go
Logo
twitter twitter
çevrimiçi: 2461 kişi  17 May 2025 
 Boşluk doldurma (kelimeler)
 Boşluk doldurma (fiiller)
 Kelime tamamlama
 Fiil tamamlama
 Kelime Eşleştirme
 Fiil Eşleştirme
 Kelime Telaffuzları
 Fiil Telaffuzları
 Fiil çekim testleri

your

zm. senin, sizin
  • - Make that the first thing on your list.
    - Understood.
    - Bu işi listende bir numaraya koy.
    - Anlaşıldı.
  • - That's excellent, my boy. Excellent. Now is when we have the bull by its horn. Don't move! Freeze! Or I'll have you 'shaken' forever! Drop your guns! Not you, you idiot!-
    - Bu harika, oğlum. Harika! Şimdi boğayı boynuzlarından tutacağız. Kıpırdamayın! Hareketsiz kalın! Yoksa sonsuza dek 'sarsılmış' olacaksınız. Bırak silahını. Sen değil, salak.
  • - This isn't your first lie either.
    - He tells you he killed his grandma with a hammer? Really?
    - No. Second lie.
    - Why'd you say that?
    - To scare you.
    - Bu da senin ilk yalanın değil.
    - Sana büyükannesini bir çekiçle öldürdüğünü mü söylüyor? Gerçekten mi?
    - Hayır. İkinci yalan.
    - Neden böyle söylüyorsun?
    - Seni korkutmak için.
  • - What the hell! Red alert!. Have they hailed us yet?
    - Yes, sir. Waiting your arrival.
    - Bu da ne? Kırmızı alarm! Bize işaret vermediler mi?
    - Evet efendim. sizin gelmenizi bekliyorduk.
  • -That's boring.
    - How am I supposed to answer?
    -The idea is to search your mind for the absolute limit.. Like, would you drive to school naked?
    - Bu çok sıkıcı.
    -nasıl bir cevap vermem bekleniyor?
    -Burada ki amaç aklındaki mutlak sınırı araştırmaktır... Örneğin okula arabanla çıplak gelir misin?
  • - You want to pretend, this isn't gonna be a very big band?
    - Well, it is.
    - You call yourself a leader of this band.
    - But your direction allowed this.
    - Bu çok büyük bir grup olmayacakmış gibi mi hareket etmek istiyorsun?
    - E büyük.
    - Sen kendine bu grubun lideri diyorsun.
    - Ama buna izin veren senin direktiflerin.
  • - This is my date. He's a lawyer.
    - Does he have a name, or should l call him "Lawyer"?
    - l'm sorry. This is Ace. Tom Ace.
    - Pleasure to meet you. Congratulations on all your success. You smell terrific!
    - Bu benim flörtüm. O bir avukat.
    - Bir ismi var mı yoksa ona 'avukat' diye mi seslenmeliyim?
    - Pardon. Bu Ace. Tom Ace.
    - Sizinle tanışmak bir zevk. Tüm başarılarınızı tebrik ederim. Çok güzel kokuyorsunuz.
  • - You know this man?
    - No, I don't. Why'd I kill a man I don't know?
    - Because we found a handbag in your room. Inside that bag was this watch...
    - Bu adamı tanıyor musunuz?
    - Hayır. Tanımıyorum. Tanımadığım bir adamı niye öldüreyim?
    - Çünkü odanızda bir çanta bulduk. Çantanın içinde bir saat var...
  • - Can you feel my hand on the back of your neck?
    - Yes.

