go
Logo
twitter twitter
çevrimiçi: 1084 kişi  08 May 2025 
 Boşluk doldurma (kelimeler)
 Boşluk doldurma (fiiller)
 Kelime tamamlama
 Fiil tamamlama
 Kelime Eşleştirme
 Fiil Eşleştirme
 Kelime Telaffuzları
 Fiil Telaffuzları
 Fiil çekim testleri

got

got, gotten, getting, gets
[get] f. almak, edinmek, elde etmek, ele geçirmek; satın almak; getirmek, götürmek; varmak, gelmek; kazanmak; yapmak; idrak etmek; anlamak; başına gelmek; olmak; başlamak; canına okumak; öldürmek; açığını bulmak, yalanını çıkarmak
  • - I got totally drunk, and in the middle of it, I fell asleep right in her lap. She got so mad, she digged her heel into my back.
    - Çok sarhoş oldum ve tam ortasında, kucağında uyuyakaldım. O kadar kızdı ki topuğunu sırtıma geçirdi.
  • - When he got out, he found out about it. He took me in the woods to a cabin. It had a dirty basement. He locked me in and left.
    - Three days...? Who was he to preach?
    - He said if I wanted to be a thief, then I ought to know what it was like.
    - Çıktığında, onu öğrendi. Beni ormanda bir kulübeye götürdü. Kirli bir bodrumu vardı. Beni kilitledi ve gitti.
    - Üç gün mü? Vaaz verecek birisi miki o?
    - Eğer bir hırsız olmak istiyorsam, o zaman nasıl birşey olduğunu bilmem gerektiğini söyledi.
  • - You said you were going to Cornwall.
    - Truro is in Cornwall. You got any money?
    - Yeah, some.
    - You can get us something to eat and a cup of tea at the next services.
    - We won't be stopping after that. The truck has to be back in the yard by 7:00..
    - Bobby. Is that a rabbit's foot? We in Cornwall yet?
    - Surprise, surprise, awake at last.
    - Cornwall'a gittiğini söylemiştin.
    - Turro Cornwall'da. Hiç paran var mı?
    - Evet, biraz.
    - Gelecek servisten bize yiyecek birşeyler ve bir fincan çay alabilirsin.
    - Bundan sonra durmayacağız. Kamyonun saat 7'de depoya geri dönmesi gerekiyor.
    - Bobby. Bu tavşan bacağı mı? Cornwall'a geldik mi artık?
    - Sürpriz, sürpriz, sonunda uyandı.
  • - I shouldn't have come here, damn it! I should have let you rot in that Turkish jail. Where's the car?
    - This way, I'll take you back to the hotel.
    - No! I've got to find Zen.
    - To do what?
    - Buraya hiç gelmemeliydim, kahrtsin! Seni bu Türk hapis hanesinde çürümeye bırakmalıydım. Araba nerede?
    - Bu taraftan. Sizi otele geri götüreyim.
    - Hayır! Zen'i bulmalıyım.
    - Ne için?
  • - I've got a legitimate business here.
    - Some things never change.
    - Burada yasal bir işim var.
    - Bazı şeyler hiç değişmez.

  • - I got a witness standing right here. Let him hear me too, loud and clear so there won't be any misunderstanding.
    - Burada bir tanığım var. O da duysun beni, yüksek sesle ve net... böylelikle hiçbir yanlış anlama olmaz.
  • - Did you find something here? An envelope?
    - Yes. I've got it.
    - Don't you think we'd better destroy it, so it won't fall in the wrong hands?
    - Burada bir şey buldun mu? Bir zarf?
    - Evet. Onu aldım.
    - Yanlış ellere düşmesin diye onu imha etsek daha iyi olmaz mı dersin?
  • - Have you got that? - You're making a big mistake.
    - Bunu anladın mı? - Büyük bir hata yapıyorsun.

  • - I'd like to return these
    - You got a receipt?
    - Actually, no. They're a gift.
    - Bunları geri vermek istiyorum.
    - Faturanız var mı?
    - Aslında, yok. Bunlar hediye.
  • - It wasn't a cloud at all. It was a ship. We hailed it but got no response. We moved toward it. It moved away. We kept that up for hours.
    - Bulut değildi. Bir gemiydi. Ona işaret verdik ama cevap gelmedi. Ona doğru hareket ettik. O ise uzaklaştı. Buna saatlerce devam ettik.
  • -There was no arguing over mavericks like today .
    -You got it good today.
    -Two percent annual loss then.
    - Bugünkü gibi başı boş danalar üzerinde tartışma yoktu.
    - Bugün iyi idare ettin.
    -Sonrasında yüzde iki yıllık kayıp oldu.
  • - One of these times he chased me down the hall, he got me into my bedroom,and he was beating the crap out of me.
    - Bu zamanlardan birinde beni koridorda kovaladı, beni yatak odama soktu ve ölesiye dövdü.
  • - One thing the festiva has taught me is to stop filming jubilee.
    - You got a prize though.
    - So? We need a different approach. We should make films about people.
    - Bu festivalin bana öğrettiği birşey kutlama törenlerini filme almayı kesmek.
    - Ödülün var ama.
    - Yani? Farklı bir yaklaşıma ihtiyacımız var. İnsanlar hakkında filmler yapmalıyız.
  • - That's true. - But you got to know how to work the projector.
    - Bu do?ru. - Ama makineyi çal??t?rmay? bilmen gerekir.

  • - This tree used to have fragrance and sometimes we got some honey. For some reason, it's been years since the last time it had leaves and flowers.
    - Bu ağacın bir kokusu vardı ve bazen de bal alırdık bundan. Bir sebepten dolayı son yapraklarını verdiği zamanın üzerinden de yıllar geçti..
  • - We need change. All I got is 20s. - I have a 10.
    - Bozuk para gerek. Sadece 20lik var. - Bende de bir 10luk var.

  • - Got anything to Boone City?
    - Three scheduled daily flights,but there's no space available.
    - Boone şehrine giden birşey bulabildin mi?
    - 3 tane buldum ama hiçbir yer kalmamış.
  • - Do us a favour. We're afraid they'll take disciplinary action against us if things got leaked out.
    - You have just to tell the truth.
    - Then Mr. Big would be in deep shit.
    - I understand.
    - Bize bir iyilik yap. Bunlar sızarsa bize karşı disiplin işlemi yapacaklarından korkuyoruz.
    - Sadece doğruyu söylemek zorundasınız.
    - O zaman Bay Büyük büyük boka batar.
    - Anlıyorum.
  • - Can I have a hot dog, please? I've got 15 cents someplace. Can I have some ketchup?
    - We don't have any.
    - No ketchup?
    - Right.
    - Could I have some relish on it?
    - I don't have any relish.
    - Bir sosisli sandiviç alabilir miyim lütfen? Bir yerlerde 15 sentim olacaktı. Ketçap alabilir miyim?
    - Hiç yok.
    - Ketçap yok mu?
    - Yok.
    - Üzerine biraz çeşni alabilir miyim?
    - Hiç çeşni yok.
  • - Did you know he has a son, Gallagher?
    - I called you last night, I thought..
    - I got in very late last night. How did you know he had a son?
    - I met him once. At a party.
    - Bir oğlu olduğunu biliyor muydun, Gallagher?
    - Dün akşam seni aradım. Düşündüm ki...
    - Dün gece çok geç geldim. Oğlu olduğunu nereden biliyorsun?
    - Bir kere tanıştım onunla. Bir partide.

4,947 c?mle
Cümle Sözlük, bir Onur-Hoca projesidir. cumlesozluk.com © 2009 - 2025