[get] f. almak, edinmek, elde etmek, ele geçirmek; satın almak; getirmek, götürmek; varmak, gelmek; kazanmak; yapmak; idrak etmek; anlamak; başına gelmek; olmak; başlamak; canına okumak; öldürmek; açığını bulmak, yalanını çıkarmak
- Sadly, Ned couldn't be there. His mum had come and picked him up at the last second.
- What a shame.
- Yeah.I'm sorry
- Got it. This is Megan, by the way.
- Hello, Megan.
- Ne yazık ki, Ned orada olamadı. Annesi son dakika gelip onu almış.
- Ne fena.
- Evet. Üzgünüm.
- Anladım. Bu Megan, bu arada.
- Merhaba Megan.
- l screwed up, l screwed up bigtime.
- But you have got to get up! You can do this. You can handle it. You are in shape. You can go 1 2 rounds. You are a champion.
- Mahvettim. Herşeyi mahvettim.
- Ama kalkmalısın. Yapabilirsin. Bununla baş edebilirsin. İyi durumdasın. 12 round devam edebilirsin. Sen bir şampiyonsun.
- It sounds nice. But to be perfectly honest with you, I'm a little homesick. Been a long time, the job's done and...
- Well, you know what? I got a week's vacation coming at Christmas. why don't we go home?
- Kulağa hoş geliyor. Ama gerçekten dürüst olmak gerekirse, Ben ev özlemi içindeyim. Çok uzun zaman oldu, iş de bitti ve...
- Biliyor musun? Noel'de bir hafta tatilim olacak. Neden eve gitmiyoruz?
- Her girlfriend had broken up with him as she also got into debts. He decided to go to Macau for a last bet, only to fall even deeper into debt. So he killed himself. It had nothing to do with the police.
- Kız arkadaşı borca battığı sırada ondan da ayrılmıştı. son bir bahis için Macau'ya gitmeye karar verdi, sadece daha derine düşmek için. Böylece, kendini öldürdü. Polisle hiç bir ilgisi yoktu.