go
Logo
twitter twitter
çevrimiçi: 3450 kişi  07 May 2025 
 Boşluk doldurma (kelimeler)
 Boşluk doldurma (fiiller)
 Kelime tamamlama
 Fiil tamamlama
 Kelime Eşleştirme
 Fiil Eşleştirme
 Kelime Telaffuzları
 Fiil Telaffuzları
 Fiil çekim testleri

an

bir [kendisinden sonra gelen kelime sesli harfle başlıyorsa]
  • - Such an unlucky year. I even had to sell my camera. No little jobs on the horizon... some smuggling?
    - How about 100,000 lira with out lifting a finger?
    - 100,000 lira?
    - Yes.
    - I could kiss you!
    - Öyle şanssız bir yıl ki. Fotoğraf makinemi bile satmak zorunda kaldım. Ufukta küçük iş bile yok... mesela biraz kaçakçılık?
    - Parmağını bile kıpırdatman 100.000 liraya ne dersin?
    - 100.000 lira?
    - Evet.
    - Seni öpebilirim şu an.
  • - The game is 5-card draw, sir. Minimum bet is $5,000.
    - Okay.
    - Dahlgren's got a pair of jack and an ace kicker.
    - I always start off modestly. 50.000 dollars. Bets please!
    - Oyun, 5 kart elden. Minimum bahis 5.000 dolar.
    - Tamam.
    - Dahlgren'in iki valesi ve bir de üstüne ası var.
    - Her zaman mütevazi başlarım. 50.000 dolar. Bahisler lütfen.
  • - We come out there.. go down... take that stairway, see? Then up through the roof. Another little iron ladder this time. And from there, we come up to the terrace. Just like an elevator.
    - Oradan dışarı çıkarız... aşağı inriz... holdeki merdivenlerden, gördün mü? sonra çatıdan yukarı. Bu sefer başka bir dmir merdiven. Ve oradan da, yukarı terasa çıkarız. aynı bir asansör gibi.
  • - There's an elevator. It runs from the top of the ship down to level one. Straight to the dock.
    - Sounds reasonable.
    - Orada bir asansör vardır. O geminin en üst katından birinci kata kadar gidip gelir. Direk rıhtıma kadar.
    - Mantıklı görünüyor.
  • - We're going to split it wide open.
    - As an old friend this is a very bad idea,John. The most harmful thing you could possibly do now.
    - Not at all. Why is it a harmful idea?
    - Onu ikiye bölüp iyice açacağız.
    - Eski bir arkadaşın olarak söylüyorum, bu hiç de iyi bir fikir değil, John. Şu anda yapabileceğin muhtemelen en sakıncalı şey.
    - Hiç de değil. Neden sakıncalı bir fikir olsun?
  • - There's time, if I corrupt the files before they make a copy.
    - That's an extreme risk.
    - Letting Bomani know I failed isn't?
    - Onlar kopyalamadan önce dosyaları bozarsam, zaman var.
    - Bu çok büyük bir risk.
    - Bomani’nin başaramadığımı bilmesine izin vermek risk değil mi?
  • - I have to extract her. Get her to Italy ourselves.
    - I know. We can have a jet in an hour. The question is how to find her.
    - Steven Haladki. He works in the L.A. Office. Former FBI.
    - Ona itiraf ettirmem gerek. İtalya'ya onu kendimiz götürmeliyiz.
    - Biliyorum. Bir saate bir jet bulabiliriz. Soru, onu nasıl bulacağımız.
    - Steven Haladki. Los Angales ofisinde çalışıyor, eski FBI'lı.
  • - Do you have ten seconds, too?
    - Instructors are allowed 45 seconds.
    - Give me a ladle! Give me one.
    - Hurry! Give it to him. That's an order.
    - We might have to use some deadly weapons.
    - On dakikan var mı?
    - Eğitmenlerin 45 dakika izinleri var.
    - Bana bir kepçe ver! Hadi, ver onu.
    - Çabuk! Ver şunu ona! Bu bir emirdir.
    - Daha öldürücü silahlar kullanmak zorunda kalabiliriz.
  • - My roommate's gone. All he left behind was an eyelash and three skin flakes.
    - What's the point?
    - Oda arkadaşım gitti. Ardında bütün bıraktığı bir kirpik ve üç deri sıyrığı.
    - Ne demek istiyorsun?
  • - He said that my grade might be okay.. but. Well. Basically. I posses an essential lack of seriousness. And that's what they look for.
    - Him too?
    - That's what the guy said.
    - Notlarımın iyi olabilecepini söyledi... ama ... Şey... Temelde çok temel bir ciddiyet eksikliğim varmıış. Ve aradıkları buymuş.
    - O damı?
    - Adamın dediği buydu.
  • - Why were you so certain?
    - There was no sign of struggle, nor other injuries. Just an empty bottle of sleeping pills and a letter.
    - A letter?
    - Niçin bu kadar emin oldun?
    - Hiçbir mücadele, ne de başka yaralanma izi yoktu. Sadece boş bir uyku ilacı şişesi ve mektup.
    - Mektup mu?
  • - What do we got? - An idea.
    - Neyimiz var? - Bir fikir.