    - Boynunun arkasındaki elimi hissedebiliyor musun?
    - Evet.
  • - We had been told that you were dead Aram .Why did you do this to us?
    - I had to disappear for you, for your security.
    - Bize öldüğün söylenmişti Aram. Neden bize bunu yaptın?
    - Senin için, güvenliğin için ortalıktan kaybolmam gerekiyordu.
  • - We did.
    - You and your friend.
    - Yes, sir. But you are the leader
    - We don't have no leaders.
    - No, we're just buddies.
    - Of course.
    - Biz yaptık.
    - Sen ve arkadaşın.
    - Evet efendim. Ama lider sizsiniz.
    - Bizde lider yok.
    - Hayır, sadece arkadaşız.
    - Elbette.
  • - In a few moments we will be in Hong Kong harbour, one of the busiest ports in the world. May I remind you to have your passports.
    - Birkaç dakika sonra dünyanın en yoğun limanlarından biri olan Hong Kong Limanı'nda olacağız. Pasaportlarınızı yanınıza almanızı hatırlatabilir miyim.
  • - A couple of months ago, I looked up your card in the group insurance file. I know your height and your weight and your social security number.
    - Birkaç ay önce, grup sigortası dosyasındaki kartına baktım. Boyunu, kilonu ve sosyal güvenlik numaranı biliyorum.
  • - You'll get your keys soon. This is a five stars hotel, very famous in Hong Kong! Look! The harbour scenery is so beautiful.
    - Birazdan anahtarlarını alacaksın. Bu Hong Kong'un beş yıldızlı, ünlü bir oteli. Baksana! Liman manzarası çok güzel.
  • - There's a thermometer. It's in my butt.
    - Take it easy. It'll be over in a minute.
    - Well, there it goes. Butt just swallowed it. Doctor? I'm just guessing, but I think you might have just lost your thermometer.
    - Bir termometre var. Kıçımda.
    - Sakin ol. Bir dakikaya biter.
    - Şey. İşte gitti. Popom termometreyi yuttu. Doktor? Sadece bir tahmin ama sanırım termometrenizi kaybettiniz.
  • - A gun.
    - I know where you can get a gun.
    - Don't. I need a silver bullet.
    - Oh, be serious, would you?
    - No, a gun would be good.
    - Put the gun to your head and pull the trigger. If you put it in your mouth you'd be sure not to miss.
    - Thank you. You're all so thoughtful. A knife!
    - An electric shock!
    - A car crash!
    - Throw yourself in front of a tube.
    - Bir tabanca.
    - Nereden tabanca bulabileceğini biliyorum.
    - Yapma. Gümüş kurşun gerekir.
    - Ciddi ol, tamam mı?
    - Hayır, tabanca iyi olurdu.
    - Tabancayı kafana koyar ve tetiği çekersin. Ağzına koyarsan, ıskalamadığından emin olursun.
    - Teşekkürler. Çok düşüncelisin. Bıçak! Elektrik şoku.
    - Araba kazası.
    - Kendini metronun önüne at!
  • - I admit, I had come to enact a farce. But I've really fallen in love with you. Whoever you are, however you are... I love you.
    - Your friend has hurt my friend's heart. If something happens to her....
    - Bir oyun oynamaya geldiğimi kabul ediyorum. Ama gerçekten sana aşık oldum. Her kim olursan ol, her ne şekilde olursan ol... Seni seviyorum.
    - Arkadaşın, benim arkadaşımın kalbini kırdı. Eğer ona birşey olursa....
  • - You might have to hire a maid.
    - A maid? Oh, no. I'll be your aid, I don't need the extra expense.
    - Bir hizmetçi tutman gerekebilir.
    - Hizmetçi? Oo, hayır. Ben sizin yardımcınız olurum, ilave masrafa ihtiyacım yok.
  • - Do you want a cup of tea?
    - Tea? No, thanks. I'm a coffee drinker.
    - Come on, expand your horizons a little.
    - Bir fincan çay ister misin?
    - Çay? Yo, teşekkürler. Ben bir kahve içicisiyim.
    - Hadi, ufkunu biraz genişlet.
  • - You're not cute like a doll. You just look like someone's ordinary kid. When's your birthday?
    - I never had a birthday.
    - When were you first built? When's your "build-day"?
    - I don't know.
    - Bir bebek gibi sevimli değilsin. Herhangi birinin sıradan çocuğuna benziyorsun. Doğum günün ne zaman?
    - Benim hiç doğum günüm olmadı.
    - İlk ne zaman yapıldın? 'Yapılma-günün' ne zaman?
    - Bilmiyorum.

10,627 c?mle
Cümle Sözlük, bir Onur-Hoca projesidir. cumlesozluk.com © 2009 - 2025