go
Logo
twitter twitter
çevrimiçi: 329 kişi  30 Nis 2024 
 Boşluk doldurma (kelimeler)
 Boşluk doldurma (fiiller)
 Kelime tamamlama
 Fiil tamamlama
 Kelime Eşleştirme
 Fiil Eşleştirme
 Kelime Telaffuzları
 Fiil Telaffuzları
 Fiil çekim testleri

give

gave, given, giving, gives
f. vermek
i. uysallık
  • You better not lose it. I hesitated a lot about whether to give it you.
    Kaybetmesen iyi olur. Sana verip vermemek konusunda çok tereddüte düştüm.
  • Don't frown like that. It'll give you wrinkles.
    Kaşlarını öyle çatma. Yüzünü kırıştıracak.
  • My brother! To you, I give the grain,the light and the sky.
    Kardeşim! Sana, tanecikleri, ışığı ve gökyüzünü veriyorum.
  • You don't possibly believe that Captain Jenek will give you a tour?
    Kaptan Jenek’in sizi tura çıkaracağına pek ihtimal vermiyor musunuz?
  • John was to give his blood, as he is the more young and strong than me.--Here Arthur took my hand and wrung it hard in silence.--But now you are here, you are more good than us, old or young, who toil much in the world of thought.
    John kanını verecekti,çünkü o benden daha genç ve güçlüydü--Burada Arthur ve onu sessizce sert şekilde sıktı,--Fakat sen şimdi burdasın,bizden daha iyi,daha yaşlı yada daha genç,düşünce dünyasında kim ıkına tıkına çok çalışır.
  • Give it a good pull… Argh!
    İyice çek… Argh!

  • Fine, so, give me the $38.
    İyi, ver o zaman şu 38 doları.

  • He'll give a piece of the action.
    I don't know how much.
    İşten pay vermeye hazırmış.
    Miktar bilmiyorum.
  • Here's my card. lf you think of anything else just give me a call, all right.
    İşte kartım. Başka bir şey aklınıza gelirse, kesinlikle hemen beni arayın.
  • I've been out of work... So just
    give me a little time.
    İşsizim,
    onun için biraz zaman ver.
  • And you have to give him my job.
    İşimi vermek zorundasın.
  • They keep you in here a year. They don't give a damn.
    İnsanı burada bir yıl bekletirler . Kimsenin umrunda değil.

  • After the emperor has made his speech, I've arranged for him to give you an audience.- The whole thing will be recorded.
    İmparator konuşmasını yaptıktan sonra size dinletsin diye onun için düzenledim. Tümü kaydedilecek.
  • At the beginning, I read the underlined passages without really understanding.I remember wanting to give up because there were no pictures.
    İlk başta altıçizili bölümleri gerçekten bir şey anlamadan okudum. (Okumaktan )vazgeçmek istediğimi hatırlıyorum çünkü hiç resim yoktu.
  • I wanna give them a hand for this.
    İçimden onları alkışlamak geliyor.

  • I.D. will give you acces to any room in the ministry. The data packets are in the hard drive in the server room. Room 206. You've got three minutes.
    I.D bakanlıktaki tüm odalara girişinizi sağlayacak. Veri paketleri sunucu odasındaki sabit diskte. Oda 206. Üç dakikanız var.
  • Give my best to Hinckley.
    Hinckley'e saygılarımı ilet.

  • I don't. Would you like
    to give me a price range?
    Hiç. Hangi fiyat aralığında
    düşünüyorsun?
  • Hey, good people, listen 'We'll give you a lot of fun We'll keep the tradition!'
    Hey, iyi insanlar, dinleyin.Sizleri çok eğlendirecepiz. Geleneği sürdüreceğiz.
  • I can't always get away on schedule. Don't forget, I still have to give Crichton some reason for my absence.
    Her zaman belli bir zaman diliminde kaçıp gidemem. Unutma ki hala Crichton'a yokluğum için bir mazeret iletmek durumundayım.

3,000 c?mle
Cümle Sözlük, bir Onur-Hoca projesidir. cumlesozluk.com © 2009 - 2024