  • - what did it look like?
    - It was like an ice-cream cone.
    - Neye benziyordu?
    - Dondurma külahı gibiydi.
  • - The population of New York City was 8,042,783. If you laid them all end to end, figuring an average height of 5 feet 6½ inches,... they would reach from Times Square to Karachi, Pakistan.
    - New York'un nüfusu 8,042,783.Bu kişilerin hepsini uç uca bağlarsanız, yaklaşık olarak 5 fit 6½ inç yüksekliğe ulaşırsınız... bu da Time Meydanından Karachi, Pakistan'a
  • - What is it?
    - It's an interrogative statement used to test knowledge. But that's not important right now.
    - Nedir bu?
    - Bu bilgiyi test etmek için kullanılan soru ifadesi. ama bu şu anda önemli değil.
  • - Why shouldn't she be conspicuous? She made an awful marriage, but should she hide her head? Should she slink around as if she disgraced herself?
    - She's had a sad life.
    - Neden ortalığa çıkmıyor? Kötü bir evlilik yaptı ama kafasını saklamak zorunda mı? Rezil olmuş gibi kendini gömmek zorunda mı?
    - Üzücü bir hayat yaşadı.
  • - Why are you wearing makeup?
    - I was trying to make myself feel better. I swiped the new fall color at the Clinique counter at Macy's.
    - You stole these?
    - I was out of cash, it was an emotional emergency.
    - Joe will be so angry.
    - Neden makyaj yaptın?
    - Kendimi iyi hissetmeye çalışıyordum. Macy's deki Clinique reyonundan yeni bahar rengini aşırdım.
    - Bunları çaldın mı yani?
    - Nakit param yoktu, duygusal bir acil durumdu.
    - Joe çok kızacak.
  • - Why are you wearing makeup?
    - I was trying to make myself feel better. I swiped the new fall color at the Clinique counter at Macy's.
    - You stole these?
    - I was out of cash, it was an emotional emergency.
    - Joe will be so angry then.
    - Neden makyaj yaptın?
    - Kendimi iyi hissetmeye çalışıyordum. Macy's deki Clinique reyonundan yeni bahar rengini aşırdım.
    - Bunları çaldın mı yani?
    - Nakit param yoktu, duygusal bir acil durumdu.
    - Joe çok kızacak öyleyse.
  • -What did yo train on?
    - The usual machine, Herr Hauptmann.. an out-of-date Pfalz!
    - That's what you'll fly here!
    - Ne üzerine eğitildin?
    -Sıradan bir alet, Bay Hauptmann, modası geçmiş bir Pfalz!
    -Burada da uçuracağın o zaten.
  • -Such an exciting day.
    - It sure was and what a finale Thomas, your friends ar really delightful. I just love them.
    - Ne kadar heyecanlı bir gündü.
    - Gerçekten öyleydi ve sonu nasıl da güzeldi Thomas, arkadaşların çok hoş. Onları çok sevdim.

16,338 c?mle
Cümle Sözlük, bir Onur-Hoca projesidir. cumlesozluk.com © 2009 - 2025