[get] f. almak, edinmek, elde etmek, ele geçirmek; satın almak; getirmek, götürmek; varmak, gelmek; kazanmak; yapmak; idrak etmek; anlamak; başına gelmek; olmak; başlamak; canına okumak; öldürmek; açığını bulmak, yalanını çıkarmak
- I need a ladle. You got a ladle?
- We have a ladle.
- Thanks. See you at the party.
- Kepçe lazım. Kepçen var mı?
- Kepçemiz var.
- Teşekkürler. Partide görüşürüz.
- l've got a Missing Persons Male, Caucasian, 24 years. Name: Embry Larkin.
- So, when'd this kid go missing?
- Uh... two years ago, from the university. Rich kid. Dropped out. No family.
- Kayıp bir erkek var elimde. Kafkas. 24 yaşında. İsim: Embry Larkin.
- Peki, bu çocuk nerede kaybolmuş?
- Aa ... iki yıl önce, üniversitede. Zengin bir çocuk. Okuldan ayrılmış. Ailesi yok.
- Is she off work?
- The thing is, she and her brother got themselves arrested.
- How come? He's a leader of the strike at the factory there.
- I reckon, they're both a pair of commies. Jail is their badge of honor.
- İş dışında mı?
- Mesele şu ki, o ve kardeşi tutuklandılar.
- Nasıl olur? Oradaki fabrikanın grevinde lider o.
- Bana kalırsa, ikisi bir çift kominist. Hapis onlar için onur nişanı.
- I am becoming what I despise. I tell mysel that I got into this to bring Danny's killer to justice. The truth is,I'm more interested in revenge.
- Her zaman hakir gördüğüm şey haline geliyorum. Bu işe Danny'nin katilini adalete teslim etmek için bulaştığımı söylüyorum kendime. Ama gerçek şu ki; intikamla daha ilgiliyim.
- l'll get right to the point. Our mascot was stolen from his tank last night. Are you familiar with Snowflake?
- Negative
- We got him from Miami. He's a rare bottle-nosed dolphin. This is a new trick. He was going to do for the half time show.
- Hemen konuya gireceğim. Maskotumuz dün gece tankından çalındı. Snowflake'i bilir misin?
- Hayır.
- Onu Miami'den almıştık. Az bulunan şişe-burun yunuslardan. Bu yeni oyunu. Şovun yarısını o yapacaktı.