go
Logo
twitter twitter
çevrimiçi: 1471 kişi  18 May 2025 
 Boşluk doldurma (kelimeler)
 Boşluk doldurma (fiiller)
 Kelime tamamlama
 Fiil tamamlama
 Kelime Eşleştirme
 Fiil Eşleştirme
 Kelime Telaffuzları
 Fiil Telaffuzları
 Fiil çekim testleri

that

zm. şu
s. öteki
zf. bu kadar
  • - This is ridiculous.
    - What's that?
    - Bu saçmalık.
    - Ne?
  • - What are those prisms?
    - I don't know, but there might be more than one lead spliced to the firing mechanism.
    - That pin.
    - Where?
    - There, in the back.
    - What is that?
    - It's a crystal.
    - Bu prizmalar nedir?
    - Bilmiyorum ama ateşleme mekanizmasına bağlı birden çok kurşun olabilir.
    - Bu mil.
    Nerede?
    - Orada, arkada.
    - Ne o?
    - Bu bir kristal.
  • - How does that affect your plans?
    - In no way.
    - Bu planını nasıl etkiliyor?
    - Hiçbir şekilde etkilemiyor.
  • - That bastard hurt her. You know, she hasn't dated anyone in two years.
    - Was he a jealous guy?
    - He didn't like her friends, particularly the guy friends...particularly, one friend.
    - Bu piç kurusu canını yaktı. Biliyorsun, iki yıldır kimseyle çıkmıyor.
    - Kıskanç bir adam mıydı?
    - Arkadaşlarını sevmedi... özellikle de erkek olan arkadaşlarını... özellikle bir arkadaşını.
  • - l'd never realized till this afternoo that you had a teacher.. and a very handsome one, l understand.
    - There was a woman there. If l hadn't been a lady, l would have slapped her face.
    - Bu öğleden sonraya dek bir öğretmenin... anladığım kadarıyla da yakışıklı bir öğretmenin olduğunu farketmemiştim.
    - Orada bir kadın vardı. Eğer bir bayan olmasaydım, suratını tokatlardım.
  • - This room is so filled with love And I brought a gift of love. I brought a gift that is love.Happy anniversary.
    - Bu oda aşk ile dolu. Ve ben aşkın hediyesini aldım. Aşkı hediye ediyorum. Mutlu yıllar.
  • - What´s that?
    - That ring I was talking about .
    - It´s heavy.
    - 22 carat. Solid gold.
    - Same as I say that was my mother´s.
    - Bu nedir?
    - Bahsettiğim yüzük.
    - Ağırmış.
    - 22 karat. Som altın.
    - Bana anneminkiyle aynı gibi geldi.
  • - What's that?
    - I forgot to return the keys to Elaine.
    - The key ring looks funny.
    - It's a USB drive.
    - What's that for? You're a frequent visitor to those cyber cafes, aren't you?
    - Bu nedir?
    - Anahtarları Elaine'e vermeyi unuttum.
    - Anahtarlık komik görünüyor.
    - Bu bir USB sürücüsü.
    - Ne için bu? Şu sanal kafelerin müdavimisin, değil mi?
  • - How long will that be?
    - Six months.
    - Bu ne kadar sürer?
    - Altı ay.
  • - What does that mean?
    - It means; I was a prince in this land. No one was allowed to look directly into my eyes. But now I'm in chains, like my people .,
    - Bu ne anlama geliyor?
    - Anlamı; Bu topraklarda prenstim. Hiç kimsenin gözlerime direkt bakmaya bile izni yoktu. Ama şimdi zincirliyim, aynı halkım gibi.
  • - That bike's been customized just for me.
    - It's too wild. You couldn't handle it.I don't see how you can ride something like that, man.
    - Bu motor bana özel yapıldı.
    - Fazla vahşi. Baş edemezsin bununla. Böyle birşeyi kullanabileceğini düşünmüyorum, dostum.
  • - Follow this officer! He'll see that you're fully equipped and then escort you to the hangar.
    - Thank you, Captain.
    - Bu memuru takip et! Tam donanımlı mısın kontrol edecek ve askeri hangara dek sana eşlik edecek.
    - Teşekkürler, Kaptan.
  • - Who's that woman?
    - I don't know.
    - You called out her name.
    - I thought she was somebody else.
    - I shall hang you twice, I think.
    - Bu kadın kim?
    - Bilmiyorum.
    - Ona seslendin.
    - Başkası sandım onu.
    - Sanırım, seni iki kez asacağım.
  • - That will be enough, young man.
    - I raised that dog from a puppy. I wouldn't harm a hair on his head.
    - Bu kadar yeter, genç adam.
    - Küçüklüğünden beri bu köpeği ben yetiştirdim. Kılına bile zarar vermem.
  • - That will be enough, young man.
    - I raised that dog from a puppy. I wouldn't harm a hair on his head.
    - Bu kadar yeter, genç adam.
    - Küçüklüğünden beri bu köpeği ben yetiştirdim. Kılına bile zarar vermem.
  • - Don't talk like that when I'm holding something this sharp. Or I might slip and stick it in your heart if you have one.
    - Oh, I do. Tough little muscle, too, never bleeds.
    - Bu kadar keskin birşey tutarken bu şekilde konuşma. Yoksa çekip kalbine saplayabilirim tabi kalbin varsa.
    - Oh var. Hiç bir zaman kan ağlamayan, küçük, sağlam bir kas.
  • - Make that the first thing on your list.
    - Understood.
    - Bu işi listende bir numaraya koy.
    - Anlaşıldı.
  • That's different. How is that different?
    - Bu farklı.
    - Nasıl farklı oluyor?
  • - Who tied that knot ?
    - It was me. I tied the knot. You can't tie a knot?
    - Bu düğümü kim attı?
    - Ben. düğümü ben attım. Sen düğüm atamıyor musun?
  • - That disk is blank.
    - I didn't make a copy of Agent Vaughn's hard drive.
    - Bu disk boş.
    - Ajan Vaughn'un sabit diskinin bir kopyasını almadım.

54,454 c?mle
Cümle Sözlük, bir Onur-Hoca projesidir. cumlesozluk.com © 2009 - 2025