bir [kendisinden sonra gelen kelime sesli harfle başlıyorsa]
- Such an unlucky year. I even had to sell my camera. No little jobs on the horizon... some smuggling?
- How about 100,000 lira with out lifting a finger?
- 100,000 lira?
- Yes.
- I could kiss you!
- Öyle şanssız bir yıl ki. Fotoğraf makinemi bile satmak zorunda kaldım. Ufukta küçük iş bile yok... mesela biraz kaçakçılık?
- Parmağını bile kıpırdatman 100.000 liraya ne dersin?
- 100.000 lira?
- Evet.
- Seni öpebilirim şu an.
- The game is 5-card draw, sir. Minimum bet is $5,000.
- Okay.
- Dahlgren's got a pair of jack and an ace kicker.
- I always start off modestly. 50.000 dollars. Bets please!
- Oyun, 5 kart elden. Minimum bahis 5.000 dolar.
- Tamam.
- Dahlgren'in iki valesi ve bir de üstüne ası var.
- Her zaman mütevazi başlarım. 50.000 dolar. Bahisler lütfen.
- We come out there.. go down... take that stairway, see? Then up through the roof. Another little iron ladder this time. And from there, we come up to the terrace. Just like an elevator.
- Oradan dışarı çıkarız... aşağı inriz... holdeki merdivenlerden, gördün mü? sonra çatıdan yukarı. Bu sefer başka bir dmir merdiven. Ve oradan da, yukarı terasa çıkarız. aynı bir asansör gibi.
- We're going to split it wide open.
- As an old friend this is a very bad idea,John. The most harmful thing you could possibly do now.
- Not at all. Why is it a harmful idea?
- Onu ikiye bölüp iyice açacağız.
- Eski bir arkadaşın olarak söylüyorum, bu hiç de iyi bir fikir değil, John. Şu anda yapabileceğin muhtemelen en sakıncalı şey.
- Hiç de değil. Neden sakıncalı bir fikir olsun?
- I have to extract her. Get her to Italy ourselves.
- I know. We can have a jet in an hour. The question is how to find her.
- Steven Haladki. He works in the L.A. Office. Former FBI.
- Ona itiraf ettirmem gerek. İtalya'ya onu kendimiz götürmeliyiz.
- Biliyorum. Bir saate bir jet bulabiliriz. Soru, onu nasıl bulacağımız.
- Steven Haladki. Los Angales ofisinde çalışıyor, eski FBI'lı.
- Do you have ten seconds, too?
- Instructors are allowed 45 seconds.
- Give me a ladle! Give me one.
- Hurry! Give it to him. That's an order.
- We might have to use some deadly weapons.
- On dakikan var mı?
- Eğitmenlerin 45 dakika izinleri var.
- Bana bir kepçe ver! Hadi, ver onu.
- Çabuk! Ver şunu ona! Bu bir emirdir.
- Daha öldürücü silahlar kullanmak zorunda kalabiliriz.
- He said that my grade might be okay.. but. Well. Basically. I posses an essential lack of seriousness. And that's what they look for.
- Him too?
- That's what the guy said.
- Notlarımın iyi olabilecepini söyledi... ama ... Şey... Temelde çok temel bir ciddiyet eksikliğim varmıış. Ve aradıkları buymuş.
- O damı?
- Adamın dediği buydu.
- The population of New York City was 8,042,783. If you laid them all end to end, figuring an average height of 5 feet 6½ inches,... they would reach from Times Square to Karachi, Pakistan.
- New York'un nüfusu 8,042,783.Bu kişilerin hepsini uç uca bağlarsanız, yaklaşık olarak 5 fit 6½ inç yüksekliğe ulaşırsınız... bu da Time Meydanından Karachi, Pakistan'a
- Why shouldn't she be conspicuous? She made an awful marriage, but should she hide her head? Should she slink around as if she disgraced herself?
- She's had a sad life.
- Neden ortalığa çıkmıyor? Kötü bir evlilik yaptı ama kafasını saklamak zorunda mı? Rezil olmuş gibi kendini gömmek zorunda mı?
- Üzücü bir hayat yaşadı.
- Why are you wearing makeup?
- I was trying to make myself feel better. I swiped the new fall color at the Clinique counter at Macy's.
- You stole these?
- I was out of cash, it was an emotional emergency.
- Joe will be so angry.
- Neden makyaj yaptın?
- Kendimi iyi hissetmeye çalışıyordum. Macy's deki Clinique reyonundan yeni bahar rengini aşırdım.
- Bunları çaldın mı yani?
- Nakit param yoktu, duygusal bir acil durumdu.
- Joe çok kızacak.
- Why are you wearing makeup?
- I was trying to make myself feel better. I swiped the new fall color at the Clinique counter at Macy's.
- You stole these?
- I was out of cash, it was an emotional emergency.
- Joe will be so angry then.
- Neden makyaj yaptın?
- Kendimi iyi hissetmeye çalışıyordum. Macy's deki Clinique reyonundan yeni bahar rengini aşırdım.
- Bunları çaldın mı yani?
- Nakit param yoktu, duygusal bir acil durumdu.
- Joe çok kızacak öyleyse.