go
Logo
twitter twitter
çevrimiçi: 3625 kişi  09 May 2025 
 Boşluk doldurma (kelimeler)
 Boşluk doldurma (fiiller)
 Kelime tamamlama
 Fiil tamamlama
 Kelime Eşleştirme
 Fiil Eşleştirme
 Kelime Telaffuzları
 Fiil Telaffuzları
 Fiil çekim testleri

at

i. savaşçı [brit.], eyt
ed. de, e
  • - I thought he came in yesterday.
    - His boss needed him at work.
    - He wasn't at the town hall. He won't come.
    - Dün geldiğini sanıyorum.
    - Patronunun iş için ona ihtiyacı varmış.
    - Belediye'de değildi. Gelmeyecek.
  • - You'll be staying with eleven other international musical geniuses at their posh estate.
    - Musical geniuses? I think I'm gonna be sick.
    - Diğer on bir uluslararası müzik dehası ile onların havalı mülklerinde kalıyor olacaksın.
    - Müzik dehaları? Sanırım, kusacağım.
  • - So that's the gift for 28 000 crowns.
    - It's a bargain at that price.
    - Demek 28 000 kronluk hediye bu.
    - Bu fiyata kelepir sayılır.
  • - Wasn't he enraged at you because he thought you'd encouraged the young man?
    - He might have thought so.
    - Delikanlıyı özendirdiğini düşündüğü için sana kızgın değil miydi?
    - Öyle düşünmüş olabilir.
  • - A very similar condition. Take the same medication, in fact.
    - Then you didn't serve at the Gallitep labour camp?
    - No. l've never been to Bajor. l was a military file clerk.
    - Çok benzer bir durum. Aynı tıbbi tedaviyi gördük, aslında.
    - Sonra Gallitep çalışma kapmında hizmetin olmadı mı?
    - Hayır. Hiç Bajor'a gitmedim. Askeri dosya memuruydum ben.
  • - I have tried since I was a kid. Delivering gas... waiting tables... Hurt my fingers working at a handbag factory.
    - Çocukluğumdan beri çabalıyorum. Gaz taşıma... masalara bakma... Parmaklarımı ise çanta fabrikasında çalışırken yaraladım.
  • - She had a bad time at home when she was a kid. Her home was really bad. I think a lot of drinking and physical stuff. She doesn't talk about that.
    - Çocukken evde zor zamanlar geçirmiş. Evi gerçekten kötüydü. İçki ve fiiksel şeyler de varmış sanırım. Bu konuda çok konuşmaz.
  • - How's the studying going?
    - I'd hardly call it studying. I've been going to the Picasso museum, hanging out at Sagrada Familia.
    - Çalışma nasıl gidiyor?
    - Ben buna pek de çalışma demezdim. Picasso Müzesine gidiyorum, Sagrada Familia'da takılıyorum.
  • - For his efforts, Austin Power the son of England most famous knight... Will be knighted by the queen at Buckingham Palace. Arise, Austin Powers.
    - Thank you, your majesty.
    - Çabalarından dolayı, İngiltere'nin en ünlü şövalyesinin oğlu Austin Power ... Buckhingam Sarayı'nda kraliçe tarafından şereflendirilecek. ayağa kalkın, Austin Power.
    - Teşekkür ederim, majesteleri.
  • - You said you were going to Cornwall.
    - Truro is in Cornwall. You got any money?
    - Yeah, some.
    - You can get us something to eat and a cup of tea at the next services.
    - We won't be stopping after that. The truck has to be back in the yard by 7:00..
    - Bobby. Is that a rabbit's foot? We in Cornwall yet?
    - Surprise, surprise, awake at last.
    - Cornwall'a gittiğini söylemiştin.
    - Turro Cornwall'da. Hiç paran var mı?
    - Evet, biraz.
    - Gelecek servisten bize yiyecek birşeyler ve bir fincan çay alabilirsin.
    - Bundan sonra durmayacağız. Kamyonun saat 7'de depoya geri dönmesi gerekiyor.
    - Bobby. Bu tavşan bacağı mı? Cornwall'a geldik mi artık?
    - Sürpriz, sürpriz, sonunda uyandı.
  • - It wasn't a cloud at all. It was a ship. We hailed it but got no response. We moved toward it. It moved away. We kept that up for hours.
    - Bulut değildi. Bir gemiydi. Ona işaret verdik ama cevap gelmedi. Ona doğru hareket ettik. O ise uzaklaştı. Buna saatlerce devam ettik.
  • - I can't believe I'm alone at this age.
    - Mom, you're not alone.
    - Bu yaşımda yalnız kaldığıma inanamıyorum.
    - Anne, yalnız değilsin.
  • - She might have fallen from these cliffs. Cause last month the same thing happened to a lamb of mine. I looked for it all day, and only at nightfall I heard it bleating.
    - Bu yamaçlardan aşağı düşmüş olabilir. Çünkü geçen ay aynı şey benim koyunlarımdan birine oldu. Tüm gün onu aradım, ve ancak gece yarısı olduğunda onun nefesini duydum.
  • -Guess what I spent the rainy afternoon doing?
    -What?
    -My homework. Research at the courthouse.
    - Bu yağmurlu öğledensonra ne yaparak vakit geçirdiğimi tahmin et?
    -Ne?
    - Ödevimi yaparak. Mahkeme salonunda araştırma.
  • - You look at this picture, all you see is the beauty.
    - I see the beast.
    - Bu resme baktığınızda hepinizin gördüğü şey güzellik.
    - Ben sakal görüyorum.
  • - That's not a private interest. We're all citizens of the community. The 1,800 hourly workers at this operation were sent home with flowers today.
    - Bu özel bir ilgi alanı değil. Hepimiz toplumun vatandaşlarıyız. Bu operasyonun 1800 saatlik işçileri çiçeklerle evlerine gönderildiler bugün.
  • - And that's why we must go there.
    - Wait! What if the Blue Fairy isn't real at all?
    - Bu nedenle oraya gitmeliyiz.
    - Bekle! Ya Mavi Peri gerçekte hiç yoksa ne olacak?
  • - What's for dinner tonight?
    - You know you can't eat.
    - Yes. But I like sitting at the table.
    - Bu gece yemekte ne var?
    - Biliyorsun ki sen yiyemezsin.
    - Evet. Ama masada oturmayı seviyorum.
  • - What the hell was that?
    - Maybe just a hiccup. I'll go check it out. I'll take a look at the helm.
    - Bu da neydi böyle?
    - Belki de sadece bir hıçkırıktı. Ben gidip kontrol edeyim. Dümenin oraya bir bakacağım.
  • - What's that? We're gonna be ushers at the wedding.
    - I don't recognize half the people in this place. At least they all brought gifts.
    - Bu da nesi? Düğündeki yer göstericiler gibi olduk.
    - Bu insanların yarısını tanımıyorum ben. Neyse en azından hediye getirmişler.

16,509 c?mle
Cümle Sözlük, bir Onur-Hoca projesidir. cumlesozluk.com © 2009 - 2025