go
Logo
twitter twitter
çevrimiçi: 738 kişi  30 Nis 2024 
 Boşluk doldurma (kelimeler)
 Boşluk doldurma (fiiller)
 Kelime tamamlama
 Fiil tamamlama
 Kelime Eşleştirme
 Fiil Eşleştirme
 Kelime Telaffuzları
 Fiil Telaffuzları
 Fiil çekim testleri

give

gave, given, giving, gives
f. vermek
i. uysallık
  • l told my agent to give the painting away.
    Temsilcime tabloyu hediye etmesini söyledim.
  • I could give you a couple dollars
    to help you move.
    Taşınmanıza yardımcı olmak için
    bir kaç dolar verebilirim.
  • Okay, I'll give it a shot.
    Tamam, deneyeceğim.

  • Sit down in that armchair, Doctor, and give us your best attention.
    şu koltuğa oturun ve bize en iyi tedavinizi uygulayın doktor.
  • Now if you'll bear with me for a few minutes, I'll give you the figures. What we need is a balanced tax program.
    Şimdi eğer bana birkaç dakika dayanabilirsen, sana rakamları vereceğim. İhtiyacımız olan şey dengeli bir vergi programı.
  • Now he says that if your friend has $5000, we'll give it to her.
    Şimdi diyor ki, eğer arkadaşının 5000 $'ı varsa ona verebilirmişiz.

  • And give me
    your hat.
    Şapkanı da bana ver.
  • Stone, you're wasting your time and mine. I'm not gonna give you an extension.
    Stone kendinin ve benim zamanımı boşa harcıyorsun. Sana zam vermeyeceğim.
  • I, uh, had to give up my gym membership
    Spor salonu üyeliğimi iptal ettirmeliydim...

  • No problem. I'll give you a hand.
    Sorun değil. Sana yardım ederim.

  • Why don't I just give you a ride home?
    Sizi ben eve bıraksam olur mu?

  • Give me your guns, Willy.
    Silahlarını bana ver, Willy.

  • Since you're helping a classmate l'll give you 15 yuan. It's more like a donation to support your efforts.
    Sınıf arkadaşına yardım ettiğin için sana 15 yuan vereceğim. Bu daha çok senin gayretini destekleyen bağış gibi bir şey.
  • You can give without loving, but you can never love without giving.
    Robert Louis Stevenson
    Sevmeden verebilirsiniz ama asla vermeden sevemezsiniz.
  • What's wrong with you? What are you doing? Give me that.
    Senin sorunun ne? Ne yapıyorsun? Ver şunu bana.

  • l wanted to beg pardon but didn't dare. I wanted to give you something to please you.
    Senden özür dilemek istedim ama cesaret edemedim. Seni memnun etmek için sana birşey vermek istedim.
  • You're a nurse. Give me something I don't know what to do anymore.
    Sen hemşiresin. Artık bana ne yapılacağını bilmediğim bir şey ver.
  • And before you leave tonight, I'm gonna give you a little incentive to keep on dancing.
    Sen bu gece ayrılmadan önce, dansa devam etmen için seni biraz teşvik edeceğim.
  • You're a painter and you want people to see what you've painted. I want that too. Give me an opportunity to provide a decent show at a decent gallery.
    Sen bir ressamsın ve resmettiklerini insanların görmelerini istiyorsun. Ben de bunu istiyorum. Nezih bir galeride nezih bir sergi yapmam için bana bir şans ver.
  • You give me your client list and I'll give you your freedom.
    How?
    We'll fake your death.
    Sen bana müşteri listeni ver ve ben de sana özgürlüğünü vereyim.
    Nasıl?
    Senin için sahte bir ölüm ayarlayacağız.

3,000 c?mle
Cümle Sözlük, bir Onur-Hoca projesidir. cumlesozluk.com © 2009 - 2024