I'm over that shit.
- You're still scared of him.
- You know what? You shouldn't come here in your uniform. People will think we're in trouble.
- Nice seeing you too.
- Hayır, Sharon! Seninle o deliğe girmeyeceğim. Bu boku bitirdim.
- Hala ondan korkuyorsun.
- Biliyor musun? Buraya üniformanla gelmemelisin. İnsanlar başımızın dertte olduğunu düşünecek.
- Seni görmek de güzel.
- Those were the happiest days of my life. The month we lived together in Paris, in that little hotel. What was it called?
- It was in the Boulevard...Near La Concorde.
- And the journey to Geneva.
- Hayatımın en mutlu günleriydi. Paris'teşu küçük olde birlikte yaşadığımız ay. Neydi adı?
- Bulevard'taydı... La Concorde'a yakındı.
- Ve Cenevre yolculuğumuz.
- Those were the happiest days of my life. The month we lived together in Paris, in that little hotel. What was it called?
- It was in the Boulevard...Near La Concorde.
- And the journey to Geneva.
- Hayatımın en mutlu günleriydi. Paris'teşu küçük olde birlikte yaşadığımız ay. Neydi adı?
- Bulevard'taydı... La Concorde'a yakındı.
- Ve Cenevre seyahatimiz.