go
Logo
twitter twitter
çevrimiçi: 1238 kişi  01 Tem 2025 
 Boşluk doldurma (kelimeler)
 Boşluk doldurma (fiiller)
 Kelime tamamlama
 Fiil tamamlama
 Kelime Eşleştirme
 Fiil Eşleştirme
 Kelime Telaffuzları
 Fiil Telaffuzları
 Fiil çekim testleri

what

i. hangi, ne, neyi, neleri
s. hangi, ne
ünl. ne
  • - What does she call herself?
    - I don't know.
    - What does she look like?
    - Dyed hair ... dyed blond hair.
    - İsminin ne olduğunu söylüyor?
    - Bilmiyorum.
    - Neye benziyor?
    - Boyalı saçları... boyalı sarı saçları var.
  • - What are the names again ?
    - Charles.
    - Rosie. Rose.
    - Do you, Charles, take this woman to be your lawful wedded wife?
    - Yes, sir.
    - Do you, Rose, take this man to be your lawful wedded husband?
    - I do.
    - İsimler neydi tekrar?
    - Charles.
    - Rosie. Rose.
    - Sen Charles, bu kadını yasal nikahlı eşin olarak kabul ediyor musun?
    - evet efendim.
    - Sen Rose, bu adamı yasal nikahlı eşin olarak kabul ediyor musun?
    - Ediyorum.
  • - That's the fiirst question people ask. Have I ever killed anyone? So casually, like asking me what kind of car I drive. Why don't they ever ask if I ever saved anyone?
    - Have you? Saved anyone, I mean.
    - İnsanların ilk sorduğu soru bu. Kimseyi öldürdüm mü? Ne tür araba kullanmdığımı sormak gibi, o kadar teklifsizce. Neden hiç bir zaman birini kurtardım mı diye sormuyorlar?
    - Yaptın mı? Birini kurtardın mı yani?
  • - People aren't ashamed of it like they used to be. This is a great thing. The truth restored, law restored. That's what President Reagan's done, Harper. He says truth exists and can be spoken proudly.
    - İnsanlar eskiden olduğu gibi bundan utanmıyorlar. Bu harika birşey. Gerçekler iyileşti, kanın iyileşti. Bu Başkan Reagan'ın yaptığı birşey, Harper. Gerçekler vardır ve gurur duyularak anlatılabilir der.
  • - People aren't ashamed of it like they used to be. This is a great thing. The truth restored, law restored. That's what President Reagan's done, Harper. He says truth exists and can be spoken proudly.
    - İnsanlar eskiden olduğu gibi bundan utanmıyorlar. Bu harika birşey. Gerçekler iyileşti, kanın iyileşti. Bu Başkan Reagan'ın yaptığı birşey, Harper. Gerçekler vardır ve gurur duyularak anlatılabilir der.
  • - People aren't ashamed of it like they used to be. This is a great thing. The truth restored, law restored. That's what President Reagan's done, Harper. He says truth exists and can be spoken proudly.
    - İnsanlar eskiden olduğu gibi bundan utanmıyorlar. Bu harika birşey. Gerçekler iyileşti, kanın iyileşti. Bu Başkan Reagan'ın yaptığı birşey, Harper. Gerçekler vardır ve gurur duyularak anlatılabilir der.
  • - People change. Raj has changed too. At school he used to be very quiet. Now he has great sense of humour. When l asked him what he's up to... he said he's a thief.
    - Maybe that wasn't a joke?
    - İnsanlar değişir. Raj da değişti. Okuldayken çok sessizdi. Şimdiyse harika bir mizah anlayışı var. Ona neler yaptığını sorduğumda... hırsız olduğunu söyledi.
    - Belki de bu bir şaka değildi?
  • - Get out of the car. - What?
    - İn arabadan. - Ne?

  • - For one thing, don't listen to him. - I'll tell you what you do.
    - İlk olarak, onu dinleme. - Ne yapacağını sana söyleyeyim.

