- If it was you handling the case..
- Well, it isn't me. And thank God for that.
- But if it was, sir. What would you do?
- Well, when l was an attorney a long time ago, young man, l realised after much trial and error, that in a courtroom, whoever tells the best story wins. ln unlawyer-like fashion, l give you that scrap of wisdom free of charge.
- l'm much obliged for your time, sir.
- Eğer davayı yürüten siz olsaydınız.
- Ama ben değilim. Ve bunun için de allaha şükür.
- Ama öyle olsaydı, efendim. Ne yapardınız?
- Uzun süre önce ben avukatken, genç adam, mahkemede bir çok deneme ve yanılmadan sonra farkettim ki her kim en iyi hikayeyi anlatırsa kazanır. Avukat olmayan şekliyle, bu kadarcık aklı ücret istemeden verebilirim.
- Zamanınız için minnettarım, efendim.
- I started panicking.. ...thinking. Is that weird?
- I am redefining "weird" on an hourly basis.
- What's he doing?
- I don't know. He's talking with some guy.
- Düşünüp... paniklemeye başladım. Bu garip mi?
- Garip kelimesinin tanımını saat başı ydeğiştiriyorum.
- Ne yapıyor?
- Bilmiyorum. Adamın tekiyle konuşuyor.
- QuicKly, get a ladder! Is this how you keep an eye on him? How did he get up there? I
- I'll hammer you into the ground. How did you get up there? If you fall, you'll break every bone.
- Çabuk! Bir merdiven getir! Ona böyle mi göz kulak oluyorsun? Oraya nasıl çıktı?
- Seni yere çivileyeceğim. Oraya nasıl çıktın? Eğer düşersen bütün kemiklerin kırılır.
- You should make an effort. He's gonna be your son-in-law and you hardly know him.
- I know him well enough.
- Then you should try to be more positive.
- Çaba göstermelisin. Damdın olacak ve sen onu çok az tanıyorsun.
- Onu yeteri kadar iyi tanıyorum.
- O zaman daha pozitif olmalısın.
- Nothing serious, really. He met with an accident once and hurt his knee. We gave him the best treatment, but he's psyched now. He thinks he might fall, if he tried to walk.
- Ciddi birşey yok, gerçekten. Bir keresinde kaza geçirmiş ve dizini yaralamış. En iyi tedaviyi uyguladık. Ama şu anda kendini aldatıyor. Eğer yürümeyi denerse, düşeceğini zannediyor.
- You didn't come here to d an objective story.
- There's no such thing. The objective journalist is a myth you read about......like Gerard or Phoenix an honest politician.
- Buraya objektif bir hikaye yazmak için gelmediniz.
- Böyle birşey yoktur. Objektif gazeteci diye okuduğunuz şey, bir mit sadece .... aynı Gerard ya da Pheonix'in dürüst politikacılar olması gibi.
- There isn't anyone. Maybe an Eskimo who can ice-fish for food. Help me to build a nest for when the baby comes.
- There are no Eskimo here, and you're not really pregnant. You made that up.
- Burada kimse yok. Belki yiyecek için buzda balık avlayan bir Eskimo. Bebeğin gelişi için bir yuva yapmama yardım et.
- Burada Eskimo felan yok, ve sen de aslında hamile değilsin. Hepsini sen uydurdun.