  • - What do you mean, interested? What's so interesting about her?
    - Okay, Marcus, here. Here's my last scrap of dignity. Enjoy it. I want to go out with her.Okay? I'd like her to be my girlfriend.
    - İlgili demekle ne kastediyorsun? Onunla ilgili bu kadar ilginç olan ne?
    - Tamam, Marcus, işte. İşte saygınlığımın son kırıntısı. Tadını çıkar. Ben onunla dışarı çıkmak istiyorum. Tamam mı? Kız arkadaşım olmasını istiyorum.
  • - I killed them both, all right? Does that make you feel good? Is that better?
    - Don't. What are you doing? Please don't kill me.
    - I'm having a little trouble pulling the trigger.
    - Of course you are. Because you're not a killer. You're a nice boy who's very upset. Look, if you shoot me, the cops will find out. They'll put you away until you're very fucking old.
    - İkisini de öldürdüm, tamam mı? Bu seni iyi hissettirdi mi? Daha iyi mi?
    - Yapma! Ne yapıyorsun? Lütfen beni öldürme.
    - Tetiği çekmekle ilgili küçük bir sorunum var.
    - Elbette, var. Çünkü sen katil değilsin. Üzgün, iyi bir çocuksun. Bak. Eğer beni vurursan, polisler öğrenir. Kahrolası yaşlanana dek seni, içeri tıkarlar.
  • - I killed them both, all right? Does that make you feel good? Is that better?
    - Don't. What are you doing? Please don't kill me.
    - I'm having a little trouble pulling the trigger.
    - Of course you are. Because you're not a killer. You're a nice boy who's very upset. Look, if you shoot me, the cops will find out. They'll put you away until you're very fucking old.
    - İkisini de öldürdüm, tamam mı? Bu seni iyi hissettirdi mi? Daha iyi mi?
    - Yapma! Ne yapıyorsun? Lütfen beni öldürme.
    - Tetiği çekmekle ilgili küçük bir sorunum var.
    - Elbette, var. Çünkü sen katil değilsin. Üzgün, iyi bir çocuksun. Bak. Eğer beni vurursan, polisler öğrenir. Kahrolası yaşlanana dek seni, içeri tıkarlar.
  • - I killed them both, all right? Does that make you feel good? Is that better?
    - Don't. What are you doing? Please don't kill me.
    - I'm having a little trouble pulling the trigger.
    - Of course ,you are. Because you're not a killer. You're a nice boy who's very upset. Look, if you shoot me, the cops will find out. They'll put you away until you're very fucking old.
    - İkisini de öldürdüm, tamam mı? Bu seni iyi hissettirdi mi? Daha iyi mi?
    - Yapma! Ne yapıyorsun? Lütfen beni öldürme.
    - Tetiği çekmekle ilgili küçük bir sorunum var.
    - Elbette, var. Çünkü sen katil değilsin. Üzgün, iyi bir çocuksun. Bak. Eğer beni vurursan, polisler öğrenir. Kahrolası bir ihtiyar olana dek seni, içeri tıkarlar.
  • - I took care of it.
    - What was it, so I'll know.
    - İcabına baktım.
    - Ne aldın, bilmiş olayım.
  • - What will you do after government service?
    - I'm not quitting.
    - Hükümetteki görevindesn sonra ne yapacaksın?
    - İşimi bırakmıyorum ki...
  • - Welcome. Shall we join to the living room ?
    - John, Warren brought us beer.
    - Ah thank you, Warren. Have a seat. Right here, you take that. Okay. So, uh... what do you do back in Auclair ?
    - Well, my brother and I, we have a shoe store.
    - Hoş geldin. Salona geçelim mi?
    - John, Warren bize bira getirmiş.
    - Ah, teşekkür ederiz, Warren. Gel otur. Buraya, sen bunu al. Tamam. Eee ımm... Auclair'de neler yapıyorsun?
    - Şey, kardeşim ve ben, bizim bir ayakkabı mağazamız var.
  • - What's the story ?
    - It's gonna be shocking. Take a look at these. Take a look.
    - When were they taken?
    - Last night, at Tycoon Restaurant. What are we gonna do now?
    - Check the rooms...and see if there's any male belongings.
    - Hikaye nedir?
    - Biraz şok edici olacak. Bunlara bir bak. Bir bak.
    - Nerede çekilmişler?
    - Dün gece, Tycoon Restoran'da. Şimdi ne yapacağız?
    - Odaları kontrol et... ve erkeğe ait birşeyler var mı bak.
  • - I can't remember anything. Dead. I'm a dead man.
    - You expect pity?
    - I expect you to hand over those keys and then... move your nigger ass out of my room.
    - What did you say?
    - Move your nigger, spade...
    - Hiçbir şey hatırlayamıyorum. Ölü. Ben bir ölüyüm.
    - Acımamı mı bekliyorsun?
    - Şu anahtarları bana vermeni ve sonra... zenci poponu odamdan götürmeni bekliyorum.
    - Ne dedin sen?
    - Zenci belini götürmeni...
  • - Hi, doc.
    - Jelly, what are you doing here?
    - Hey, doc. It's been a while.
    - I thought you were in prison.
    - It would appear not.
    - Well, how did you get out?
    - I had a new trial. It turns out the evidence in my first trial was, you know, tainted.
    - I see. Anyway, two of the witnesses decided not to testify, and the third guy......he committed suicide.
    - Selam doktor.
    - Jelly, burada ne yap?yorsun?
    - Hey doktor. Uzun zaman oldu.
    - Senin hapiste oldu?unu san?yordum.
    - Görünü?e göre, de?ilim.
    - Ee, nas?l ç?kt?n?
    - Yeni bir duru?ma oldu. ?lk mahkemedeki kan?tlar bir ?ekilde... bilirsin... bozuk ç?kt?.
    - anlad?m. Neyse, görgü tan?klar?ndan ikisi ifade vermemeye karar verdi ve üçüncü ki?i de... intihar etti.
    - Hi, doc.
    - Jelly, what are you doing here?
    - Hey, doc. It's been a while.
    - I thought you were in prison.
    - It would appear not.
    - Well, how did you get out?
    - I had a new trial. It turns out the evidence in my first trial was, you know, tainted.
    - I see. Anyway, two of the witnesses decided not to testify, and the third guy......he committed suicide.
    - Selam doktor.
    - Jelly, burada ne yapıyorsun?
    - Hey doktor. Uzun zaman oldu.
    - Senin hapiste olduğunu sanıyordum.
    - Görünüşe göre, değilim.
    - Ee, nasıl çıktın?
    - Yeni bir duruşma oldu. İlk mahkemedeki kanıtlar bir şekilde... bilirsin... bozuk çıktı.
    - anladım. Neyse, görgü tanıklarından ikisi ifade vermemeye karar verdi ve üçüncü kişi de... intihar etti.
  • - Hey, what are we? Just people that pass in hallways?
    - I guess.
    - I expect too much then.
    - Hey, neyiz biz? Koridorlarda karşılaşan insanlar mıyız sadece?
    - Sanırım.
    - Ben çok fazla şey bekliyorum o zaman.

16,306 c?mle
Cümle Sözlük, bir Onur-Hoca projesidir. cumlesozluk.com © 2009 - 2025